2. • Mezoderm orijinli mezenşim hücrelerinin farklılaşması ile
ortaya çıkar.
Görevleri;
• Dokuları ve organları birbirine bağlar
• Desteklik sağlar
• Omurgalı hayvanların iskeletini oluşturur
• Diğer doku ve organlar arasında metabolik ilişkiyi sağlar
• Yağ depolama
• Mikroorganizmalara karşı savunma
• Dokuların tamiri
3. • Bağ dokuda kan damarları vardır.
• Dokular arasında madde alışverişi yapılır.
4. • Bağ dokunun değişik alt grupları vardır.
• Ortak özellikleri;
1. Hepsinin matriks denen ara maddesi
vardır
2. Lifler vardır
3. Hücreler vardır
6. 1. Matriks
• Hücrelerin ve liflerin arasını dolduran,
genellikle glikoprotein, lipid ve sudan
oluşan yarı sıvı bir maddedir.
• Bazı doku tiplerinde peltemsi olup jel ve
sol haline geçebilir.
• Bazılarında ise katılaşmıştır.
7. • Matriks, doku hücreleri tarafından
salgılanır.
• Dokunun büyük bir kitlesini oluşturur.
• Organizmada bulunan suyun önemli bir
kısmı bağ doku matriksinde bulunur.
• Kan hücreleri ile doku hücreleri arasındaki
madde alış-verişi matriks sayesinde
gerçekleşir.
8. 2. Bağ Doku Lifleri
• Lifler, fibroblastların golgi cisminde
sentezlenir ve salgılanır
• Dokuya desteklik sağlar.
9. Üç Çeşit Lif Vardır;
1. Kollojen lifler (beyaz lifler)
2. Elastik lifler (sarı lifler)
3. Retiküler lifler
10. Kollojen lifler (beyaz lifler)
• Çoğu bağ dokusu tiplerinde bulunur
• Düz, kalın, kısmen bükülebilen, gerilmeye
dayanıklı liflerdir.
• Taze iken beyazdır
• Bu lifler kollojen adı verilen ve kaynatılınca suda
eriyip jelatine dönüşen skleroproteinden
yapılmıştır.
• İnsan vücudundaki proteinlerin çoğu kollojendir.
11. Elastik lifler (sarı lifler)
• Elastin denen albuminden oluşur
• Kollojen liflerine göre daha ince, uzun,
elastik ve çok dallıdır.
• Çok sayıda elastik lif bir araya gelirse sarı
ve parlak görünür.
• Kaynamaya, asit ve alkolde erimeye
dirençlidir.
12. Retiküler lifler
• Retikülin denen skleroproteinden yapılmıştır
• Doku kültürü—retiküler liflerden kollojen liflerin
oluştuğu görülmüştür
• Gelişmemiş kollojen lifler
• Pek çok özelliği kollojen liflere benzer
• Dokuda ağ biçiminde dağılır
• Genç dokularda daha çok bulunur
• Gerilmeye dirençlidir
• Kaynatılınca jelatine dönüşmez
• Yaşlılarda retikülin kollojene dönüşür.
13. 3. Bağ Doku Hücreleri
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Bağ dokuda çeşitli hücre tipleri bulunur.
Fibroblast
Fibrosit
Makrofaj
Histiyosit
Mast hücreleri
Yağ hücreleri
Pigment hücreleri
Plazma hücreleri
Kıkırdak, kemik ve kan hücreleri
14. BAĞ DOKU;
•
Elemanlarının yapı ve düzenine göre 3
alt grupta toplanır:
1. Öz bağ doku
2. Destek doku (kıkırdak ve kemik)
3. Kan doku
15. ÖZ (Fibröz) BAĞ DOKU
•
En çok farklı büyüklükte ve yıldız şeklinde olan
fibroblast hücreleri bulunur.
• FibroblastYaşlanınca stoplazması azalır,
şekilleri yuvarlaklaşır, küçülür Fibrosit
• Ayrıca;
1. Makrofaj ve histiyositler partikülleri sindirirler
2. Mast hücreleri histamin ve heparin salgılar
3. Plazma hücreleri antikor yapımında görevli
bulunur.
Doku çeşidine göre 3 çeşit lif de bulunur.
16. ÖZ (Fibröz) BAĞ DOKU
1.
2.
3.
4.
5.
Gevşek Lifli Bağ Doku
Sıkı Lifli Bağ Doku
Retiküler Bağ Doku
Jölemsi Bağ Doku
Yağ (Adipoz) Doku
17. Gevşek Lifli Bağ Doku
• Çok miktarda kollojen lif
• Az miktarda elastik lif
bulunur
• Gevşek bir ağ yapısı
gösterir.
• Matriks jöle kıvamında
• Çeşitli yönlerde genişleme
ve gerilme yeteneğindedir
• Yaygın olarak deri altında
bulunur
• Deriyi kaslara bağlar.
18. Sıkı Lifli Bağ Doku
• Lifleri çok sık, düzenli veya
düzensiz yerleşmişlerdir
• Düzenli olanlar Kası kasa
veya kası kemiğe
bağlayanlar tendon
• Kemikleri bağlayan ve
organları askıda tutanlar
ligament
• Ligamentler tendona göre daha
esnektir
19. • Düzensiz olanlar derinin alt tabakasında
rastlanır (dermis)
• Vücut boşluklarını çeviren mezotelyum
(periton ve plevra)
• Kalbin etrafında bulunan epikard ve
perikard
• Böbrek ve testisin kapsülü
Sıkı lifli zar yapısındaki bağ dokulardır.
20. Retiküler Bağ Doku
• Retiküler bağ dokunun yıldız şeklindeki hücreleri
uzantıları ile birbirine bağlanarak ağ yapısı
oluşturur.
• Bunların arasında retiküler lifler bunulur.
• Hücreler liflerden daha çoktur.
• Lenf düğümleri
• Dalak
• Kırmızı kemik iliği
• Ovaryum
• Kas ve sinirlerin etrafında bulunur.
21. Jölemsi Bağ Doku
• Liflerden yoksun
• Hücre sayısı çok az
• Matriksi çok fazla, peltemsi ve jöle
kıvamında
• Göbek bağında (umblikal kord) bulunur.
22. Yağ (Adipoz) Doku
• Lifli bağ dokunun bazı
hücrelerinde yağ
damlacıkları toplanarak
stoplazma ve nükleus bir
kenara itilir.
• İçi yağ dolu hücreler sarı
renkli görünür.
• Deri altındaki gevşek lifli
bağ doku yağ dokusuna
dönüşmeye meyillidir.
23. • Fazla beslenen insanlarda ense, karın
ve kalça
• Bazı koyun türlerinde kuyrukta
• Devede hörgüçte
• Kurbağa barsaklar arasında kitleler
halinde yağ dokusu bulunur.
24. • Böbrek kapsülünün dışında
• Kalbin etrafındaki perikardın üstünde
• Büyük kasların arasında
• Süt bezlerinde
• Eklem yerlerinde
• Avuç içi ve ayak tabanında
• Yanaklarda
Yağ tabakaları bulunur.
25. • Yağ dokusunda yedek yağ depolanır.
• Yağ doku vücut ısısının korunmasına
yardımcı olur
• Vücudu mekanik darbelere ve basınca
karşı korur.
26. DESTEK DOKU
•
Destek doku omurgalılarda canlının
iskeletini oluşturur.
• Destek doku;
1. Kıkırdak doku
2. Kemik doku
Dokuya özgü hücreler arasında kısmen
veya tamamen sertleşmiş ara madde
bulunur.
27. Kıkırdak Doku
• Aşağı omurgalılardan Köpek balığı
• Yüksek omurgalılarda Embriyo iskeleti
Kıkırdak dokudur.
• Yüksek omurgalı erginlerinde kıkırdak dokunun
yerini kemik dokusu alır.
• Kemiklerin uç kısmı
• Burun
• Kulak kepçesi
• Omurların arası kıkırdak doku
28. Kıkırdak Doku
• Kuvvetli
• Esnek fakat kesilebilir bir dokudur.
• Basınca dayanıklıdır
• Matriks
• Kondrosit (kıkırdak hücreleri)
• Liflerden oluşur.
29. KONDROSİTLER
• Yuvarlak veya oval şekilli
• Bir veya birkaçı matriks içerisindeki lakün
veya kondroplast denen kapsül
boşluğuna yerleşmişlerdir.
• Boşluğun etrafı kondrositlerin salgıladığı
kondrotin sülfattan oluşan bir kapsül ile
çevrilmiştir.
30. • Kapsül içinde kondroblast (genç kıkırdak
hücreleri) bir, kondrositler (yaşlı kıkırdak
hücreleri) ise birden fazla bulunur.
• Kıkırdak matriksi kondrin
• Bol miktarda su içerir.
• Organik bir madde olan kondrin az miktarda
karbohidrat içeren özel proteinlerden
(kondromukoprotein) yapılmıştır.
• Matriks içerisinde lifler bulunur.
31. • Kıkırdak doku perikondriyum denen fibröz bağ
doku ile (sık lifli) örtülüdür.
• Kıkırdağın büyümesi ve beslenmesi
perikondriyum sayesinde gerçekleşir.
• Perikondriyumun fibroblast ve fibrositleri mitozla
çoğalarak iri nükleuslu genç kıkırdak hücrelerini
oluştururlar.
• Kondroplastlar mitoz kondrositler
• Yaralanan kıkırdak perikondriyum ile tamir edilir.
32. • Kıkırdak dokuda kan damarları ve sinirler
bulunmaz!
• Perikondriyumdaki kan damarları ve
sinirler kıkırdak sınırına kadar uzanır.
• Diffüzyon
• Kıkırdak hücreleri arasında madde alışverişi de diffüzyon
33. Kıkırdak;
• Doku hücrelerinin düzeni
• Matiksin yapısı ve
• Liflere göre sınıflandırılırlar.
Buna göre 3 tip kıkırdak bulunur;
1. Hyalin kıkırdak
2. Elastik kıkırdak
3. Fibröz kıkırdak
34. 1. HYALİN KIKIRDAK;
• Işık mikroskobu matriksi homojen
görünüşlü
• Şeffaf ve mavimsi beyaz renkte
• Elektron mikroskobumatriksinde kollojen
fibriller görünür.
• Yüksek omurgalıların tüm embriyo
iskeletleri ve köpek balıklarının hem
embriyo hem de ergin iskeleti hyalin
kıkırdaktır.
36. 2. ELASTİK KIKIRDAK;
• Matriksinde bulunan esnek sarı renkli liflerden
dolayı hafif sarı renkli görülür.
• Elastik lifler ağ biçiminde dallanmış olup
aralarında az miktarda kollojen lifler de bulunur.
• En az rastlanan kıkırdak tipidir.
• Memeli hayvanların gırtlağında
• Dış kulak yolu
• Kulak kepçesi
• Östaki borusunda bulunur.
37. 3. FİBRÖZ KIKIRDAK;
• Gri renklidir
• Çoğunluğu kollojen liflerden oluşan en
dayanıklı kıkırdaktır.
• Hücre ve matriks çok azdır
• Omurların arasındaki yastıkcıklarda
• Göğüs ve köprücük kemiğinin oynak
yerlerinde
• Diz kapağında bulunur.
39. Kemik Doku
• Kemik doku sadece kemikli balıklar ile
karasal omurgalıların iskeletinde bulunur.
• Kemik doku;
• Ya proliferasyon kıkırdağından oluşur
• Ya da embriyonik mezenşim
hücrelerinden (zar kemiği) oluşur.
• Kafatası yassı kemikleri zar kemiğidir.
40. • Genç kemik hücrelerine osteoblast denir.
• Olgunlaşan osteoblastlardan ise
osteositler gelişir.
• Kemik doku hücreleri matriks içerisinde
dağılmış halde bulunur.
• Fakat ince stoplazmik uzantılarla birbirleri
ile bağlantılarını devam ettirirler.
41. Ergin bir insanın kemik matriksinde;
• %27 Organik madde
• %56 İnorganik madde
• %17 Su bulunur.
42. • Organik maddenin esasını protein
bakımından zengin olan OSSEİN
oluşturur.
• Ossein bir çeşit dolgu maddesidir.
• İçerisinde esneklik sağlayan kollojen
vardır
• Kemik kaynatılınca kollojen jöle kıvamını
alır.
44. • Yaşlandıkça kemiğin organik madde
miktarı azalır, inorganik madde miktarı
artar.
• Dolayısıyla kemik daha sert ve gevşek
olur
• Çabuk kırılır ve geç iyileşir
• İnorganik tuzlar yetersiz olursa kemikler
zayıf ve yumuşak olur.
• İskelet çarpık olur (raşitizm hastalığı)
45. • Raşitizm hastalığı; C ve D vitamini
verilerek tedavi edilir.
• C Vitamini Doğrudan kemiğin yapısına
katılır.
• D Vitamini kemikte kalsiyum ve fosfatın
birikmesini sağlar.
46. • Kemiğin en dışında
periosteum denen fibröz
bağ doku bulunur.
• Periosteum
-Fibrosit hücreleri
-Az miktarda elsatik fibril
-Çok miktarda kollojen fibril
içerir.
47. • Tendon ve ligamentler kemiğin
periosteumuna tutunur.
• Periosteumda kan damarları ve sinirler
bulunur.
• Periosteum içindeki hücreler kemiğin
enine büyümesini ve tamirini sağlar.
48. • Periosteumun kemiğe doğru olan kısımlarındaki
fibrositler osteoblastları oluşturur.
• Osteoblastlardan osteositler gelişir.
• Osteositler Osteoplast (lakün) denen boşluklar
içerisinde bulunur.
• Lakün çok dardır.
• Osteoplastlar kaniküller ile birbirine bağlanır.
• Osteosit stoplazması bu kaniküller içerisinden
uzanarak birbirleri, Havers kanalı ve kemik iliği
ile bağlantı kurar.
49. • Kemik matriksindeki
mineral maddeler, lamella
denen ince tabakalar
oluşturur.
• Periosteumun altındaki
tabakalar yüzeye
paraleldir.
• Kemiklerin daha iç
kısmında lameller havers
kanalları etrafında
halkalar oluşturur.
• Buna Havers sistemi
veya osteon denir.
50. • Havers sistemi kemiğin
uzunlamasına yerleşmiş
silindirik yapılardır.
• Osteositler bu lameller
üzerinde yer alır.
• Periosteumdan gelen
damar ve sinirler enine
uzanan Wolkman kanalları
ile Havers kanallarına ve
kemik iliğine uzanır.
• Havers kanalları ve kemik
iliğindeki damarlardan
sağlanan besinler kaniküller
ile osteositlere ulaştırılır.
51. • Yassı kemiklerle, uzun ve kısa
kemiklerin uç kısımları sünger
şeklinde olup tipik Havers
sistemleri görülmez.
• Uzun kemiklerin uç
kısımlarına epifiz,
• Arada kalan kısmına diafiz
denir.
• Uzun kemiklerin ortasında ilik
kanalı ve ilik bulunur.
53. • İliğin orta kısmı, sarı renkli yağ
içerdiğinden sarı ilik adını alır.
• Uzun kemiklerin uçlarında ve yassı
kemiklerde ise kırmızı ilik bulunur.
54. • Kırmızı ilikte
• Lökosit ve eritrositler yapılır.
• Embriyoda ve genç kemiklerde sadece kırmızı ilik
bulunur.
• Myeloblast (lökosit ana hücresi)
• Eritroblast
• Mezenşim hücreleri
• Yağ hücreleri
• Kollojen
• Elastik lifler
• Osteoklast bulunur.
55. • Osteoklastlar
• Bol miktarda lizozom
içerir
• Hücre sindirim
enzimleri
bakımından
zengindir
• Osteoklastlar,
lizozim enzimleri ile
kemiği eriterek
kalsiyum ve diğer
mineral maddelerini
kana verir ve kemik
süngerimsi hal alır.
56. KAN DOKU
• Mezoderm kökenli bir bağ dokudur.
• KAN
PLAZMA %55
İnsan vücudundaki hücreler
arası sıvının yaklaşık 1/3’ü
(5-6 lt) kandır!
KAN HÜCRELERİ %45
1.Eritrositler
2.Lökositler
3.Trombositler
58. KAN;
• Vücutta su ve tuz dengesinin korunmasına
yardımcı olur.
• Metabolizma sonucu açığa çıkan ısıyı alarak
vücut yüzeyinden uzaklaştırılmasına ve vücut
ısısının sabit kalmasına yardım eder.
• Artık maddeleri böbreklere taşır
• Bağışıklık sistemi
• Gerektiğinde pıhtılaşarak kan kaybını önler.
59. PLAZMA (Kan Sıvısı)
•
•
•
•
•
Kan dokusunun ara maddesidir.
Kanın %55’ini oluşturur.
Kanın;
%90’ı su
%10’u Albumin, globulin, fibrinojen gibi proteinler,
aminoasitler, lipidler, karbohidratlar, vitaminler,
hormonlar, enzimler, antikorlar, inorganik tuzlardan
oluşur.
60. • Fibrinojen kanın pıhtılaşmasını sağlayan
büyük moleküllü bir plazma proteinidir.
• Fibrinojen plazmadan uzaklaştırıldığında
serum denilen kan sıvısı elde edilir.
• Plazmanın pH’sı 7.4’dür.
• Kan hücreleri plazmada dağınık olarak
bulunur.
61. ERİTROSİTLER (ALYUVARLAR)
• Kan hücrelerinin %90’ını oluşturur.
• 1mm3 insan kanında 4,5-5
milyon
• Kadında 4-4.5 milyon
• Erkekte 4,5-5 milyon
• Yükseklere çıkıldıkça oksijenin
kısmi basıncı azalır
• Daha fazla oksijen tutulabilmesi
için eritrosit sayısı artar 6-6,5
milyon
• Kalp Büyümesi olur.
63. ERİTROSİTLER (ALYUVARLAR)
• Balık, kurbağa, sürüngen ve kuşlarda
oval ve iri nükleusludur.
• Eritrositlerin ortasının çökük ve yassı bir
disk şeklinde olması kan damarlarından
geçişini kolaylaştırır.
• Büyük damarlarda alyuvarlar üst üste dizili
jeton yığını şeklindedir.
• Kılcal damarlardan geçerken ayrılırlar.
65. •
•
•
•
•
Hemoglobinin asıl görevi
Oksijen ve karbondioksit taşımaktır.
Oksihemoglobin
Karboksihemoglobin
Oksihemoglobinli kanparlak kırmızı
(arter kanı)
• Karboksihemoglobinli kan koyu kırmızı
(venöz kan)
66. • Alyuvarların ömrü
• Vücudun dış yüzeyine yakın bölgelerde 8
gün,
• İç bölgelerde ortalama 120 gündür.
• Dalak ve karaciğer retikuloendotelyal doku
tarafından parçalanma
67. LÖKOSİTLER (AKYUVARLAR)
• Belirli bir şekli olmayan
• Çoğu amöboid hareketli kan damarlarından
çıkabilirler.
• Renksiz (hemoglobin yok)
• Çekirdekli kan hücreleridir.
68. LÖKOSİTLER (AKYUVARLAR)
•
•
•
•
Bağ doku içinde çok bulunur
Çapı 5-20 mikron
Sayıları hayvan türüne göre değişir.
İnsanda doğumdan hemen sonra 1mm3
kanda 15 bin lökosit bulunur
• Erginlerde 7-8 bin
• Sayıları günün her saatinde değişir.
• Açken düşük, sindirim esnasında artar
69. • Lökositler canlıyı hastalık yapan
mikroorganizmalardan ve diğer yabancı
maddelerden temizlemek ve korumak için
fagositoz yapar ve antikor üretirler.
• Enfeksiyon hastalıkları ve lösemili
hastalarda 1mm3 kanda 20 binin üstüne
çıkabilir.
70. • Lökositler lenf sisteminde ve kırmızı kemik
iliğinde üretilir
• Mitozla çoğalır
• Çekirdekli oldukları halde kana döküldükten
sonra çoğalmaz olmaz
• Ömürleri birkaç saat-15 gün
• Yaşlanan lökositlerin bir kısmı bakterilerle
savaşta ölür
• Bir kısmı da sindirim ve boşaltım yollarıyla
dışarıya atılır.
71. LÖKOSİTLER
• Stoplazmasındaki granüllerin olup olmayışına
göre 2 gruba ayrılır;
• 1) Agranülositler
-lenfosit
-monosit
• 2) Granülositler
-nötrofil
-eosinofil
-bazofil
73. LENFOSİTLER
• Tüm lökositlerin %20-25’ini
oluşturur
• En küçük çaplı lökositlerdir.
• Nükleusları büyük ve bir tarafı
girintilidir.
• Kanda pasif olarak hareket eder
• T ve B lenfositleri
• Kırmızı kan iliği, timus bezi,
dalak ve lenf düğümlerinde
üretilirler.
74. • T lenfositleri glikokaliksleri ile yabancı
maddeleri ve bakterileri tanıyıp fagosite
eder (hücresel bağışıklık)
• B lenfositleri yabancı maddelere karşı
antikor üreterek onları etkisiz hale getirir
(humoral bağışıklık)
75. MONOSİTLER
• Tüm lökositlerin %5-7’sini oluşturur.
• Çekirdekleri böbrek biçimindedir.
• Stoplazmaları granülsüz, çekirdeğe oranla
miktarca daha fazladır.
• Kırmızı kemik iliği ve dalakta üretilir
• Kendi amoboid hareketleri ile yabancı
maddeleri, bakterileri ve hücre parçalarını
fagosite eder
• Bakterilerle enfekte bölgelerde çok
bulunur.
• Bakterileri hızla tüketerek hacimleri artar.
Bu nedenle makrofaj olarak da bilinirler.
76. GRANÜLOSİTLER
• Stoplazmalarında çeşitli granüllerin bulunmasına
göre nötrofil, eosinofil, ve bazofil olmak üzere
üçe ayrılırlar.
• Gençken nükleusları tek ve yuvarlaktır.
• Yaşlandıkça nükleusları boğumlanarak at nalı
şeklini alır veya çok boğumlu olur.
• Bu hücreler polinüklear lökositler de denir.
• Çapları 10-12 mikron
• Kemik iliğinde üretilirler.
• Ömürleri 1-2 hafta arasında değişir.
77. NÖTROFİLLER
• Lökositlerin %65-70’ini oluşturur
• Bazik boyalarla granülleri çok az boyanarak kül
rengi veya açık eflatuna döner.
• Çekirdekleri çok boğumludur.
• Yabancı cisimleri fagosite eden en aktif
lökositlerdir.
• Bakteri enfeksiyonlarında ve iltihaplı
hastalıklarda sayıları artar.
• Ömürleri ortalama 1 haftadır.
78. EOSİNOFİLLER (ASİDOFİLLER)
• Lökositlerin %2-4’ü eosinofillerdir.
• Granülleri diğerlerine göre daha iri olup
asit boyalarla pembemsi kırmızıya
boyanırlar.
• Çekirdekleri at nalı şeklindedir.
• Fagositoz yetenekleri azdır
• Antijenleri zararsız hale getirirler.
• Humma, astım, deri hastalıkları, allerjik ve
paraziter hastalıklarda sayıları artar.
79. BAZOFİLLER
• Lökositlerin %0,5-1’ini
oluşturur
• Granülleri bazik boyalarla
koyu boyanır.
• Çekirdekleri çoğunlukla “S”
şeklindedir.
• Allerjik durumlarda sayıları
artar.
• Görevi tam olarak
bilinmemektedir.
• Seratonin, histamin ve
heparin salgıladığı kabul
edilir.
80. • Heparin damar içinde pıhtılaşmayı önler
• Histamin kılcal damarları genişletir ve
çeperinin geçirgenliğini artırır. Kan kılcal
damarlardan doku hücreleri arasına
sızarak ödem oluşur.
• Seratonin damarları büzmekle
görevlidir.
82. TROMBOSİTLER (KAN PLAKETLERİ)
• Kırmızı kemik iliğinde megakaryositlerin
parçalanması sonucu oluşur
• Oval, yuvarlak ve yıldız şeklinde
• Renksiz
• Çekirdeksiz hücre parçacıklarıdır.
84. • Çapları 2 mikron
• 1 mm3 kanda 250.000 kadar
• Aşağı omurgalılar ve ilkel memelilerde trombositler
mekik şeklinde, çekirdekli ve daha büyüktür.
• Trombositler kanamalarda kanın pıhtılaşıp yarayı
kapaması için gerekli olan trombokinaz enzimini
salgılarlar.
• Ömürleri 8 gündür.