SlideShare une entreprise Scribd logo
1  sur  52
Télécharger pour lire hors ligne
DISCOVERY INSIGHTS 
TV REKLAMCILIĞININ 
GELECEĞİ
Raporda yer alan bilginin doğruluğunu saptamak için 
gereken tüm çalışmalar yapılmış olmakla birlikte, 
herhangi bir kişinin bu raporu veya raporda yer alan bilgi, 
görüş ve sonuçları kullanması halinde Future Foundation 
ve Discovery Communications sorumluluk veya 
yükümlülük kabul etmez. 
Daha fazla bilgi almak veya bir sonraki rapora katılmak 
için jonathan_bennett@discovery.com adresine mail 
atabilirsiniz. 
© Discovery Communications 2014. Tüm hakları saklıdır. 
2
3 
DISCOVERY 
NETWORKS 
HAKKINDA 
Bünyesindeki Discovery Channel, TLC, Animal Planet, Investigation Discovery, 
Science ve ABD’deki ortak girişimi OWN: Oprah Winfrey Network aracılığıyla 
Discovery; dünya çapında 210 televizyon şebekesinde sunduğu yüksek kaliteli 
içerikle, izleyicilerin merakını gidermeyi, onları heyecanlandırmayı ve eğlendir-meyi 
amaçlamaktadır. Discovery aynı zamanda Avrupa ve Asya’da altı ödemeli 
TV markasının sahibi lider spor eğlence grubu Eurosport International’ın kont-rol 
hissesini elinde bulundurmaktadır. 
Daha fazla bilgi için lütfen www.discoverycommunications.com adresini ziya-ret 
edin. Discovery Networks’un diğer araştırmalarına www.discoveryinsights. 
com adresinden ulaşabilirsiniz. 
Discovery Communications 
(Nasdaq: DISCA, DISCB, DISCK) 
220 ülke ve bölgede toplam 2.7 milyar 
aboneye ulaşan dünyanın 1 numaralı 
ödemeli TV programcısı. 
Kasia Kieli Discovery Networks’ün Orta ve Doğu Avrupa, 
Orta Doğu ve Afrika’dan (CEEMEA) Sorumlu Başkanı ve Genel 
Müdürüdür; 14 yıldan uzun süredir Discovery’de çalışmaktadır. 
Discovery Networks CEEMEA 12 kanalı ile 105 ülkede toplam 261 
milyon aboneye 19 dilde yaptığı programlarla ulaşmaktadır. Bükreş, 
Budapeşte, Kahire, Dubai, İstanbul, Kiev, Londra, Moskova, Prag, Sofya 
ve Varşova (Merkez)’da ofisleri bulunmaktadır.
İÇİNDEKİLER 
Discovery’nin önsözü 5 
Insights uzman panelimiz 6 
Giriş 8 
Raporun başlıca bulguları 10 
1 TV Kraldır 12 
2 Geleneksel reklam spotunun ötesinde 26 
3 Kişiselleştirme ve gelecek 38 
Son düşünceler 48 
Ek 50 
4
5 
DISCOVERY’NİN ÖNSÖZÜ 
Televizyon ile reklam el ele gider. Bu 70 yıldan uzun süredir böyledir. 
New York’un bir yerel kanalında 1 Temmuz 1941’de oynanan beyzbol 
maçı arasında yayınlanan ilk TV reklamı hem televizyon hem de reklam 
sektöründe bir devrim yarattı. Bu 9 saniyelik bir reklamdı ve sadece 
birkaç dolara mal olmuştu. 
O tarihten beri bu alan bir çok devrime sahne oldu. Reklamları izleyiciler 
açısından daha anlamlı ve daha çekici kılmak için hem reklamcılar hem 
yayıncılar yıllar geçtikçe çıtayı yükseltmeye devam ettiler. Örneğin 
günümüzde reklamlar TV programları kadar, hatta daha bile eğlenceli 
olabiliyor! 
TV reklamcılığında sırada ne var? Future Foundation’daki ortakları-mızla 
birlikte, bölgede bulunan on ülkeden TV izleyicilerinin katılımıyla 
düzenlediğimiz bu orijinal kantitatif araştırmaya ek olarak, 10 TV ve 
reklam uzmanından oluşan bir panelde yaptığımız görüşmeler ile bu 
sorunun yanıtını aradık. 
Onların da katkısıyla TV reklamcılığının bugünü ve yarınına ışık tutan 
bazı ipuçları yakaladık. Bu ipuçlarını, gelecekte televizyonla ilgili beklen-tilerimize 
dair bir tablo çizmeyi amaçlayan Discovery Insights serisinin 
bir parçası olarak, bu raporda sizlerle paylaşmak bizim için bir zevk. 
Umarım bu bilgiler hem yararlı hem ilham verici olur. 
Kasia Kieli 
Discovery Networks’ün 
CEEMEA’dan Sorumlu 
Başkanı ve Genel Müdürü
6 
INSIGHTS 
UZMANLAR PANELİ 
David Brennan 
Media Native’in Kurucusu ve Thinkbox’ın eski 
Araştırma ve Strateji Direktörü 
Julien Ducarroz 
Orange Romania’nın Ticari İşlerden 
Sorumlu Genel Müdürü 
Dominic Grainger 
Konsolide medya yatırımları yönetim 
operasyonu şirketi ve Maxus, MEC, MediaCom, 
Mindshare, Catalyst, Xaxis gibi ajansların ana 
şirketi Group M’in EMEA Bölgesi CEO’su 
Neil Hardwick 
Group M’in Rusya CEO’su 
Krisztian Kovacs 
Macaristan Elektronik TV Yayıncıları Birliği 
(MEME) Başkanı 
Stephan Loerke 
Dünya Reklam Verenler Federasyonu (WFA) 
Yönetici Direktörü 
Tomasz Sieniutycz 
Yeni medya araştırmaları yapan 
Pentagon Research şirketi, Polonya 
Rory Sutherland 
Ogilvy One London’ın Yaratıcı Grup Direktörü ve 
Başkan Yardımcısı; Ogilvy & Mather UK, Başkan Yardımcısı 
Piotr Tyborowicz 
Polonya TVN Medya Direktörü 
Dorota Zurkowska-Bytner 
Discovery Networks’ün CEEMEA’dan 
sorumlu Reklam Satış 
Geliştirme Başkan Yardımcısı
7
8
9 
GİRİŞ 
TV reklamcılığının 
şekli değişiyor 
Teknolojik ilerlemeler medyayı tüketiş biçimimizi değiştirdi. TV ve buna bağlı olarak TV reklam-cılığı 
da bunun istisnası değil; bağlantılı cihaz sahipliğini hızlandıran media meshing (TV izlerken 
aynı anda dijital ekranlardan ilgili içeriği takip etmek), TV on the go (mobil televizyon), internet 
üzerinden veya istek üzerine TV, içeriği blok halde değil parçalar halinde takip etme gibi geliş-meler 
TV reklamcılığı alanını eskisinden olduğundan çok daha karmaşık bir hale getirdi. Her ne 
kadar bazı yorumcular linear TV (belli zamanda belli içeriklere ulaşabildiğiniz geleneksel TV)’nin 
ve geleneksel reklamcılığın ölümünü ilan etmekte hevesli davransalar da biz hala TV izliyoruz ve 
TV reklam harcamaları hala tüm pazarlarda başı çekiyor. 
Bunun yanı sıra pek çokları “televizyonun ikinci altın çağı”nı yaşadığımızı ifade ediyorlar. Artan 
fonlarla birlikte Hollywood yıldızlarının, senarist ve yönetmenlerinin beyaz cama kayması saye-sinde 
TV’de bugüne kadar görmediğimiz kadar iyi bir içeriğe kavuştuk. Bunun sonucunda tüm 
dünyada TV ile ilgili beklentiler değişti ve izleyiciler televizyondan her açıdan çok daha fazlasını 
umar hale geldiler. 
“Eskiden sinemanın tekelinde bulunan sohbetler şimdi televizyon etrafında dönmeye başladı. 
İzleyiciler için ne mutlu ki televizyon bir nevi ikinci altın çağını yaşıyor... Televizyon heyecan ve-rici!” 
Stephen Soderbergh, Hollywood Yönetmeni 
Bu gelişmeler reklamcılara hem meydan okuyor hem de yeni fırsatlar doğu-ruyor. 
Artan beklentileri karşılamak için kaliteyi ve yaratıcılığı yükseltmek, 
tüketici bağlılığının da artmasına yarıyor. Yeni teknolojileri markayı destek-leyecek 
şekilde kullanmak, bu bağlılığı daha da derinleştiriyor. Bu raporun 
amacı, bu değişen ortamı incelemek; değişime yol açan tüketici davranışları 
ve fikirlerini vurgulamaktır. 
Discovery Insights - The Rise of the Television Everywhere Audience (Tele-vizyon 
Heryerde İzleyici Türünün Yükselişi) raporundaki başarılı ortaklığın 
ardından Discovery Networks; televizyon reklamcılığın şeklinin nasıl değiş-tiğini, 
Orta ve Doğu Avrupa, Orta Doğu ve Afrika (CEEMEA) bölgesindeki 
izleyicileri gelecekte ne tür gelişmelerin beklediğini araştırmak üzere, tüke-tici 
trendleri ve araştırmaları uzmanı The Future Foundation’ı bir kez daha 
görevlendirdi.
10 
Başlıca 
Bulgular 
2010’la başlayan on yılda(*) tüketici davranışlarında görülen değişimlerin etkilerini 
inceleyen ve gelecekte ne gibi değişimler olacağını öngören bu rapor, CEEMEA bölge-sinde 
TV reklamcılığının geçirdiği evrimle ilgili çok çarpıcı ipuçlarını açığa çıkarıyor. 
TV reklamları işe yarıyor 
Tüketicilerin artık reklamlardan eskisi kadar etkilenmediği-ne 
dair sıkça kabul gören norma karşı çıkıyoruz. Tüketiciler, 
anketlerde reklamların etkisinin azaldığına dair ifadelere ka-tılsalar 
da, bu öngörülebilir davranış, ilk bakışta göründüğü 
gibi kabul edilmemelidir. Aksine, bulgularımıza göre CEEMEA 
bölgesindeki izleyicilerin %70’i, izledikleri TV programlarının 
reklam veya sponsorluk yoluyla finanse edilmesinden mem-nun 
ve bunlar olmaksızın kalitenin düşeceğini kabul ediyor. 
TV reklamları sayesinde izleyicilerin yarısı TV izlerken ürün 
ve hizmetler hakkında bilgi sahibi olabiliyorlar; 10 izleyicinin 
3’ü sponsorluklar sayesinde herhangi bir markayı satın alma-ya 
eğilimlerinin arttığını söylüyorlar. 
İdeal reklam arası 
süresi henüz bulunmadı 
Reklamların etkili olmasını sağlayan şey, reklamların uzunlu-ğu 
ve sıklığı arasındaki dengenin doğru kurulması. Anlaşılır 
bir şekilde, programların sıklıkla kesintiye uğradığı ülkeler-de 
izleyiciler genellikle süresi uzun ama sıklığı düşük reklam 
aralarını tercih ediyorlar. Ancak bulgularımıza göre, örnekle-mimize 
aldığımız pazarların bazılarında reklam araları zaten 
uzun; bu durumda, tüketicinin istekleri ile, markalar için doğ-ru 
olan arasında bir denge kurmamız gerekiyor. Tüketicilerin 
%70’inin gün içinde en fazla 5 reklamı hatırladığı göz önünde 
bulundurulursa, markaların reklam tünelinin bir parçası ol-mak 
istememeleri önem kazanıyor. 
Kanallar bağlılığı yönlendirir 
Kanalın markası inanılmaz derecede önemli. CEEMEA bölge-sindeki 
örneklem grubunun %60’a yakını program kalitesinin 
göstergesinin TV kanalı olduğuna katılıyor. Kanaldan içeriğe 
yayılan bu hale etkisi, içerikten reklama doğru da işliyor. Her 
ne kadar bu çoğu zaman bilinçaltı bir etki de olsa, 3 izleyici-den 
1’i, güvendikleri kanallardaki reklamların etkisinin daha 
yüksek olduğuna katılıyor. 
TV reklamları ikinci bir ekranla 
desteklendiğinde daha etkili 
CEEMEA örneklem grubumuzdaki 3 tüketiciden 2’si, reklam 
kampanyalarını birçok farklı yerde gördüklerinde daha iyi ha-tırlıyorlar. 
TV reklamlarını daha da etkili hale getirmek için 
en önemli adımlardan biri, TV ile ikinci ekran arasında daha 
iyi bir bağlantı kurulması. Reklam yoluyla tüketicilerin ikinci 
bir ekrana yönlendirilmesi, marka ile tüketici arasındaki bağı 
artırabileceği gibi, ikisi arasında daha kişisel bir diyalog oluş-masına 
da kapı açar. Bu davranışı daha genele yaymak için iz-leyicilerin 
TV izlerken internetle nasıl etkileşime geçtiği daha 
iyi anlaşılmalıdır. 
Gelecek kişiselleştirmenin 
CEEMEA örneklemine alınan izleyiciler, kontrollü ve özelleş-tirilmiş 
reklamların yer alacağı bir gelecek hayal ediyorlar. 
CEEMEA bölgesindeki izleyicilerinin %80’inin ilgisini çeken 
bir konu, kendilerine daha uygun olan reklamları izleyebilmek 
için bazı reklamları geçebilmek. Bu, tüketilen içeriğin üzerin-de 
daha fazla kontrol sahibi olma akımının reklamlara da yan-sıdığının 
bir işareti. Özelleştirilmiş reklam izleme, CEEMEA 
pazarlarındaki izleyicilerin yarısının ilgisini çekse de bunun 
gerçekleşebilmesi için şahsi bilgilerin paylaşılması konusun-da 
ufak da olsa çekinceleri var. Son on yılda tüketicilerin ak-lında 
kullanıcı bilgilerinin gizliliği ilgili endişeler ön sırada yer 
aldığından, markaların hem veri toplarken izin isteme hem 
de veri alışverişinin net faydasını tüketiciye gösterme konu-larında 
hassas davranması gerekiyor. 
(*) 2010-2019 yılları arası.
Sektörün bugün 
karşılaştığı zorlukları 
şimdiye kadar iyi 
göğüsleyen TV 
reklamcılığı için genel 
olarak heyecan verici bir 
dönemdeyiz. 
Peki TV reklamcılığı, 
yarının getireceği 
zorluklarla da aynı şekilde 
baş edebilecek mi? 
11
12
13
Stephan Loerke, Dünya Reklamverenler Federasyonu 
14 
GÜNLÜK TV İZLEME SÜRESİ 
Ortalama ne sıklıkta TV izliyorsunuz? 
Bul 
Tur 
Rus 
Pol 
Ukr 
GAF 
Çek 
Rom 
Mac 
BAE 
Günde 
5 saatten fazla 
Nadiren Haftada 
birkaç saat 
Günde 
1 saatten az 
Günde 
1-2 saat 
Günde 
3-5 saat 
Çoğu pazarda TV en önemli mecra olmaya devam ediyor. Tü-keticiler 
birçok cihaz üzerinden ne kadar çevrimiçi zaman ge-çirirse 
geçirsin, bu ne kadar farklı ortamda olursa olsun, TV 
hala çok izleniyor: CEEMEA pazarlarındaki tüketicilerin yarı-sından 
fazlası günde en az 3 saat TV izlediklerini; 6 tüketiciden 
1’i günde 5 saatten uzun TV izlediğini söylüyor. 
Peki ya televizyon reklamları, bu değişen ortamda onlar an-lamlarını 
koruyabiliyorlar mı? Günümüzde yorumcular pazar-lamaya 
karşı artan bir direnç oluştuğunu, tüketicilerin reklam-lara 
ilgisinin azaldığını, reklamlardan daha az etkilendiklerini ve 
eskisinden daha sofistike olduklarını ifade etmekte çok hevesli 
davransalar da bulgularımız bunu destekler nitelikte değil. 
Elbette ki tüketiciler reklamsız bir hayatı mı tercih eder diye 
soran bir araştırma genelde buna olumlu bir cevap alacaktır; 
çünkü tüketicinin, izlediği programın pazarlama amacıyla ke-sintiye 
uğramasını memnuniyetle karşılamaya kolayca sıcak 
bakması düşük bir ihtimaldir. Ama bu yeni bir olay değildir. 
Çeşitli mecralara uygulanan Freemium* modelleri açık ola-rak 
gösteriyor ki, bir çok durumda kullanıcılar içeriğe ücretsiz 
ulaşmak için reklam seyretmekten memnunlar bile: Spotify’ın 
tüm dünyada 24 milyon tüketicisinin sadece %20’sinden bi-raz 
fazlası bu hizmet karşılığında ücret ödüyor; geri kalanı ise 
reklamlara tâbi. CEEMEA bölgesindeki tüketicilerin büyük ço-ğunluğu 
reklamların TV’ye kattığı değerin de, reklamların yok-luğunun 
doğuracağı potansiyel etkinin de tam olarak farkında. 
Ortalama %70’den fazlası reklamlar olmazsa TV kalitesinin 
düşeceğine katılıyor. Bu oran Romanya ve Güney Afrika’da 
%80’den yüksek. 
Reklamlar; gerek inovasyon, gerek seçenek, fiyat veya marka 
rekabeti olsun, kendi hayatlarında bir yere oturtabildikleri 
faydalarla doğrudan bağlantılı. 
* Freemium, yazılım, medya, oyun veya web servisleri gibi (genelde dijital ortamda sunulan) bir ürün veya hizmeti ücretsiz; gelişmiş özellik, işlev veya sanal ürünlerin ise prim 
karşılığı sunulmasına dayanan bir iş modelidir.
15 
İZLEYİCİLER, REKLAMLAR OLMAZSA TV KALİTESİNİN 
DÜŞECEĞİNE KATILIYOR 
“Seyrettiğim TV kanallarının reklamların da yardımıyla 
finanse edildiğinin, reklamlar olmazsa kalite ve 
seçeneğin bu kadar yüksek olmayacağının farkındayım” 
ROM 
GAF 
BUL 
TUR 
UKR 
BAE 
ÇEK 
POL 
RUS 
MAC 
Katılıyorum 
Kuvvetle 
katılıyorum 
Tüketicilerin daha sofistike olduğu gerçeği ise geç-mişe 
kıyasla artık reklamlara doğrudan ve çok daha 
hızlı yanıt vermelerine dayanıyor ve bu haliyle TV 
reklamlarının işe yaradığını gösteriyor. Bölgemizde-ki 
izleyicilerin yarısı reklamlar sayesinde bir yandan 
TV izlerken bir yandan da internet üzerinden o ürün 
veya hizmeti araştırdıklarını belirtiyorlar. Bu oran 
Bulgaristan’da %70’e ulaşıyor.
16 
İZLEYİCİLER, REKLAMLAR OLMAZSA TV 
KALİTESİNİN DÜŞECEĞİNE KATILIYOR 
“Seyrettiğim TV kanallarının reklamların da yardımıyla 
finanse edildiğinin, reklamlar olmazsa kalite ve 
seçeneğin bu kadar yüksek olmayacağının farkındayım” 
BUL 
TUR 
BAE 
GAF 
ROM 
UKR 
MAC 
POL 
RUS 
ÇEK 
Katılıyorum 
Kuvvetle 
katılıyorum 
[Tüketiciler] aslında reklamlardaki mesajları çözmekte 
ve kendilerine uygun olanlara yanıt vermekte çok daha 
başarılılar çünkü yanıt mekanizması elbette parmaklarının 
ucunda... O nedenle bir şey onların dikkatini çektiğinde, 
ilgilendirdiğinde, onlara çekici geldiğinde buna hızla yanıt 
vermede çok daha sofistike bir hale geldiler. 
David Brennan, Media Native
İzleyicilerin bu şekilde yanıt verebilmesinin altında yatan te-mel 
unsur tabii ki ikinci bir ekran; bu, Discovery Insights - The 
Rise of the Television Everywhere Audience (Televizyon Her-yerde 
İzleyici Türünün Yükselişi) raporunda daha derinleme-sine 
ele alınan bir konu. İkinci ekran reklamverenler için hem 
fırsatlara hem de zorluklara gebe. Bir yandan kötü veya sahte 
reklamlar derhal elenirken, öte yandan sadece TV’nin sunabi-leceği 
bir ölçekte, ilk ekranda reklamı yapılan markalarla daha 
derin bir bağ kurma imkanı doğuyor çünkü tüketiciler ilgilerini 
cezbeden konularda düzenli olarak dizüstü bilgisayarlarından, 
akıllı telefon ve tabletlerinden bilgi ediniyorlar. Eğer izleyicile-rin 
diğer mecralarla etkileşime geçtiklerinde nasıl reaksiyon 
gösterdiği daha iyi anlaşılır, TV’de gördüklerine yanıt vermele-ri 
için nasıl teşvik edilecekleri bilinirse, bu tip davranışlar hakim 
akım haline getirilebilir. Bu özellikle düşük yanıt oranı gördü-ğümüz 
TV reklamlarının rolünü, başta internetin etkileşimli 
fonksiyonlarıyla birleştirdiğimiz, güçlü bir çevrimiçi 
teklifle çıkmaya çalışıyoruz; böylece, mesela markalı içerik 
ürünleri hazırladığımızda, reklamverenin her iki mecranın 
da güçlü yanlarını kullanmasını sağlayacak mekanizmalar 
oluşturuyoruz. Örneğin, yapımını üstlendiğimiz yarışmaların 
TV’de duyurusu yapıldıktan sonra web sitesi ile bağlantısı 
kuruluyor. Hesabını etkinleştirdiğimiz izleyiciler oy da 
kullanabiliyor, başka birçok şey de yapabiliyorlar. Bu 
yapılanlar daha sonra TV formatıyla bağlantılandırılıyor. Bu 
işlem saat başı yapılıyor ve biz reklamverene reklamları da 
içerecek şekilde bir çok alanla bağlantı kurabilen eksiksiz bir 
paket sunuyoruz. 
Piotr Tyborowicz, Medya Direktörü TVN (Polonya) 
Ancak MEME’den Krisztian Kovacs, birçok kişinin TV izlemeyi hala edilgen bir deneyim olarak gördüğüne, Macaristan’da etkile-şim 
17 
sağlama yönündeki çabaların çok da güçlü olmadığına işaret ediyor. 
ülkeler için kilit öneme sahip: Örneğin The Rise of the 
Television Everywhere Audience raporunda, bir yandan TV 
izlerken bir yandan da internette gezenlerin oranının Polonya 
ve Rusya’da diğer pazarlara göre daha düşük olduğunu; bunun 
sonucunda ürün veya hizmetleri araştırma yanıtının çok daha 
düşük kaldığını görüyoruz. Ancak bu alanda da bir değişim ya-şanıyor. 
TVN Polonya Medya Direktörü Piotr Tyborowicz biz-lerle 
yaptığı görüşmede, ikinci ekran kullanımını teşvik etme 
çalışmalarının daha gelişme aşamasında olduğunu, ancak 
amaçlarının TV’yi edilgen değil etkileşimli bir deneyim haline 
getirmek olduğunu ifade ediyor. 
Bir çok kişi etkileşim hakkında konuşuyor ama işin garip yanı, 
bu çok güncel bir konu olmasına rağmen yıllar geçse de bu 
alanda pek gelişme olmaması... Genel algı şu yönde; insanlar 
televizyonun karşısına geçtiklerinde aslında sadece arkalarına 
yaslanıp seyrettikleri şeyin tadını çıkarmak istiyorlar. Bu 
edilgen bir tüketim şekli, reaksiyon göstermek istemiyorlar. 
Krisztian Kovacs, MEME (Macaristan Elektronik TV Yayıncıları Birliği)
TV reklamlarının etkisini belirleyen kilit unsurlardan biri rek-lam 
18 
aralarının uzunluğu ve sıklığı. İzleyicilere seçme şansı olsa 
hangi seçeneği tercih edeceklerini sorduğumuzda çoğu pa-zarda 
aldığımız yanıt, belki de pek şaşırtıcı olmayan bir şekilde, 
daha uzun ama daha nadir reklam arasına girilmesi yönünde 
oldu. Elbette ideal düzeyi bulmak için dikkate alınması gere-ken 
başka unsurlar da bulunuyor. Hem TV kanalları ve marka-lar, 
hem de reklamverenler ve tüketiciler açısından doğru den-genin 
kurulması önemli. 
Fazla uzun bir reklam arası, izleyicilerin dikkatlerini başka yere 
yönlendirme olasılığını artıracağından, izleyicinin reklamla 
daha az bağ kurmasına neden olabilir. Aynı şekilde, izleyicilerin 
belli bir reklamla kuracağı bağ zayıflayacağından, marka sahip-leri 
de reklam tünelinin bir parçası olmakla ilgilenmeyebilirler. 
İzleyicilerin gün içinde hatırlayabildiği reklam sayısı sınırlıdır; 
akılda kalmak isteyen bir marka, bir dolu pazarlama mesajına 
boğulmuş halde değil tek başına kendini göstermeyi ve tüke-ticinin 
dikkatini daha çok çekmeyi tercih eder. 
İZLEYİCİLER REKLAM ARALARININ DAHA UZUN AMA 
DAHA AZ SIKLIKTA OLMASINI İSTİYOR 
İzleyicilerin yanıtlarına baktığımızda bazı pazarlarda 
reklam aralarının çok sık olduğunu gözlemledik. 
“Tercihim reklam aralarının...” 
Daha uzun daha az sıklıkta olması 
Daha kısa daha sık olması 
Şu an nasılsa öyle devam etmesi 
MAC 
BUL 
POL 
RUS ÇEK 
UKR 
GAF 
ROM 
TUR BAE
19 
Hem Doğu hem Batı Avrupa’da yaşamış ve çalışmış 
biri olarak, Doğu Avrupalıların daha fazla TV reklamı 
bombardımanına tutulduğunu kesin olarak düşünüyorum. 
Ortalama [reklam] izleme süresi burada en azından linear 
TV’de çok daha fazla. 
Julien Ducarroz, Orange Romania 
Macaristan’da son yıllarda yönetmelik değişip de bazı kanallar 
saat başına yayınladıkları reklam aralarını iki katına çıkarmayı 
deneyince izleyiciler bundan hiç memnun kalmadı. Romanya’da 
her reklam arasında kısa kısa çok sayıda reklam yayınlandığın-dan 
bir reklamın uzunluğu ciddi bir sorun olabiliyor. Diğer taraf-tan 
Polonya’da 10 dakikaya varan reklam araları görebiliyoruz. 
İZLEYİCİLER GÜNDE EN FAZLA 5 TV REKLAMI HATIRLIYORLAR 
“Son 24 saatte TV, radyo veya basında kaç markanın reklamını 
gördüğünüzü hatırlıyor musunuz?” 
10 ve üstü 6-10 arası 2-5 arası 1-2 arası Hiç 
MAC 
BUL 
RUS 
ÇEK 
ROM 
TUR 
POL 
UKR 
GAF 
BAE 
Tüketicilere kaç reklamı hatırladıklarını sorduğumuzda çoğu 
pazarda bir elin parmaklarını geçmediğini görüyoruz. Bu nok-tada 
kalabalığın içinden sıyrılmanın ve reklamı doğru ortamda 
yayınlamanın önemi bir kez daha ortaya çıkıyor.
“TV reklamcılığında yaratıcılık seviyesi hiç durmadan 
tırmanıyor; bu kısmen yaratıcılığın daha büyük bir etki ve 
etkinlik yarattığının artık kanıtlanmış olmasından kaynaklanıyor. 
O nedenle daha çok çalışıp kalabalıktan sıyrılmak, bağ kurmak, 
insanların gerçekten zevkle izleyebileceği reklamlar yapmak 
maddi açıdan da fayda sağlıyor.” 
David Brennan, Media Native 
Polonya, BAE ve Güney Afrika’daki tüketicilerin %50’sinden 
fazlası için akılda en çok kalan reklamlar kendilerine doğrudan 
hitap edenler. Bu gelişme, reklamcılığın tek bir mesajla kitle pa-zarına 
20 
hitap etmekle sınırlı kalmayacağı bir döneme girilirken 
yaşanıyor. Kurumsal şeffaflığın artmasını talep eden seslerin 
yükseldiği, tüketicilerin müşterisi olduğu şirketlerin perde ar-kasını 
görmek istediği bir ortamda reklamlar, tüketici ile marka 
arasındaki diyaloğun başlamasında ilk adımı oluşturmalıdır. Bu 
diyaloğu başlatırken TV’nin rolü yadsınamaz çünkü TV tüketi-cileri 
ikinci bir cihaz üzerinden ürün ve hizmet araştırmaya teş-vik 
etme gücüne sahiptir. 
İZLEYİCİLERE DOĞRUDAN HİTAP EDEN REKLAMLAR POLONYA, 
BAE VE GÜNEY AFRİKA’DA DAHA ÇOK AKILDA KALIYOR 
“Benimle konuşuyormuş hissi veren reklamları daha iyi 
hatırlıyorum” 
POL 
BAE 
GAF 
RUS 
TUR 
ROM 
BUL 
UKR 
MAC 
ÇEK 
Katılıyorum 
Kuvvetle 
katılıyorum
21 
Bugün pazarlamacıları bekleyen zorlu görev yeni ortama ayak 
uydurmak: bu ortamda insanların size zaman ayırmaları için 
tek yönlü iletişimi bir kenara bırakıp onlarla sohbet etmek, sizi 
uygun bulmaları için görünür olmak gerekiyor. 
Stephan Loerke, Dünya Reklamverenler Federasyonu
22 
REKLAMIN BAĞ KURABİLMESİ İÇİN 
KALİTELİ PROGRAMCILIK ŞART 
“TV’de hangi kanalın izlendiği, 
program/içerik kalitesinin iyi bir göstergesidir “ 
Katılıyorum 
Kuvvetle 
katılıyorum 
CEEMEA bölgesindeki tüketicilerin yarısından çoğu, Güney Af-rika’dakilerin 
ise %70’inin katıldığı görüş, TV izlerken en önem-li 
özelliğin içeriğin kalitesi olduğu; kaliteye güven duyulmasını 
sağlayan ise güçlü bir kanal markası. Yeni cihaz sahipliğinin hız-la 
arttığı, çeşitli platformlardan muazzam miktarda içeriğin çok 
daha kontrolsüz bir şekilde sunulduğu bir ortamda, kanalın rolü 
bir çok açıdan daha güçlü hale gelebilir. Bu seçenek patlama-sını 
yönetmek isteyen izleyiciler, TV kanallarının günümüzdeki 
önemini vurgularcasına, takip edilebilecek nitelikte bir yayın 
akışı hazırlayıp geliştiren, güvenilir bir danışmana başvurmaya 
gerek duyarlar. Elbette bir çoğu kaçırdıkları bir dizi için, son dö-nemin 
popüler dramlarından birini takip etmek için, seyrettik-leri 
üzerinde kontrol sahibi olmak için yayın akışının dışına çıka-caktır; 
ancak izleyicilerin çok azı için bu, linear TV’ye duydukları 
ihtiyacı ortadan kaldırır. 
ÇEK 
POL 
ROM 
MAC 
RUS 
BAE 
TUR 
BUL 
UKR 
GAF
Reklamın bağ kurabilmesi için 
kaliteli programcılık kilit öne-me 
sahip. Çeşitli kanallarda, 
bir çok farklı içeriği takip eden 
TV seyircisinin içinde bulun-duğu 
ruh hali, reklamı algılayı-şı 
üzerinde de etkilidir; içerik-le 
daha çok bağ kurmuş olanlar 
TV’ye daha fazla dikkatlerini 
verir ve kanal değiştirme ola-sılıkları 
daha düşüktür. Kanal-dan 
içeriğe, içerikten reklama 
doğru işleyen; hem kanal hem 
içerik sağlayan TV markala-rının 
avantajını daha çok gör-düğü 
bir hale etkisi vardır. Se-çecek 
o kadar kanal arasından 
tüketiciler kendilerine daha 
uygun olan TV kanallarını ve 
içeriği seçerler; tematik ka-nallar 
aracılığıyla bazı marka-lar 
çok daha isabetli ve doğru-dan 
hedefler belirleyebilirler. 
23 
Group M’den Neil Hardwick kanal markasının gücü ile reklam kalitesi 
arasındaki doğrudan bağlantıdan bahsediyor: 
“Kanalın markası güçlüyse, 
getirdiği hacim de büyük 
olacaktır; bu nedenle kanal 
izleyicileriyle bir bağ kurarak 
onların, yayınladığı reklam 
tipine daha açık ve duyarlı 
olmalarını sağlar... İyi ve akıllıca 
hareket eden bir kanalsa, güçlü 
bir marka kurmanıza yardımcı 
olur; güçlü bir marka da uygun 
ve anlamlı reklam yapar.” 
Her ne kadar bu çoğu zaman bilinçaltı bir etki de olsa, CEEMEA ör-neklemindeki 
her 3 izleyiciden 1’i güvendikleri kanallarda yayınlanan 
reklamların etkisinin daha yüksek olduğuna katılıyor. BAE, Güney Af-rika, 
Türkiye, Romanya ve Bulgaristan’daki izleyiciler bu görüşe karşı 
çıkmaktansa katılma eğilimindeler. 
Neil Hardwick, Group M 
KANALIN MARKASINA DUYULAN GÜVEN REKLAMIN ETKİSİ 
ÜZERİNDE ROL OYNAYABİLİR 
“Güvendiğim kanalda gösterilen reklamların üzerimdeki 
etkisi daha çok” 
Katılıyorum Katılmıyorum 
BUL 
TUR 
RUS 
POL 
UKR 
GAF 
ÇEK 
ROM 
MAC 
BAE
24
25 
İzleyicilerin güvenilir bir kanalda yayınlanan reklamların daha etkili olduğuna katılmadığı Macaristan’da bile 
MEME’den Krisztian Kovac bunun bir miktar etkisi olduğuna inanıyor: 
“Reklamı güçlü bir kanalda görmenin daha etkili 
olabileceğine, sadece izleyici veya tüketicinin reklama 
girildiğinde kanal değiştirme olasılığı azalacağından 
değil; aynı zamanda kanal markası güçlüyse, tüketici o 
markayla bağlantı kurabilmişse, reklamdaki mesajı fark 
etmeye ve almaya yönelik olumlu bir tavır sergileyeceği 
için de inanıyorum. Bence güçlü bir markadan 
beklediğimiz kalite genel anlamıyla bu.” 
Krisztian Kovacs, MEME (Macaristan Elektronik TV Yayıncıları Birliği) 
Her ne kadar TV reklamcılığı içinde bulunduğumuz on yılda 
yeni zorluklarla karşı karşıya olsa da, TV krallığını koruyabilir. 
Raporun şimdiye kadarki kısmında cihaz benimseyiş, ikin-ci 
ekranın sofistike kullanımı, daha az kontrollü tüketim ve 
marka-tüketici ilişkisinde yükselen beklentilerin etkisini ele 
aldık. Bu ortamda başarıyı belirleyecek olan, eğrinin önünde 
konumlanmak, değişen tüketici taleplerini öngörebilip kar-şılamak 
için hızlı uyum göstermek olacak. Raporun bundan 
sonraki kısmında ise önümüzdeki yıllarda görmeyi bekledi-ğimiz 
değişikliklere bakacağız.
26
27 
GELENEKSEL 
REKLAM SPOTUNUN 
ÖTESİNDE 
Bu bölümde, TV’de herhangi bir reklam arasındaki gele-neksel 
reklam spotunun ötesine bakıp sponsorluk, ürün 
yerleştirme ve 360 derece reklamcılığın oynadığı rolle-ri, 
erişimi artırma ve izleyiciyle bağlantı kurma açısından 
yarattığı fırsatları ve TV için önemini ele alacağız.
Genel olarak reklamcılığa baktığımızda görüldüğü gibi birçok pazarda tüketicilerin geniş bir kesimi sponsorluğun rolünü ve içerik 
üzerindeki olumlu etkisini anlıyor. Güney Afrika, Bulgaristan ve Ukrayna’daki izleyicilerin %70’inden fazlası programların spon-sorluğunun 
28 
bir ürün veya hizmet tarafından yapılmasından rahatsız değil. 
İZLEYİCİLER PROGRAM SPONSORLUĞUNDAN RAHATSIZ DEĞİL 
“Bazı programların sponsorluğunun bir ürün veya hizmet 
tarafından yapılması beni rahatsız etmiyor” 
GAF 
BUL 
UKR 
ROM 
TUR 
MAC 
BAE 
POL 
ÇEK 
RUS 
Katılıyorum 
Kuvvetle 
katılıyorum
CEEMEA bölgesindeki izleyicilerin yaklaşık üçte biri, bir programa sponsorluk yapan ürün veya hizmeti alma olasılığının daha yük-sek 
olduğuna katılırken, diğer üçte biri kararsız. Sadece üçte birlik bir kısım bu görüşe katılmadığını aktif olarak ifade ediyor. Buna 
karşılık Birleşik Krallık’ta 7 kişiden sadece 1’i bir TV programına sponsorluk yapan markaya karşı daha olumlu duyguları olduğunu 
itiraf ediyor (Kaynak: nVision Research | Referans: 16 yaş üstü 5000 çevrimiçi anket katılımcısı, Britanya, 2013). 
29 
İZLEYİCİLERİN 1/3’Ü BİR ÜRÜN VEYA HİZMET ALMA KONUSUNDA 
SPONSORLUĞUN KENDİLERİNİ ETKİLEME OLASILIĞI 
BULUNDUĞUNA KATILIYOR 
“Bir programa sponsorluk yapan ürün veya hizmeti satın alma 
olasılığım daha yüksek” 
Katılıyorum 
Ne katılıyor ne katılmıyorum 
Katılmıyorum 
BAE 
UKR 
TUR 
RUS 
ROM 
MAC 
BUL 
ÇEK 
GAF 
POL
Beş izleyiciden sadece 1’i programların sponsorluğunun belli bir marka tarafından yapılmasını itici bulurken, 2/5’i buna katılma-dığını 
etkilenen pazarlardan biri. 
Türkiye, BAE, Romanya, Bulgaristan ve Güney Afrika’daki izle-yiciler, 
pazarlarda en az 1/3 yanıt bu yönde. Daha doğal (native) ve ge-leneksellikten 
öne çıkaran akıma göre genel olarak sponsorluk çok anlamlı. 
30 
açıkça ifade ediyor. BAE burada dikkati çeken bir istisna, ancak sponsorluk sayesinde satın alma davranışından en fazla 
SADECE 1/5 İZLEYİCİ BİR PROGRAMIN SPONSORLUĞUNUN 
BELLİ BİR MARKA TARAFINAN YAPILMASINI İTİCİ BULUYOR 
“Bir programın sponsorluğunu belli bir marka tarafından 
yapılmasını itici buluyorum” 
Katılıyorum, 
Katılmıyorum 
TUR 
MAC 
BUL 
UKR 
ÇEK 
GAF 
POL 
ROM 
RUS 
BAE 
sponsorluğun geleneksel reklamdan daha etkili oldu-ğunu 
reddetmektense kabul etmeye daha fazla meyilliler; bu 
daha uzaklaşmış pazarlama ve iletişim şekillerini 
Media Native’den David Brennan’ın ifade ettiği gibi, sponsor 
ve marka arasındaki bağlantı önemlidir; ancak marka bunu açık 
olarak dile getirmese de bu eşleşme izleyiciye mantıklı görü-nüyorsa, 
bir uyumsuzluk hissi doğurmuyorsa, tüketiciler sıklık-la 
bu ilişkiyi kendileri kurmaya hazırdır. 
On saniyelik bir sponsorluk mesajı, otuz saniyelik bir TV 
reklamından çok daha etkili olabilir ve çok daha olumlu çağrışım 
yapabilir çünkü o sırada programı izliyorsunuz, mesaj programın 
bir parçası, eğer hassas ve yaratıcı bir şekilde verilmişse siz zaten o 
çağrışımları yapmaya hazırsınız.” 
David Brennan, Media Native
31 
Eskiden marka mesajları ürün satmaya odaklanırken son on yılda 
markalar geleneksel 30 saniyelik TV spotunun ötesine geçmek 
zorunda kaldılar. Günümüzde milenyum nesli markaların kendisini 
eğlendirmesini bekliyor, biz de Discovery olarak, markalarla beraber 
tüketicileri heyecanlandıracak, onlarla duygusal ve etkileşimli bir 
bağ kuracak içerik stratejileri geliştirmeye çalışıyoruz. 
Dorota Zurkowska, Bytner, Discovery Networks, CEEMEA 
BAZI PAZARLARDA GELENEKSEL REKLAMCILIĞA KIYASLA 
SPONSORLUĞUN SATIN ALMA KARARLARINI ETKİLEME 
OLASILIĞI DAHA YÜKSEK 
“Reklamı geleneksel yolla yapılan bir ürün veya 
hizmettense bir programa sponsor olan ürün veya hizmeti 
satın alma olasılığım daha yüksek “ 
TUR 
BAE 
ROM 
BUL 
GAF 
POL 
RUS 
UKR 
MAC 
ÇEK 
Katılıyorum 
Katılmıyorum
32
karşılanıyor. İzleyicilerin 1/3’ü bu uygulama ile dikkatlerinin 
dağılmadığını söylerken, Güney Afrika, BAE ve Bulgaristan’daki 
izleyicilerin %50’sinden fazlası, TV’de ürün yerleştirmeye izin 
verilmeli görüşüne katılıyor. Türkiye, Romanya ve Polonya’daki 
izleyiciler de programlarda ürün yerleştirme izninin verilmesini 
reddetmekten çok kabul etmeye eğilimli. Elbette ki eğer ürün 
yerleştirme başarıyla yapılırsa izleyici ürün yerleştirme yapıldı-ğını 
anlamayacak, etkisi bilinçaltında olacaktır. Ürün yerleştir-menin 
çok aşikar yapıldığı pazarlarda ise güvenilirlik sarsılabilir. 
33 
Ancak, sponsorlukla ilgili beklentiler yüksek olmasına rağmen, 
bazı pazarlarda, sponsorluk gelirleri hala genel reklam gelirleri-nin 
ufak bir kısmını oluşturuyor ve sponsorluk anlaşmalarında 
henüz bir atılım yapılmış değil. Satışlar baskı altındayken ge-leneksel 
TV reklamcılığı daha güvenli, daha ölçülü bir seçenek 
gibi duruyordu; ancak Avrupa’nın büyük kısmı durgunluktan 
çıktıkça, finansal açıdan artık güvenli hissetmeye başlayan 
markalar için acaba sponsorluk çekici hale gelecek mi? 
Ürün yerleştirme de genel olarak tüketiciler tarafından olum-lu 
Bu programın bir parçası; [izleyiciler] bunun bir tür reklam 
olduğunu bilmiyor, o şekilde görmüyorlar. İnsanlar yeni 
reklamcılık şekilleri bulmaya çalışıyor. Piyasada dönen 
paranın %2,5-3’ünün ürün yerleştirmeye gittiğini 
düşünüyoruz, bu oldukça yüklü bir miktar. Son yıllarda 
TV internet karşısında kayıp vermiş olsa da bu paranın 
bir kısmının internete değil ürün yerleştirmeye ayrıldığını 
görüyoruz. Yani bu TV reklamcılığının farklı bir dalı; daha 
verimli olduğu için fonlar ürün yerleştirmeye ayrılıyor. 
Tomasz Sieniutycz, Pentagon (Polonya) 
BAZI PAZARLARDA GELENEKSEL REKLAMCILIĞA KIYASLA 
SPONSORLUĞUN SATIN ALMA KARARLARINI ETKİLEME 
OLASILIĞI DAHA YÜKSEK 
“Reklamı geleneksel yolla yapılan bir ürün veya 
hizmettense bir programa sponsor olan ürün veya hizmeti 
satın alma olasılığım daha yüksek “ 
GAF, BAE, BUL, TUR, ROM, POL, UKR, RUS, ÇEK, MAC 
Katılıyorum Katılmıyorum
CEEMEA ortalamasına baktığımızda TV reklamlarının TV rek-lamcıları 
Reklam pazarında televizyonun hala en baskın mecra tipi 
olduğu çok açık olsa da ilk kez geçen yıl, yani 2013’te, 
reklam harcamalarında internet ikinci sırayı aldı. Evet, büyük 
bir büyüme var ama buna dikkatli yaklaşmak lazım çünkü 
rakamlara bakıldığında bu büyümenin çoğunun Google 
ve Facebook olmak üzere iki küresel oyuncu tarafından 
kaydedildiğini, yerel internet mecrasında büyümenin çok 
daha ufak olduğunu görüyoruz. 
Krisztian Kovacs, MEME (Macaristan Elektronik TV Yayıncıları Birliği) 
34 
tarafından algılanan etkisi, TV reklamlarının internetin 
hemen önünde gittiği yönünde. Ancak bu bölgeden bölgeye 
değişiyor: Bulgaristan, Polonya, Türkiye, Rusya ve Güney Af-rika 
TV’nin etkisinin çok daha yüksek olduğunu raporlarken, 
diğer pazarlarda durum farklı. Belki de reklamlar bir çok açıdan 
kapalı kutu olduğundan meslek grubunun kendi kendini ölçüm-lemesi 
zor olabilir ama zamanının ne kadarını internette geçi-rirse 
geçirsin bir çok pazarda tüketicinin hala TV lehine görüş 
bildiriyor olduğunu kaydetmek ilgi çekici. 
Tüketicilerin yaygın kabulüne göre reklamın en fazla etkili ol-duğu 
ve akılda kaldığı durum, mesajı kuvvetlendirmek için bir-den 
fazla kanalın bir arada kullanıldığı durum. Bundan CEEMEA 
bölgesinde daha çok yararlanılabilir. Güney Afrika, Türkiye, Ro-manya, 
BAE ve Bulgaristan’daki tüketicilerin %70’inden fazlası 
360 derece reklamın etkisini kabul ediyor. Bu raporun birinci 
kısmında tartışıldığı gibi, markalar diğerlerinin arasından sıyrıl-mak 
ve etkilerini maksimize etmek için tek başlarına görülmek 
istiyorlar; tüketicilerin %70’inin gün boyunca yayınlanan rek-lamlardan 
en fazla 5 tanesini hatırladıklarını düşünecek olursak 
çok yerinde bir istek. 
TÜKETİCİLERİN ÇOĞUNA GÖRE REKLAMLAR MESAJI 
KUVVETLENDİRMEK İÇİN BİRDEN FAZLA KANAL KULLANIRLARSA 
EN YÜKSEK ETKİYE SAHİP OLUYORLAR 
“Birden çok yerde gördüğüm reklam kampanyalarını daha iyi 
hatırlıyorum (örneğin TV, internet, açıkhava posterleri)” 
GAF 
TUR 
ROM 
BAE 
BUL 
RUS 
UKR 
POL 
MAC 
ÇEK 
Katılıyorum 
Kuvvetle 
katılıyorum
Ancak hikayeyi anlatan, kitlelere ulaşan, marka ile tüketici ara-sında 
ilk bağı kurarak tüketicinin diğer mecralara yönelmesini 
sağlayan TV’dir. Markaların farklı mecraları birbiriyle karşılaştır-mak 
yerine, bunların birbirleriyle bağlantısının nasıl daha iyi ku-rulabileceği 
sorusunu sormaları gerekir. Daha önce dile getir-diğimiz 
bir noktayı pekiştirmek gerekirse; TV internetin doğal 
ortağıdır ve izleyicilerin bir yandan TV izlerken bir yandan da 
internetle nasıl etkileşime geçtiklerini daha iyi anlamak gerekir. 
35 
Her tür mecranın kendine has güçlü yanları vardır ve TV her 
mecrayı kendi yararına kullanmalıdır. Basın her tür bilgiyi, ihti-yacınız 
olan detaylarıyla birlikte yazılı olarak önünüze getire-bilir. 
Açıkhava, yerel etkinliklerin gücünü artırabilir, tüketiciler 
sokakta gezer veya araba kullanırken onlara bir markayı hatırla-tabilir, 
diğer mecraları tüketmezlerken onlara ulaşabilir. Inter-net 
tek bir tıkla hemen yanıt alabilir. 
Bence çok çeşitli etkileşimler yaşanacak... biz 
geleceğe baktığımızda tek bir modelden ziyade 
marka bağlantılarından oluşan bir mozaik görüyoruz; 
eğer son krizden bir ders çıkarabilmişsek o da TV’nin 
pazar zincirini koruyabildiği, hatta krize rağmen bir 
dizi ülkede büyüyebildiğidir. TV kimi ülkelerde dijitalle 
birlikte galip gelmiştir. 
Stephan Loerke, Dünya Reklamverenler Federasyonu
OLGU ÇALIŞMASI 
VOLKSWAGEN ‘KÖPEKBALIĞI 
HAFTASI’ SPONSORLUĞU 
KAPSAMINDA DENİZE DALIYOR 
Köpekbalığı yüzgeci ve Volkswagen Beetle si-lueti 
36 
bir araya getirilerek oluşturulan köpek-balığı 
kafesi, okyanus tabanında dolaşarak, 
izleyicilere buradaki deniz canlılarını çok farklı 
bir şekilde görme fırsatı verdi. Bir Beetle gibi 
manevra yapabilen köpekbalığı kafesinin tasa-rımında 
Volkswagen parçaları kullanıldı ve VW 
logosu görünür bir şekilde sergilendi. 
Yaratıcı ekipler köpekbalıklarıyla Beetle ara-sındaki 
benzerlikleri bulmaya çalışıp da çok 
benzerlik bulamayınca Beetle’in karadaki key-fini 
ve oyunculuğunu deniz altına taşımaya 
karar verdiler. Discovery açısından bilimsel 
unsurlar da önemli olduğu için fikir geliştirile-rek 
sonuçta bir köpekbalığı kafesi yapılmasına 
karar verildi. Kafes, Beetle siluetinin tellerle 
çıkarılmış halinden oluşuyor. Şekli, tekerleri ve 
logosu aynı ama karoseri bulunmuyor. 
Discovery Channel, Beetle köpekbalığı kafesi-nin 
tasarımı, yapımı ve daldırılmasını 3’er da-kikalık 
bölümlerden oluşan ve Ağustos’ta Kö-pekbalığı 
Haftasında yayınlanan bir dizi haline 
getirdi. 
“VWSharkWeek” hashtag’i dahil olmak üzere 
kullanılan sosyal medya unsurları; izleyicilerin 
köpekbalığı kafesi hakkındaki sohbetleri takip 
edebilmesine olanak sağladı; TV programıy-la 
işitsel senkronizasyonu yapılmış eşzamanlı 
yayın uygulaması; VW’nin Facebook sayfasın-daki 
özel “Shark Bites” video listesi ve zaman 
tünelindeki fotoğraflar ile zenginleştirilmiş 
özel içerik, kullanılan diğer bazı iletişim araçla-rındandı. 
Discovery aynı zamanda daha önceki köpek-balığı 
haftalarından en çarpıcı anları hatırlatan 
“Shark Bites”ı ve yeni başlayacak etkinlikle 
ilgili kısa kesitlerin paylaşıldığı özel klipler ya-yınladı. 
Geçen sene şirketler yeniden ortaklık yaptık-larında 
çıtayı yükselterek kafesi üstü açılabilir 
hale getirdiler. Ama Florida ve Bahamalar’da 
yeraltında bir yolculuğa çıkan ve Karayip re-sifi, 
limon ve kaplan köpekbalıkları arasından 
geçen arabada yapılan tek değişiklik üstünü 
açmak değildi. 
2013’te zaten deniz altından gidebilen bu ara-ba 
uçabilmeye de başladı. Bu, geçen yıl olduğu 
gibi deniz altında 15 feet (4,5 metre) gitmek 
yerine, 60 feet (19 metre) derinlikteki suda 4 
– 5 deniz mili arası bir hızla seyredebilmesi de-mekti. 
İki yerine üç pervanesi vardı ve motor 
başına fazladan 20 pound (2.25 N-m) tork ek-lenmişti. 
Bu reklam da yine basın ve pazarlama bile-şenlerini 
içeren 360 derece kampanyayla ve 
dikkatlice planlanmış sosyal bileşenlerle des-teklendi; 
izleyiciler direksiyondaki “köpekba-lığı 
kovboyu” ve deniz biyoloğu Luke Tipple 
ile beraber yeraltında seyahat edebiliyor, 360 
derecelik denizaltı kameraları sayesinde onun 
gördüklerini görebiliyorlardı. Köpekbalığı Haf-tasının 
fanatikleri, köpekbalığı kafesinin sual-tındaki 
gerçek batıkları araştırdığını izleyebili-yor, 
köpekbalıklarının çiftleştiği ve beslendiği 
yolları takip edebiliyorlardı. 
Bu ilişki hem Discovery’nin hem de Köpekba-lığı 
Haftasının tüm özelliklerine hitap eden bir 
ilişkiydi.
37 
2012’de Discovery Channel’de yayınlanan Köpek-balığı 
Haftası 25. Yıldönümünün özel sponsoru olan 
Volkswagen, yeni Beetle Turbo’yu tanıtmak için 
ortaklık yaptığı Discovery Networks ABD, bir deniz 
biyoloğu, MediaCom ve Deutsch medya ajanslarıy-la 
“Volkswagen Beetle Köpekbalığı Gözlem Kafesi” 
kampanyasını geliştirdi.
38
39 
KİŞİSELLEŞTİRME 
VE GELECEK 
Bu bölümde önümüzdeki yıllarda reklamcıların kullana-bileceği 
üç tekniği test etmek için tüketicinin görüşüne 
başvurduk. Bu seçeneklerin her biri gelecekte etkililik 
ve bağ kurma açısından bizi nelerin beklediğini göster-mesi 
açısından heyecan verici: izleyicinin reklam seç-me 
şansı; kişiye özel ve hedefli reklamlar; ve bağlantı-lara 
tıklayarak satın almak (click-through to buy).
Günümüzün mecra düzeninde tüketicinin herhangi bir mecra-daki 
40 
eğlenceye tam olarak nasıl, nerede ve ne zaman ulaşacağını 
seçmesi mümkün, buna a la carte içerik akımı deniyor. En temel 
düzeyde akla TV’de izleyebileceğimiz yüksek kanal sayısı gelse 
de daha önce atıfta bulunduğumuz gibi, cihaz sahipliği ve içerik 
sunum platformlarının çeşitlenmesi, tüketiciyi mecra menüsünü 
daha fazla kontrol edebilir hale getiriyor. Discovery Insights - The 
Rise of the Television Everywhere Audience (Televizyon Heryer-de 
İzleyici Türünün Yükselişi) raporunda canlı ve kayıttan TV iz-leme 
ikiliğini ele almıştık ama burada bahsettiğimiz, içerik seçimi 
yapmanın doğal bir gelişimi olarak reklam seçimi yapmak; tüketi-cilerin 
bu platformlarda karşılaştıkları reklamlar üzerinde kontrol 
sahibi olacağına dair beklenti. 
Bugüne kadar istek üzerine hizmetlerde izleyicilerin izlemek iste-dikleri 
reklamları seçebildiğine şahit oluyorduk. Araştırmamızdan 
çıkan sonuç ise bu yaklaşımın artık istek üzerine hizmetlerle sınırlı 
kalmayacağı yönünde. CEEMEA örneklemimizdeki her pazarda 
çoğunluk, ilgilenmedikleri reklamları atlayıp ilgilendiklerini izle-mek 
istiyor. Kullanıcılar belli bir reklamı izlemeyi kendileri seçe-cekleri 
için böyle bir hizmetin bağ kurma seviyelerini nasıl anında 
artıracağını tahmin edebiliyoruz. Ortalama her 5 tüketicinin 4’ü 
bu görüşe katılıyor, 2/5’i bununla çok ilgilenirim diyor, Güney Afri-ka 
ve Romanya’da ise çok ilgilenenlerin oranı 3/5’e çıkıyor. 
İZLEYİCİLER KENDİLERİNE DAHA UYGUN 
REKLAMI BULANA KADAR REKLAMLARI 
GEÇEBİLMEK İSTİYORLAR 
“Aşağıdaki seçenekler ne kadar ilginizi 
çekiyor?” | Sizin için daha uygun veya 
ilginç olan reklamı seyretmek için görmek 
istemediğiniz reklamları geçmek 
Çok ilgimi çekiyor 
İlgimi çekiyor 
Polonya 
Türkiye
41 
Çek Cumhuriyeti 
Ukrayna 
Rusya 
Macaristan 
Bulgaristan 
Güney Afrika 
Romanya 
BAE
Group M’den Dominic Grainger ve Ogilvy’den Rory Sutherland’la bu olasılık hakkında konuştuğumuzda, her ikisi de böyle bir 
özelliğin markalar üzerinde olumlu bir etkisi olabileceğini ama bunu yeni müşterilere ulaşabilme imkanıyla birleştirmek gerekti-ğini 
Bölgedeki izleyicilerin yarısından çoğu, kendilerine daha uy-gun 
42 
ve daha çok bağ kurabilecekleri kişiye özel reklamla ilgile-niyorlar, 
ancak pazarlar arasında anlamlı farklar bulunuyor. Bu 
konuda başı %70 katılma oranıyla Güney Afrika ve Bulgaristan 
çekerken, Rusya’da bu oran %40’ın altına düşüyor. 
Reklamların kişiye özelleştirilmesi, tüketici tercihlerine göre 
hedefleme yapılması, bu on yılın en tartışmalı alanlardan biri 
olan kişisel bilgi alışverişini beraberinde getiriyor. Her ne kadar 
tüketiciler şirketlere verdikleri kişisel bilgiler ve bu bilgilerin de-polanışı 
üzerinde daha çok kontrol sahibi olmak istese de açık 
bir fayda gördükleri durumda verilerini paylaşmaktan çekinmi-yorlar. 
Tüketici sermayesi akımı ile: Kişisel verilerimizi sadece 
saklanacak bir şey olarak değil, karşılığında bir şey elde etmek 
için korunacak ve kullanılacak bir tür sermaye olarak görmeye 
başlıyoruz. Şimdiye kadar bu alanda sorunlar şeffaflık olmazsa, 
tüketiciler kişisel bilgilerinin izinsiz kullanıldığını hissederse ve 
bundan sadece marka yarar sağlarsa yaşanıyordu. 
Son zamanlarda tercihle-bağlı (opt-in) hizmetlerin sayısının 
artması, bu akımın gelecekte ne yöne gideceğini gösteriyor; 
markalar, daha başlangıçtan tüketicinin onayını sağlama alı-yorlar. 
Bugün doğal bir çekince yaşansa da tüketicilerin bu on 
yıl içinde daha rahatlayacağını, bu bağlantıları daha yönetebilir 
hale geleceğini düşünüyoruz. Kişiye özel reklamdan bahset-mişken, 
WFA’dan Stephan Loerke, tüketicinin güveni ile daha 
etkili gibi görünen reklamcılık arasında, bir tarafın ödün verdiği 
bir ilişki olmaması gerektiğine inanıyor. 
ifade ettiler. 
Reklam kısmen ürün veya marka 
sadakati olan kişilere hatırlat-ma 
yapma niteliğinde olsa da 
aynı zamanda yeni keşiflerle de 
ilgilidir; yani ya yeni bir müşteri 
bulur ya da mevcut müşterinize 
ürününüzden daha fazla satın 
almak için bir neden verir. Eğer 
bu olasılık insanların kontrol 
edebileceği şekilde daha fazlası-nı 
keşfetme imkanı da veriyorsa 
o zaman çok ilginç olabilir. 
Dominic Grainger, Group M’in 
EMEA bölgesinden sorumlu CEO’su 
Reklamcılar için değerli 
gibi duruyor ama bir 
kez daha hatırlama-lıyız 
ki reklamcılıkta 
itme (push) özelliği de 
vardır. Bana sorarsa-nız 
sırf konusundan 
ötürü finansal cenaze 
hizmetleri kategorisin-deki 
reklamları izlemek 
isteyecek çok az insan 
çıkacaktır. 
Rory Sutherland, Ogilvy 
One Başkanı (İngiltere) 
Neil Hardwick, değer denklemine dikkati çekiyor: seyahat halinde TV klipleri seyreden izleyici, kaliteli içeriği izlemek için reklam-ları 
da sonuna kadar seyredecektir. 
Toplu taşıma araçlarıyla işe giderken oturarak reklam seyretmek, 
içeriği de seyretmek mümkünse, insanları rahatsız etmiyor. Bunun 
basit bir denklem olduğu anlayışı hakim: gerçekten eğlenceli bir 
içeriği ücretsiz seyredebilmek için reklamları da seyretmeniz 
gerekiyorsa sorun olmuyor. 
Neil Hardwick, Group M
Türkiye, Romanya, Polonya ve Rusya’daki tüketicilere daha ilgi 
çekici gelirken, Bulgaristan, Ukrayna, Macaristan ve Çek Cum-huriyetindekilere 
çok daha az ilgi çekici geliyor. Gelecekteki bu 
gelişmeleri iletirken kullanılacak mesaj ve yaklaşımların pazar-dan 
43 
Marka sahipleri ancak ve ancak tüketicilerin, kendilerini rahat 
hissedeceği pazarlama platformlarına geçecektir. En etkili pa-zarlama 
iletişim platformları bile eğer tüketicinin güvenini sar-sacakmış 
gibi algılanıyorsa, kullanılmayacaktır; bu ikisi arasında 
bir ödün ilişkisi olamaz.” 
Stephan Loerke, Dünya Reklamverenler Federasyonu 
Her ne kadar tüketicilerin kişiye özel reklamların yararlı olduğu-nu 
düşündüğü açık olsa da, kişiye özel reklam almak için kişisel 
bilgilerinizi paylaşır mıydınız diye doğrudan sorulduğunda ilgi-leri 
bir parça azalıyor. Bu soru, kişisel reklamları almak için “ki-şisel 
bir TV hesabınızın olması” şeklinde sorulduğunda ise BAE, 
pazara değişiklik göstermesi gerektiği açık. 
KİŞİSELLEŞTİRİLMİŞ REKLAM 
İZLEYİCİNİN İLGİSİNİ ÇEKİYOR 
“Kişinin tercihlerine özel reklamları almasının 
karşılığında bilgilerini paylaşma istekliliği” 
Katılıyorum: Tercihlerime göre özelleştirilmiş TV reklamlarını daha yararlı bulurum 
Katılıyorum: TV’de gördüğüm reklamlar benim ilgi alanlarıma ve tercihlerime göre 
özelleştirilecekse TV şirketleriyle bilgilerimi memnuniyetle paylaşırım 
Gördüğünüz reklamın size özel olmasını sağlayacak kişisel bir TV hesabınız olması 
ilginizi çok/oldukça çeker 
GAF 
BUL 
BAE 
TUR 
UKR 
ROM 
POL 
MAC 
ÇEK 
RUS
Ancak davranışsal hedefleme söz konusu olduğunda çok da 
uçmak doğru değil. Bu, kitlesel izleyici reklamcılığının yerini 
almamalıdır ama beraber kullanılabilir. Reklamcılık yaratıcı, 
bağ kurucu, eğlendirici olmalıdır; başarılı reklam müşterilerin 
normalde satın almayacağı bir markayla ilgilenmesini sağla-yabilmelidir. 
44 
Hedefli reklamcılık ile reklamların daha uygun 
olması sağlanabilir ama bu, tüketici sadece kendisine uygun 
sektörlerden çok sayıda reklam seyretmeli anlamına gelmez; 
özellikle de o durumda reklamların kalitesi düşüyorsa. Yaratı-cılık 
hala en önemli faktördür; davranışsal hedefleme yaratı-cılığı 
artırmak için kullanılmalıdır, yaratıcılığa duyulan ihtiyacın 
yerini alamaz. 
Bence davranışsal hedefleme kitlesel TV reklamcılığını 
tamamlayıcı bir unsur olarak gerçekten ilginç olabilir. Sonuç-ta 
markalar başarılı olmak istiyorlarsa ünlü olmak zorundadır 
ve hedefleme, bağ kurmayı sağlayacak veya kolaylaştıracak 
bir araç olabilir. Daha bireysel, daha kişiselleştirilmiş bir se-viyede 
hedefleme yaparsanız, daha zengin ve çeşitli içerik 
sunabilir, markanızla geleneksel TV’de olduğundan daha 
farklı bir yoldan bağ kurmalarını sağlayabilirsiniz. 
Dominic Grainger, Group M’in EMEA Bölgesinden sorumlu CEO’su 
Küçük ölçekli, yereli hedeflemiş reklamlarla herkesin izlediği 
bir dizinin arasında yayınlanan büyük reklamlar arasında bir 
ayrım yapmazsanız, TV reklamının etkisini yerle bir etme 
tehlikesi doğar mı? Reklamın işe yarıyor olmasının sebepler-inden 
biri, tüketici olarak benim, reklamın pahalı ve maliyetli 
olduğuna dair algım; böylece reklamcılık eylemini, satıcının 
ürününe duyduğu güvenin bir işareti olarak görüyorum. 
Rory Sutherland, Ogilvy One Başkanı (İngiltere) 
Akıllı TV’lerin geçirdiği evrim, hedeflemeyi iyileştirdiği, inter-net 
işleviyle TV programcılığını buluşturduğu için kimilerince 
TV reklamcılığındaki en önemli gelişmelerden biri olarak yücel-tilse 
de yorumcular bir süredir hanehalkı düzeyindeki hedefle-menin 
yararını tartışır haldeler. Burada, geçmiş davranışlardan 
derlenen bireysel nitelikteki bilgiler daha sonra tüketiciler TV 
izlerken hedefleme amaçlı kullanılıyor, halbuki TV izlemek çoğu 
zaman birlikte yapılan bir etkinlik. O zaman merak ediyoruz, ki-şiye 
özel iletişim gerçekten en iyi bireysel cihazlar üzerinden 
yapılıyor olabilir mi? Başarılı bir kampanya, akıllı TV’yle ikinci bir 
ekranın bağlantısını kurarak, tercihini olumlu kullanması için tü-keticiyi 
teşvik edebilir, tüketicinin iletişime izin vermesiyle çok 
daha kişisel bir diyaloğa kapı aralayabilir ve böylece doğrudan 
yanıt alma şansını çok daha artırabilir. Bölgedeki tüketicilerin 
yarısı ekranda gördükleri ürün ve hizmetle doğrudan bağ kurma 
ve satın alma imkanı da olsun istiyorlar; reklamda gördüğünü 
bağlantılara tıklayarak doğrudan satın alabilme hizmeti tüke-ticilerin 
%50’sinin ilgisini çekiyor. Bu hizmetin ABD’de denen-diğini 
görmüştük. 2014’teki Amerikan Futbol Ligi Şampiyonluk 
Maçında (Super Bowl) Samsung Akıllı TV’lerden bağlantılara 
tıklanarak satın alma yapılabilecek H&M reklamları gösterildi; 
Mart 2014’te TBS kanalı Cougar Town dizisinin bir bölümünü, 
izleyicilerin senkronize ikinci ekran üzerinden dizide gördükleri 
bazı ürünleri Target mağazasından satın alabilecekleri şekilde 
yayınladı. Burada yeni teknolojiye duyulan ilgide Güney Afrika 
bir kez daha %70’i aşan bir oranla ile başı çekerken, onun ardın-dan 
BAE, Türkiye ve Romanya geliyor. 
TV’de hedefli reklamcılığı bu şekilde etiketleyip etiketleme-me 
konusu ise bir soru işareti. Ogilvy’den Rory Sutherland’ın 
bize ifade ettiği gibi kitlesel reklamcılığın işe yarıyor olmasının 
sebeplerinden biri, markaların büyük ölçekli reklamlarındaki va-atlerinin 
herkese karşı yapıldığı için çok daha inandırıcı olması. 
Seçilmiş bir avuç kişiye yapılan reklam, daha uygun bir gruba 
ulaşmış olsa bile, daha az güven uyandırabilir. Bu nedenle hedefli 
ve hedefli olmayan reklamlar arasında bir ayrıma gidilmelidir.
45 
TV İZLERKEN SOSYAL AĞLARDA PROGRAM 
HAKKINDA KONUŞMAK 
‘Aşağıdaki ifade ne kadar ilginizi çekiyor?’ 
| Uzaktan kumandanızdan bir tuşla TV’de 
izlediğiniz reklama tıklama ve reklamı yapılan 
ürün veya hizmeti satın alma imkanı 
Oldukça ilgimi çekiyor 
Çok ilgimi çekiyor) 
ÇEK 
MAC 
POL 
BUL 
UKR 
RUS 
ROM 
TUR 
BAE 
GAF
Tıklamalı hizmetlerin geleceğine ve ne kadar maliyet et-kin 
Yakında daha derinlemesine bir bağlantı kurabilmemiz için tek yapmamız gereken şeyin cihazlarımızı önümüzdeki ekrana tut-mak 
46 
olabileceğine bakıldığında, yukarıdaki TBS örneğinden 
hareketle, “bağlantılara tıklama” işlemi acaba ikinci bir ek-randan 
yapılsa daha mı doğru olur diye bir kez daha soruyo-ruz. 
Böyle olması durumunda markalar ve reklamcılar daha 
bireysel ve kişiselleştirilmiş alışveriş deneyimini, hem de 
TV’deki içerikten uzaklaşmak gerekmeden, sunma imkanı 
bulabilirler. 
Neil Hardwick, hedefli reklamcılığın, taşınabilir cihazından 
içerik tüketen bir izleyiciye, bulunduğu konum ve tükettiği 
içeriğe dayanarak getirebileceği avantajlardan bahsediyor: 
Trende veya arabalarında oturan, bir mağazada sıra 
bekleyen kişilerin on beş saniyelik bir mesajı veya kısa bir 
mesajı özümseme yeteneği artmış durumdadır. Hele bu 
mesajın hedeflediği içerik ve ortam doğru ise bu muaz-zam 
bir avantaj olacaktır. 
Neil Hardwick, Group M 
“Sadece ikinci ekrana sahip olmakla sınırlı kalmayıp ikinci 
ekranın bağlantılı olduğu ve birincide ne olduğunu bildiği, 
birincinin de ikincide ne olduğunu bildiği bir taşma nok-tasına 
çok daha yakınlaştığımızı düşünüyorum. Diyelim ki 
TV’de, hep gittiğiniz markette satılan bir ürünün reklamı 
var, siz de bununla ilgilendiniz. Bu durumda, cihazı sadece 
ekranın önünde sallamanız ile çok çok basit bir yanıt me-kanizması 
devreye girerek, size TV reklamındaki detayları 
ikinci ekranınızdan görme imkanını verecek, siz de bununla 
istediğinizi yapabileceksiniz. Bu kimi zaman marketi bir 
sonraki ziyaretinizde, o ürünü otomatikman alışveriş sepe-tinizde 
bulmanız; kimi zaman ürünle ilgili talep ettiğiniz ek 
bilgileri otomatikman almanız ya da belli bir fırsatı kullana-bilmeniz 
şeklinde kendini gösterecek. İşte bu, reklamcılığı 
tam bir doğrudan pazarlama etkinliği haline getirecektir; 
artık sadece markalama veya mesaj iletmekle sınırlı kalma-yan, 
çok kolay, kullanıcı dostu ve sezgisel bir şekilde yanıt 
elde eden bir etkinlik.” 
David Brennan, Media Native 
Tüketiciye göre gelecek kişiselleştirmede. İzleyiciler seyret-tikleri 
reklam üzerinde kontrol sahibi olmak, ilgi alanlarına özel 
reklamlar seyretmek, diledikleri zaman ekranda gördüklerini 
satın almak için etkileşime geçebilmek istiyorlar. İzleyiciler mi 
reklamları seçer, reklamlar mı izleyicileri sorusuna gelince, bu 
tip bir iletişimin en çok kitlesel reklamcılığı tamamlayıcı nite-likte 
kullanıldığında işe yarayacağı açık, zira kitlesel reklam-cılığın 
yerini alamaz veya ondan uzak kalamaz. Reklamcıların 
kitlesel reklamların sağladığı itme (push) imkanına, etkisine 
ve inandırıcılığına duydukları gereksinim devam ediyor; kişi-selleştirilmiş 
iletişim ise bu özellikleri kuvvetlendirebilir; bu 
nedenle biz ikinci ekranda en büyük etkiyi bu araçların yara-tacağını 
öngörüyoruz. Reklamcılar mecraları bağlantılı hale 
getirmenin daha iyi yollarını buldukça önümüzdeki yıllarda 
bunun gittikçe otomatikleşeceğini ve ideal kullanıcı deneyimi 
yaşatacağını düşünüyoruz. 
olduğu bir dünyada mı yaşayacağız?
47 
Markaların nihai arzusu ortak değer ve ilgi alanlarını 
paylaşan seyircilere hitap etmek olduğundan doğru 
kanalı seçmeleri son derece önemlidir. O nedenle eğer 
gelecek, kişiye özel iletişimin çağıysa; özgün ve sadık 
hedef gruplarıyla tematik kanallar, şimdiden geleceğe 
yönelik çok önemli bir adım atmış demektir. 
Dorota Zurkowska-Bytner, Discovery Networks, CEEMEA
48
49 
SON DÜŞÜNCELER 
TV reklamcılığının geleceği, izleyicilerin içeriği nasıl tükettiklerine son derece yakın-dan 
bağlı. TV’yi artık birincil olarak TV ekranlarından izlemek zorunda değiliz. Artık 
dizüstü bilgisayarlarımızdan, tabletlerimizden, hatta akıllı telefonlarımızdan etkin bir 
şekilde “TV izleyebiliyoruz”. Akıllı TV’ler sayesinde internetten aldığımız içeriği TV 
ekranlarımızda seyredebiliyoruz. Hatta Google Chromecast gibi cihazlar sayesinde 
diğer cihazlardaki içeriği kendi TV ekranımıza yansıtabiliyoruz. Farklı ekranlar arasın-daki 
sınırlar birçok açıdan bulanıklaştı ve TV izlemek denen kavramın içeriği çok daha 
genişledi. 
Elbette bu değişimler dünyanın her yerinde aynı hızda yaşanmıyor. CEEMEA bölge-sinde 
pazardan pazara farklı hareketler görsek de baktığımız her pazar evrimleşmeye 
başlamış durumda. 
Reklamcılığın tabii ki bu değişen taleplere yanıt vermesi gerekir ama unutmamalıyız ki 
bütün bu değişikliklere rağmen çoğu zaman hala televizyonu TV ekranlarından izliyo-ruz 
ve linear TV reklamcılığı halihazırda yüksek olan önemini korumaya devam ediyor. 
Televizyonu diğer cihazlarda izleyebilsek de bu cihazlar her zaman aynı deneyimi 
yaşatmıyor. Çift ekranlılığa gittikçe alışmaya başladık, fakat bir kez içerik bir cihazdan 
aktarılmaya başladığında, o cihazı artık ikinci bir izleme etkinliğinde kullanma imkanı 
ortadan kalkıyor. 
Tüm dünyada kişisel görüntü kaydedici (PVR) sahipliği arttıkça bir çok hanede reklam-ları 
atlama imkanı doğmuş dahi olsa kanıtlar gösteriyor ki bugün geçmişte olduğundan 
daha fazla reklam seyrediyoruz. TV içeriği iyileştikçe, akıllı TV’ler ve ikinci ekranlar 
sayesinde izleme deneyimi geliştikçe, izleyiciler daha fazla TV ve dolayısıyla daha fazla 
reklam seyrediyorlar. 
Raporda tartışıldığı gibi, reklamcılar için bir sonraki adım, geleneksel TV spotları ve 
sponsorluklarıyla, markanın daha derin bağlar kurmasını sağlamak. Reklamın üzerin-den 
uzun zaman geçtikten sonra bile izleyicileri marka hakkındaki sohbetlerini sürdür-meye 
teşvik etmek, farklı mecra kanalları arasında iyi bir bağlantı kurmakla mümkün. 
İkinci ekran, izleyicilere TV’de gördükleri bir şeye anında ve doğrudan yanıt verme 
imkanı tanıdığı için bu davranışı mümkün kılan önemli bir etken. 
TV reklamcılığı gelecekte ne gibi yeniliklere sahne olabilir diye baktığımızda aklımıza 
gelen soru şu: reklamcıların kullanabilecekleri kişiselleştirilmiş reklam, bağlantılara 
tıklayarak satın alma seçeneği, seyredecekleri reklamlar konusunda kontrolü izleyiciye 
devretmek gibi araçlar, acaba ileride bugünkünden çok daha derin bir bağ oluşturmaya 
yardımcı olabilir mi? 
TV reklamcılığının şekli şüphesiz değişiyor ve bizi heyecanlı zamanlar bekliyor.
Future Foundat Ion hakkında 
Future Foundation, önde gelen 
uluslararası tüketici trendleri şirketidir. 
1996’da kurulduğundan beri Future 
Foundation tüketici içgörüsü uygulamalarıyla 
şirketlerin stratejik ihtiyaçlarını karşılamak için 
çalışıyor. Kantitatif ve kalitatif araştırmaları 
titiz bir şekilde yorumlayarak akımları, 
davranış ve tavırları ortaya çıkarıyor, ölçüyor 
ve inceliyor. Sağlam araştırma programı 
sayesinde evrim geçiren tüketici ortamının 
olası etkilerini öngörüyor, şirketlerin yeni 
pazar ve gelir fırsatlarını belirlemelerine 
yardımcı oluyor. 
Daha fazla bilgi için lütfen 
www.futurefoundation.net 
adresini ziyaret ediniz. 
50 
Yöntem 
Discovery Networks, CEEMEA bölgesindeki 
on pazarda (Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, 
Macaristan, Polonya, Romanya, Rusya, Güney 
Afrika, Türkiye, Ukrayna ve Birleşik Arap 
Emirlikleri) çevrimiçi kantitatif bir araştırma 
yürüttü. 
Her pazarda 300 katılımcıyla görüşme yapıldı. 
Bu sağlam bir örneklem boyutu olduğundan 
demografik veya davranışsal alt-gruplara 
bakabilme imkanı doğdu ve CEEMEA 
bölgesini geniş çapta kapsar niteliğe büründü. 
Örneklem tüm pazarlardaki çevrimiçi nüfusu 
iyi temsil edebilecek şekilde belirlendi. 
Saha çalışması Ekim 2013’te Research Now 
tarafından yapıldı. 
Uzman görüşmelerini Şubat ve Mart 2014’te 
yaptık. Burada ifade edilen görüşler bireylerin 
kendi görüşleridir.
TV KRALDIR 
GELENEKSEL REKLAM SPOTUNUN ÖTESİNDE 
KİŞİSELLEŞTİRME VE GELECEK

Contenu connexe

Similaire à Televizyon Reklamcılığının Geleceği - Discovery Networks

24-30 Ağustos Haftalık Voltaj Raporu
24-30 Ağustos Haftalık Voltaj Raporu 24-30 Ağustos Haftalık Voltaj Raporu
24-30 Ağustos Haftalık Voltaj Raporu Cereyan Medya
 
TÜKETİCİ ÖZELLİKLERİ VE DAVRANIŞ BİÇİMLERİNİN TELEVİZYON İZLEME ALIŞKANLIKLAR...
TÜKETİCİ ÖZELLİKLERİ VE DAVRANIŞ BİÇİMLERİNİN TELEVİZYON İZLEME ALIŞKANLIKLAR...TÜKETİCİ ÖZELLİKLERİ VE DAVRANIŞ BİÇİMLERİNİN TELEVİZYON İZLEME ALIŞKANLIKLAR...
TÜKETİCİ ÖZELLİKLERİ VE DAVRANIŞ BİÇİMLERİNİN TELEVİZYON İZLEME ALIŞKANLIKLAR...Çağla Genç
 
Televizyon Kanalları ve Sosyal Medya Entegrasyonu
Televizyon Kanalları  ve  Sosyal Medya EntegrasyonuTelevizyon Kanalları  ve  Sosyal Medya Entegrasyonu
Televizyon Kanalları ve Sosyal Medya EntegrasyonuGAIA
 
Geleneksel Televizyonculuğun Dönüşümü
Geleneksel Televizyonculuğun DönüşümüGeleneksel Televizyonculuğun Dönüşümü
Geleneksel Televizyonculuğun DönüşümüIAB Turkey
 
13.MIXX Awards Başvuru Kitapçığı.pdf
13.MIXX Awards Başvuru Kitapçığı.pdf13.MIXX Awards Başvuru Kitapçığı.pdf
13.MIXX Awards Başvuru Kitapçığı.pdfIAB Turkey
 
7. MIXX Awards Türkiye Katılım Kitapçığı
7. MIXX Awards Türkiye Katılım Kitapçığı7. MIXX Awards Türkiye Katılım Kitapçığı
7. MIXX Awards Türkiye Katılım KitapçığıIAB Turkey
 
Tabtivi Yatırım Sunumu
Tabtivi Yatırım SunumuTabtivi Yatırım Sunumu
Tabtivi Yatırım Sunumubrkohrili
 
Türkiye Medya Yatırımları Araştırması 2015
Türkiye Medya Yatırımları Araştırması 2015Türkiye Medya Yatırımları Araştırması 2015
Türkiye Medya Yatırımları Araştırması 2015Marketing Türkiye
 
Mobil Uygulama Pazarında Televizyon ve Sinema Entegrasyonu
Mobil Uygulama Pazarında Televizyon ve Sinema EntegrasyonuMobil Uygulama Pazarında Televizyon ve Sinema Entegrasyonu
Mobil Uygulama Pazarında Televizyon ve Sinema EntegrasyonuGozde Serimer
 
Deloitte Türkiye TV & Dizi Raporu - "Dünyanın en renkli ekranı Türkiye’de diz...
Deloitte Türkiye TV & Dizi Raporu - "Dünyanın en renkli ekranı Türkiye’de diz...Deloitte Türkiye TV & Dizi Raporu - "Dünyanın en renkli ekranı Türkiye’de diz...
Deloitte Türkiye TV & Dizi Raporu - "Dünyanın en renkli ekranı Türkiye’de diz...Webrazzi
 
Novida İnovasyonun 10 Çeşidi
Novida İnovasyonun 10 ÇeşidiNovida İnovasyonun 10 Çeşidi
Novida İnovasyonun 10 ÇeşidiNovida Global
 
Video Marketing Trends - Nisan 2016
Video Marketing Trends - Nisan 2016Video Marketing Trends - Nisan 2016
Video Marketing Trends - Nisan 2016MuseNetwork
 
Neden Mobil Reklam?
Neden Mobil Reklam?Neden Mobil Reklam?
Neden Mobil Reklam?mobilike
 
Sponsorluğun Yapılma Nedenleri
Sponsorluğun Yapılma NedenleriSponsorluğun Yapılma Nedenleri
Sponsorluğun Yapılma NedenleriBarış Yıldırım
 
MedyaNet Display
MedyaNet DisplayMedyaNet Display
MedyaNet DisplayMedyaNet
 

Similaire à Televizyon Reklamcılığının Geleceği - Discovery Networks (20)

24-30 Ağustos Haftalık Voltaj Raporu
24-30 Ağustos Haftalık Voltaj Raporu 24-30 Ağustos Haftalık Voltaj Raporu
24-30 Ağustos Haftalık Voltaj Raporu
 
TÜKETİCİ ÖZELLİKLERİ VE DAVRANIŞ BİÇİMLERİNİN TELEVİZYON İZLEME ALIŞKANLIKLAR...
TÜKETİCİ ÖZELLİKLERİ VE DAVRANIŞ BİÇİMLERİNİN TELEVİZYON İZLEME ALIŞKANLIKLAR...TÜKETİCİ ÖZELLİKLERİ VE DAVRANIŞ BİÇİMLERİNİN TELEVİZYON İZLEME ALIŞKANLIKLAR...
TÜKETİCİ ÖZELLİKLERİ VE DAVRANIŞ BİÇİMLERİNİN TELEVİZYON İZLEME ALIŞKANLIKLAR...
 
Televizyon Kanalları ve Sosyal Medya Entegrasyonu
Televizyon Kanalları  ve  Sosyal Medya EntegrasyonuTelevizyon Kanalları  ve  Sosyal Medya Entegrasyonu
Televizyon Kanalları ve Sosyal Medya Entegrasyonu
 
Geleneksel Televizyonculuğun Dönüşümü
Geleneksel Televizyonculuğun DönüşümüGeleneksel Televizyonculuğun Dönüşümü
Geleneksel Televizyonculuğun Dönüşümü
 
13.MIXX Awards Başvuru Kitapçığı.pdf
13.MIXX Awards Başvuru Kitapçığı.pdf13.MIXX Awards Başvuru Kitapçığı.pdf
13.MIXX Awards Başvuru Kitapçığı.pdf
 
7. MIXX Awards Türkiye Katılım Kitapçığı
7. MIXX Awards Türkiye Katılım Kitapçığı7. MIXX Awards Türkiye Katılım Kitapçığı
7. MIXX Awards Türkiye Katılım Kitapçığı
 
Reklam
ReklamReklam
Reklam
 
Reklam
ReklamReklam
Reklam
 
Tabtivi Yatırım Sunumu
Tabtivi Yatırım SunumuTabtivi Yatırım Sunumu
Tabtivi Yatırım Sunumu
 
Türkiye Medya Yatırımları Araştırması 2015
Türkiye Medya Yatırımları Araştırması 2015Türkiye Medya Yatırımları Araştırması 2015
Türkiye Medya Yatırımları Araştırması 2015
 
AB HİBE PROGRAMLARI
AB HİBE PROGRAMLARI AB HİBE PROGRAMLARI
AB HİBE PROGRAMLARI
 
Mekanik Agency Credential
Mekanik Agency CredentialMekanik Agency Credential
Mekanik Agency Credential
 
Mobil Uygulama Pazarında Televizyon ve Sinema Entegrasyonu
Mobil Uygulama Pazarında Televizyon ve Sinema EntegrasyonuMobil Uygulama Pazarında Televizyon ve Sinema Entegrasyonu
Mobil Uygulama Pazarında Televizyon ve Sinema Entegrasyonu
 
Deloitte Türkiye TV & Dizi Raporu - "Dünyanın en renkli ekranı Türkiye’de diz...
Deloitte Türkiye TV & Dizi Raporu - "Dünyanın en renkli ekranı Türkiye’de diz...Deloitte Türkiye TV & Dizi Raporu - "Dünyanın en renkli ekranı Türkiye’de diz...
Deloitte Türkiye TV & Dizi Raporu - "Dünyanın en renkli ekranı Türkiye’de diz...
 
Novida İnovasyonun 10 Çeşidi
Novida İnovasyonun 10 ÇeşidiNovida İnovasyonun 10 Çeşidi
Novida İnovasyonun 10 Çeşidi
 
Video Marketing Trends - Nisan 2016
Video Marketing Trends - Nisan 2016Video Marketing Trends - Nisan 2016
Video Marketing Trends - Nisan 2016
 
Neden Mobil Reklam?
Neden Mobil Reklam?Neden Mobil Reklam?
Neden Mobil Reklam?
 
TV VE VİDEO REKLAMCILIĞI
TV VE VİDEO REKLAMCILIĞITV VE VİDEO REKLAMCILIĞI
TV VE VİDEO REKLAMCILIĞI
 
Sponsorluğun Yapılma Nedenleri
Sponsorluğun Yapılma NedenleriSponsorluğun Yapılma Nedenleri
Sponsorluğun Yapılma Nedenleri
 
MedyaNet Display
MedyaNet DisplayMedyaNet Display
MedyaNet Display
 

Plus de Bigumigu

Cannes Lions 2016 Grand Prix Kazanan Tüm Çalışmalar - Türkçe Alt Yazılı-
Cannes Lions 2016 Grand Prix Kazanan Tüm Çalışmalar - Türkçe Alt Yazılı-Cannes Lions 2016 Grand Prix Kazanan Tüm Çalışmalar - Türkçe Alt Yazılı-
Cannes Lions 2016 Grand Prix Kazanan Tüm Çalışmalar - Türkçe Alt Yazılı-Bigumigu
 
How to Cannes Recipe by Idea Bakery
How to Cannes Recipe by Idea BakeryHow to Cannes Recipe by Idea Bakery
How to Cannes Recipe by Idea BakeryBigumigu
 
Yeni Nesil Seyahat Trendleri Raporu
Yeni Nesil Seyahat Trendleri RaporuYeni Nesil Seyahat Trendleri Raporu
Yeni Nesil Seyahat Trendleri RaporuBigumigu
 
Bigumigu SXSW 2015 Özet Trend Raporu
Bigumigu SXSW 2015 Özet Trend RaporuBigumigu SXSW 2015 Özet Trend Raporu
Bigumigu SXSW 2015 Özet Trend RaporuBigumigu
 
LeWeb Paris 2014 - Özet Trend Raporu
LeWeb Paris 2014 - Özet Trend RaporuLeWeb Paris 2014 - Özet Trend Raporu
LeWeb Paris 2014 - Özet Trend RaporuBigumigu
 
Konkur İlkeleri - Medya Ajansları
Konkur İlkeleri - Medya AjanslarıKonkur İlkeleri - Medya Ajansları
Konkur İlkeleri - Medya AjanslarıBigumigu
 
Konkur İlkeleri - Yaratici Ajanslar
Konkur İlkeleri - Yaratici AjanslarKonkur İlkeleri - Yaratici Ajanslar
Konkur İlkeleri - Yaratici AjanslarBigumigu
 
Youth Republic - Kristal Elma 2014 sunumu
Youth Republic - Kristal Elma 2014 sunumuYouth Republic - Kristal Elma 2014 sunumu
Youth Republic - Kristal Elma 2014 sunumuBigumigu
 
25. Kristal Elma - Kazananlar Listesi
25. Kristal Elma - Kazananlar Listesi25. Kristal Elma - Kazananlar Listesi
25. Kristal Elma - Kazananlar ListesiBigumigu
 
Future 25-brief
Future 25-briefFuture 25-brief
Future 25-briefBigumigu
 
20. Yılda Kristal Elma: Türk Toplumuna Reklamlardan Bakmak (1988-2007)
20. Yılda Kristal Elma: Türk Toplumuna Reklamlardan Bakmak (1988-2007)20. Yılda Kristal Elma: Türk Toplumuna Reklamlardan Bakmak (1988-2007)
20. Yılda Kristal Elma: Türk Toplumuna Reklamlardan Bakmak (1988-2007)Bigumigu
 
Bigumigu 2012 Automotive Report
Bigumigu 2012 Automotive ReportBigumigu 2012 Automotive Report
Bigumigu 2012 Automotive ReportBigumigu
 
Dijital Strateji
Dijital StratejiDijital Strateji
Dijital StratejiBigumigu
 
Bigumigu 2011 İletişim Trendleri Raporu
Bigumigu 2011 İletişim Trendleri RaporuBigumigu 2011 İletişim Trendleri Raporu
Bigumigu 2011 İletişim Trendleri RaporuBigumigu
 

Plus de Bigumigu (14)

Cannes Lions 2016 Grand Prix Kazanan Tüm Çalışmalar - Türkçe Alt Yazılı-
Cannes Lions 2016 Grand Prix Kazanan Tüm Çalışmalar - Türkçe Alt Yazılı-Cannes Lions 2016 Grand Prix Kazanan Tüm Çalışmalar - Türkçe Alt Yazılı-
Cannes Lions 2016 Grand Prix Kazanan Tüm Çalışmalar - Türkçe Alt Yazılı-
 
How to Cannes Recipe by Idea Bakery
How to Cannes Recipe by Idea BakeryHow to Cannes Recipe by Idea Bakery
How to Cannes Recipe by Idea Bakery
 
Yeni Nesil Seyahat Trendleri Raporu
Yeni Nesil Seyahat Trendleri RaporuYeni Nesil Seyahat Trendleri Raporu
Yeni Nesil Seyahat Trendleri Raporu
 
Bigumigu SXSW 2015 Özet Trend Raporu
Bigumigu SXSW 2015 Özet Trend RaporuBigumigu SXSW 2015 Özet Trend Raporu
Bigumigu SXSW 2015 Özet Trend Raporu
 
LeWeb Paris 2014 - Özet Trend Raporu
LeWeb Paris 2014 - Özet Trend RaporuLeWeb Paris 2014 - Özet Trend Raporu
LeWeb Paris 2014 - Özet Trend Raporu
 
Konkur İlkeleri - Medya Ajansları
Konkur İlkeleri - Medya AjanslarıKonkur İlkeleri - Medya Ajansları
Konkur İlkeleri - Medya Ajansları
 
Konkur İlkeleri - Yaratici Ajanslar
Konkur İlkeleri - Yaratici AjanslarKonkur İlkeleri - Yaratici Ajanslar
Konkur İlkeleri - Yaratici Ajanslar
 
Youth Republic - Kristal Elma 2014 sunumu
Youth Republic - Kristal Elma 2014 sunumuYouth Republic - Kristal Elma 2014 sunumu
Youth Republic - Kristal Elma 2014 sunumu
 
25. Kristal Elma - Kazananlar Listesi
25. Kristal Elma - Kazananlar Listesi25. Kristal Elma - Kazananlar Listesi
25. Kristal Elma - Kazananlar Listesi
 
Future 25-brief
Future 25-briefFuture 25-brief
Future 25-brief
 
20. Yılda Kristal Elma: Türk Toplumuna Reklamlardan Bakmak (1988-2007)
20. Yılda Kristal Elma: Türk Toplumuna Reklamlardan Bakmak (1988-2007)20. Yılda Kristal Elma: Türk Toplumuna Reklamlardan Bakmak (1988-2007)
20. Yılda Kristal Elma: Türk Toplumuna Reklamlardan Bakmak (1988-2007)
 
Bigumigu 2012 Automotive Report
Bigumigu 2012 Automotive ReportBigumigu 2012 Automotive Report
Bigumigu 2012 Automotive Report
 
Dijital Strateji
Dijital StratejiDijital Strateji
Dijital Strateji
 
Bigumigu 2011 İletişim Trendleri Raporu
Bigumigu 2011 İletişim Trendleri RaporuBigumigu 2011 İletişim Trendleri Raporu
Bigumigu 2011 İletişim Trendleri Raporu
 

Televizyon Reklamcılığının Geleceği - Discovery Networks

  • 1. DISCOVERY INSIGHTS TV REKLAMCILIĞININ GELECEĞİ
  • 2. Raporda yer alan bilginin doğruluğunu saptamak için gereken tüm çalışmalar yapılmış olmakla birlikte, herhangi bir kişinin bu raporu veya raporda yer alan bilgi, görüş ve sonuçları kullanması halinde Future Foundation ve Discovery Communications sorumluluk veya yükümlülük kabul etmez. Daha fazla bilgi almak veya bir sonraki rapora katılmak için jonathan_bennett@discovery.com adresine mail atabilirsiniz. © Discovery Communications 2014. Tüm hakları saklıdır. 2
  • 3. 3 DISCOVERY NETWORKS HAKKINDA Bünyesindeki Discovery Channel, TLC, Animal Planet, Investigation Discovery, Science ve ABD’deki ortak girişimi OWN: Oprah Winfrey Network aracılığıyla Discovery; dünya çapında 210 televizyon şebekesinde sunduğu yüksek kaliteli içerikle, izleyicilerin merakını gidermeyi, onları heyecanlandırmayı ve eğlendir-meyi amaçlamaktadır. Discovery aynı zamanda Avrupa ve Asya’da altı ödemeli TV markasının sahibi lider spor eğlence grubu Eurosport International’ın kont-rol hissesini elinde bulundurmaktadır. Daha fazla bilgi için lütfen www.discoverycommunications.com adresini ziya-ret edin. Discovery Networks’un diğer araştırmalarına www.discoveryinsights. com adresinden ulaşabilirsiniz. Discovery Communications (Nasdaq: DISCA, DISCB, DISCK) 220 ülke ve bölgede toplam 2.7 milyar aboneye ulaşan dünyanın 1 numaralı ödemeli TV programcısı. Kasia Kieli Discovery Networks’ün Orta ve Doğu Avrupa, Orta Doğu ve Afrika’dan (CEEMEA) Sorumlu Başkanı ve Genel Müdürüdür; 14 yıldan uzun süredir Discovery’de çalışmaktadır. Discovery Networks CEEMEA 12 kanalı ile 105 ülkede toplam 261 milyon aboneye 19 dilde yaptığı programlarla ulaşmaktadır. Bükreş, Budapeşte, Kahire, Dubai, İstanbul, Kiev, Londra, Moskova, Prag, Sofya ve Varşova (Merkez)’da ofisleri bulunmaktadır.
  • 4. İÇİNDEKİLER Discovery’nin önsözü 5 Insights uzman panelimiz 6 Giriş 8 Raporun başlıca bulguları 10 1 TV Kraldır 12 2 Geleneksel reklam spotunun ötesinde 26 3 Kişiselleştirme ve gelecek 38 Son düşünceler 48 Ek 50 4
  • 5. 5 DISCOVERY’NİN ÖNSÖZÜ Televizyon ile reklam el ele gider. Bu 70 yıldan uzun süredir böyledir. New York’un bir yerel kanalında 1 Temmuz 1941’de oynanan beyzbol maçı arasında yayınlanan ilk TV reklamı hem televizyon hem de reklam sektöründe bir devrim yarattı. Bu 9 saniyelik bir reklamdı ve sadece birkaç dolara mal olmuştu. O tarihten beri bu alan bir çok devrime sahne oldu. Reklamları izleyiciler açısından daha anlamlı ve daha çekici kılmak için hem reklamcılar hem yayıncılar yıllar geçtikçe çıtayı yükseltmeye devam ettiler. Örneğin günümüzde reklamlar TV programları kadar, hatta daha bile eğlenceli olabiliyor! TV reklamcılığında sırada ne var? Future Foundation’daki ortakları-mızla birlikte, bölgede bulunan on ülkeden TV izleyicilerinin katılımıyla düzenlediğimiz bu orijinal kantitatif araştırmaya ek olarak, 10 TV ve reklam uzmanından oluşan bir panelde yaptığımız görüşmeler ile bu sorunun yanıtını aradık. Onların da katkısıyla TV reklamcılığının bugünü ve yarınına ışık tutan bazı ipuçları yakaladık. Bu ipuçlarını, gelecekte televizyonla ilgili beklen-tilerimize dair bir tablo çizmeyi amaçlayan Discovery Insights serisinin bir parçası olarak, bu raporda sizlerle paylaşmak bizim için bir zevk. Umarım bu bilgiler hem yararlı hem ilham verici olur. Kasia Kieli Discovery Networks’ün CEEMEA’dan Sorumlu Başkanı ve Genel Müdürü
  • 6. 6 INSIGHTS UZMANLAR PANELİ David Brennan Media Native’in Kurucusu ve Thinkbox’ın eski Araştırma ve Strateji Direktörü Julien Ducarroz Orange Romania’nın Ticari İşlerden Sorumlu Genel Müdürü Dominic Grainger Konsolide medya yatırımları yönetim operasyonu şirketi ve Maxus, MEC, MediaCom, Mindshare, Catalyst, Xaxis gibi ajansların ana şirketi Group M’in EMEA Bölgesi CEO’su Neil Hardwick Group M’in Rusya CEO’su Krisztian Kovacs Macaristan Elektronik TV Yayıncıları Birliği (MEME) Başkanı Stephan Loerke Dünya Reklam Verenler Federasyonu (WFA) Yönetici Direktörü Tomasz Sieniutycz Yeni medya araştırmaları yapan Pentagon Research şirketi, Polonya Rory Sutherland Ogilvy One London’ın Yaratıcı Grup Direktörü ve Başkan Yardımcısı; Ogilvy & Mather UK, Başkan Yardımcısı Piotr Tyborowicz Polonya TVN Medya Direktörü Dorota Zurkowska-Bytner Discovery Networks’ün CEEMEA’dan sorumlu Reklam Satış Geliştirme Başkan Yardımcısı
  • 7. 7
  • 8. 8
  • 9. 9 GİRİŞ TV reklamcılığının şekli değişiyor Teknolojik ilerlemeler medyayı tüketiş biçimimizi değiştirdi. TV ve buna bağlı olarak TV reklam-cılığı da bunun istisnası değil; bağlantılı cihaz sahipliğini hızlandıran media meshing (TV izlerken aynı anda dijital ekranlardan ilgili içeriği takip etmek), TV on the go (mobil televizyon), internet üzerinden veya istek üzerine TV, içeriği blok halde değil parçalar halinde takip etme gibi geliş-meler TV reklamcılığı alanını eskisinden olduğundan çok daha karmaşık bir hale getirdi. Her ne kadar bazı yorumcular linear TV (belli zamanda belli içeriklere ulaşabildiğiniz geleneksel TV)’nin ve geleneksel reklamcılığın ölümünü ilan etmekte hevesli davransalar da biz hala TV izliyoruz ve TV reklam harcamaları hala tüm pazarlarda başı çekiyor. Bunun yanı sıra pek çokları “televizyonun ikinci altın çağı”nı yaşadığımızı ifade ediyorlar. Artan fonlarla birlikte Hollywood yıldızlarının, senarist ve yönetmenlerinin beyaz cama kayması saye-sinde TV’de bugüne kadar görmediğimiz kadar iyi bir içeriğe kavuştuk. Bunun sonucunda tüm dünyada TV ile ilgili beklentiler değişti ve izleyiciler televizyondan her açıdan çok daha fazlasını umar hale geldiler. “Eskiden sinemanın tekelinde bulunan sohbetler şimdi televizyon etrafında dönmeye başladı. İzleyiciler için ne mutlu ki televizyon bir nevi ikinci altın çağını yaşıyor... Televizyon heyecan ve-rici!” Stephen Soderbergh, Hollywood Yönetmeni Bu gelişmeler reklamcılara hem meydan okuyor hem de yeni fırsatlar doğu-ruyor. Artan beklentileri karşılamak için kaliteyi ve yaratıcılığı yükseltmek, tüketici bağlılığının da artmasına yarıyor. Yeni teknolojileri markayı destek-leyecek şekilde kullanmak, bu bağlılığı daha da derinleştiriyor. Bu raporun amacı, bu değişen ortamı incelemek; değişime yol açan tüketici davranışları ve fikirlerini vurgulamaktır. Discovery Insights - The Rise of the Television Everywhere Audience (Tele-vizyon Heryerde İzleyici Türünün Yükselişi) raporundaki başarılı ortaklığın ardından Discovery Networks; televizyon reklamcılığın şeklinin nasıl değiş-tiğini, Orta ve Doğu Avrupa, Orta Doğu ve Afrika (CEEMEA) bölgesindeki izleyicileri gelecekte ne tür gelişmelerin beklediğini araştırmak üzere, tüke-tici trendleri ve araştırmaları uzmanı The Future Foundation’ı bir kez daha görevlendirdi.
  • 10. 10 Başlıca Bulgular 2010’la başlayan on yılda(*) tüketici davranışlarında görülen değişimlerin etkilerini inceleyen ve gelecekte ne gibi değişimler olacağını öngören bu rapor, CEEMEA bölge-sinde TV reklamcılığının geçirdiği evrimle ilgili çok çarpıcı ipuçlarını açığa çıkarıyor. TV reklamları işe yarıyor Tüketicilerin artık reklamlardan eskisi kadar etkilenmediği-ne dair sıkça kabul gören norma karşı çıkıyoruz. Tüketiciler, anketlerde reklamların etkisinin azaldığına dair ifadelere ka-tılsalar da, bu öngörülebilir davranış, ilk bakışta göründüğü gibi kabul edilmemelidir. Aksine, bulgularımıza göre CEEMEA bölgesindeki izleyicilerin %70’i, izledikleri TV programlarının reklam veya sponsorluk yoluyla finanse edilmesinden mem-nun ve bunlar olmaksızın kalitenin düşeceğini kabul ediyor. TV reklamları sayesinde izleyicilerin yarısı TV izlerken ürün ve hizmetler hakkında bilgi sahibi olabiliyorlar; 10 izleyicinin 3’ü sponsorluklar sayesinde herhangi bir markayı satın alma-ya eğilimlerinin arttığını söylüyorlar. İdeal reklam arası süresi henüz bulunmadı Reklamların etkili olmasını sağlayan şey, reklamların uzunlu-ğu ve sıklığı arasındaki dengenin doğru kurulması. Anlaşılır bir şekilde, programların sıklıkla kesintiye uğradığı ülkeler-de izleyiciler genellikle süresi uzun ama sıklığı düşük reklam aralarını tercih ediyorlar. Ancak bulgularımıza göre, örnekle-mimize aldığımız pazarların bazılarında reklam araları zaten uzun; bu durumda, tüketicinin istekleri ile, markalar için doğ-ru olan arasında bir denge kurmamız gerekiyor. Tüketicilerin %70’inin gün içinde en fazla 5 reklamı hatırladığı göz önünde bulundurulursa, markaların reklam tünelinin bir parçası ol-mak istememeleri önem kazanıyor. Kanallar bağlılığı yönlendirir Kanalın markası inanılmaz derecede önemli. CEEMEA bölge-sindeki örneklem grubunun %60’a yakını program kalitesinin göstergesinin TV kanalı olduğuna katılıyor. Kanaldan içeriğe yayılan bu hale etkisi, içerikten reklama doğru da işliyor. Her ne kadar bu çoğu zaman bilinçaltı bir etki de olsa, 3 izleyici-den 1’i, güvendikleri kanallardaki reklamların etkisinin daha yüksek olduğuna katılıyor. TV reklamları ikinci bir ekranla desteklendiğinde daha etkili CEEMEA örneklem grubumuzdaki 3 tüketiciden 2’si, reklam kampanyalarını birçok farklı yerde gördüklerinde daha iyi ha-tırlıyorlar. TV reklamlarını daha da etkili hale getirmek için en önemli adımlardan biri, TV ile ikinci ekran arasında daha iyi bir bağlantı kurulması. Reklam yoluyla tüketicilerin ikinci bir ekrana yönlendirilmesi, marka ile tüketici arasındaki bağı artırabileceği gibi, ikisi arasında daha kişisel bir diyalog oluş-masına da kapı açar. Bu davranışı daha genele yaymak için iz-leyicilerin TV izlerken internetle nasıl etkileşime geçtiği daha iyi anlaşılmalıdır. Gelecek kişiselleştirmenin CEEMEA örneklemine alınan izleyiciler, kontrollü ve özelleş-tirilmiş reklamların yer alacağı bir gelecek hayal ediyorlar. CEEMEA bölgesindeki izleyicilerinin %80’inin ilgisini çeken bir konu, kendilerine daha uygun olan reklamları izleyebilmek için bazı reklamları geçebilmek. Bu, tüketilen içeriğin üzerin-de daha fazla kontrol sahibi olma akımının reklamlara da yan-sıdığının bir işareti. Özelleştirilmiş reklam izleme, CEEMEA pazarlarındaki izleyicilerin yarısının ilgisini çekse de bunun gerçekleşebilmesi için şahsi bilgilerin paylaşılması konusun-da ufak da olsa çekinceleri var. Son on yılda tüketicilerin ak-lında kullanıcı bilgilerinin gizliliği ilgili endişeler ön sırada yer aldığından, markaların hem veri toplarken izin isteme hem de veri alışverişinin net faydasını tüketiciye gösterme konu-larında hassas davranması gerekiyor. (*) 2010-2019 yılları arası.
  • 11. Sektörün bugün karşılaştığı zorlukları şimdiye kadar iyi göğüsleyen TV reklamcılığı için genel olarak heyecan verici bir dönemdeyiz. Peki TV reklamcılığı, yarının getireceği zorluklarla da aynı şekilde baş edebilecek mi? 11
  • 12. 12
  • 13. 13
  • 14. Stephan Loerke, Dünya Reklamverenler Federasyonu 14 GÜNLÜK TV İZLEME SÜRESİ Ortalama ne sıklıkta TV izliyorsunuz? Bul Tur Rus Pol Ukr GAF Çek Rom Mac BAE Günde 5 saatten fazla Nadiren Haftada birkaç saat Günde 1 saatten az Günde 1-2 saat Günde 3-5 saat Çoğu pazarda TV en önemli mecra olmaya devam ediyor. Tü-keticiler birçok cihaz üzerinden ne kadar çevrimiçi zaman ge-çirirse geçirsin, bu ne kadar farklı ortamda olursa olsun, TV hala çok izleniyor: CEEMEA pazarlarındaki tüketicilerin yarı-sından fazlası günde en az 3 saat TV izlediklerini; 6 tüketiciden 1’i günde 5 saatten uzun TV izlediğini söylüyor. Peki ya televizyon reklamları, bu değişen ortamda onlar an-lamlarını koruyabiliyorlar mı? Günümüzde yorumcular pazar-lamaya karşı artan bir direnç oluştuğunu, tüketicilerin reklam-lara ilgisinin azaldığını, reklamlardan daha az etkilendiklerini ve eskisinden daha sofistike olduklarını ifade etmekte çok hevesli davransalar da bulgularımız bunu destekler nitelikte değil. Elbette ki tüketiciler reklamsız bir hayatı mı tercih eder diye soran bir araştırma genelde buna olumlu bir cevap alacaktır; çünkü tüketicinin, izlediği programın pazarlama amacıyla ke-sintiye uğramasını memnuniyetle karşılamaya kolayca sıcak bakması düşük bir ihtimaldir. Ama bu yeni bir olay değildir. Çeşitli mecralara uygulanan Freemium* modelleri açık ola-rak gösteriyor ki, bir çok durumda kullanıcılar içeriğe ücretsiz ulaşmak için reklam seyretmekten memnunlar bile: Spotify’ın tüm dünyada 24 milyon tüketicisinin sadece %20’sinden bi-raz fazlası bu hizmet karşılığında ücret ödüyor; geri kalanı ise reklamlara tâbi. CEEMEA bölgesindeki tüketicilerin büyük ço-ğunluğu reklamların TV’ye kattığı değerin de, reklamların yok-luğunun doğuracağı potansiyel etkinin de tam olarak farkında. Ortalama %70’den fazlası reklamlar olmazsa TV kalitesinin düşeceğine katılıyor. Bu oran Romanya ve Güney Afrika’da %80’den yüksek. Reklamlar; gerek inovasyon, gerek seçenek, fiyat veya marka rekabeti olsun, kendi hayatlarında bir yere oturtabildikleri faydalarla doğrudan bağlantılı. * Freemium, yazılım, medya, oyun veya web servisleri gibi (genelde dijital ortamda sunulan) bir ürün veya hizmeti ücretsiz; gelişmiş özellik, işlev veya sanal ürünlerin ise prim karşılığı sunulmasına dayanan bir iş modelidir.
  • 15. 15 İZLEYİCİLER, REKLAMLAR OLMAZSA TV KALİTESİNİN DÜŞECEĞİNE KATILIYOR “Seyrettiğim TV kanallarının reklamların da yardımıyla finanse edildiğinin, reklamlar olmazsa kalite ve seçeneğin bu kadar yüksek olmayacağının farkındayım” ROM GAF BUL TUR UKR BAE ÇEK POL RUS MAC Katılıyorum Kuvvetle katılıyorum Tüketicilerin daha sofistike olduğu gerçeği ise geç-mişe kıyasla artık reklamlara doğrudan ve çok daha hızlı yanıt vermelerine dayanıyor ve bu haliyle TV reklamlarının işe yaradığını gösteriyor. Bölgemizde-ki izleyicilerin yarısı reklamlar sayesinde bir yandan TV izlerken bir yandan da internet üzerinden o ürün veya hizmeti araştırdıklarını belirtiyorlar. Bu oran Bulgaristan’da %70’e ulaşıyor.
  • 16. 16 İZLEYİCİLER, REKLAMLAR OLMAZSA TV KALİTESİNİN DÜŞECEĞİNE KATILIYOR “Seyrettiğim TV kanallarının reklamların da yardımıyla finanse edildiğinin, reklamlar olmazsa kalite ve seçeneğin bu kadar yüksek olmayacağının farkındayım” BUL TUR BAE GAF ROM UKR MAC POL RUS ÇEK Katılıyorum Kuvvetle katılıyorum [Tüketiciler] aslında reklamlardaki mesajları çözmekte ve kendilerine uygun olanlara yanıt vermekte çok daha başarılılar çünkü yanıt mekanizması elbette parmaklarının ucunda... O nedenle bir şey onların dikkatini çektiğinde, ilgilendirdiğinde, onlara çekici geldiğinde buna hızla yanıt vermede çok daha sofistike bir hale geldiler. David Brennan, Media Native
  • 17. İzleyicilerin bu şekilde yanıt verebilmesinin altında yatan te-mel unsur tabii ki ikinci bir ekran; bu, Discovery Insights - The Rise of the Television Everywhere Audience (Televizyon Her-yerde İzleyici Türünün Yükselişi) raporunda daha derinleme-sine ele alınan bir konu. İkinci ekran reklamverenler için hem fırsatlara hem de zorluklara gebe. Bir yandan kötü veya sahte reklamlar derhal elenirken, öte yandan sadece TV’nin sunabi-leceği bir ölçekte, ilk ekranda reklamı yapılan markalarla daha derin bir bağ kurma imkanı doğuyor çünkü tüketiciler ilgilerini cezbeden konularda düzenli olarak dizüstü bilgisayarlarından, akıllı telefon ve tabletlerinden bilgi ediniyorlar. Eğer izleyicile-rin diğer mecralarla etkileşime geçtiklerinde nasıl reaksiyon gösterdiği daha iyi anlaşılır, TV’de gördüklerine yanıt vermele-ri için nasıl teşvik edilecekleri bilinirse, bu tip davranışlar hakim akım haline getirilebilir. Bu özellikle düşük yanıt oranı gördü-ğümüz TV reklamlarının rolünü, başta internetin etkileşimli fonksiyonlarıyla birleştirdiğimiz, güçlü bir çevrimiçi teklifle çıkmaya çalışıyoruz; böylece, mesela markalı içerik ürünleri hazırladığımızda, reklamverenin her iki mecranın da güçlü yanlarını kullanmasını sağlayacak mekanizmalar oluşturuyoruz. Örneğin, yapımını üstlendiğimiz yarışmaların TV’de duyurusu yapıldıktan sonra web sitesi ile bağlantısı kuruluyor. Hesabını etkinleştirdiğimiz izleyiciler oy da kullanabiliyor, başka birçok şey de yapabiliyorlar. Bu yapılanlar daha sonra TV formatıyla bağlantılandırılıyor. Bu işlem saat başı yapılıyor ve biz reklamverene reklamları da içerecek şekilde bir çok alanla bağlantı kurabilen eksiksiz bir paket sunuyoruz. Piotr Tyborowicz, Medya Direktörü TVN (Polonya) Ancak MEME’den Krisztian Kovacs, birçok kişinin TV izlemeyi hala edilgen bir deneyim olarak gördüğüne, Macaristan’da etkile-şim 17 sağlama yönündeki çabaların çok da güçlü olmadığına işaret ediyor. ülkeler için kilit öneme sahip: Örneğin The Rise of the Television Everywhere Audience raporunda, bir yandan TV izlerken bir yandan da internette gezenlerin oranının Polonya ve Rusya’da diğer pazarlara göre daha düşük olduğunu; bunun sonucunda ürün veya hizmetleri araştırma yanıtının çok daha düşük kaldığını görüyoruz. Ancak bu alanda da bir değişim ya-şanıyor. TVN Polonya Medya Direktörü Piotr Tyborowicz biz-lerle yaptığı görüşmede, ikinci ekran kullanımını teşvik etme çalışmalarının daha gelişme aşamasında olduğunu, ancak amaçlarının TV’yi edilgen değil etkileşimli bir deneyim haline getirmek olduğunu ifade ediyor. Bir çok kişi etkileşim hakkında konuşuyor ama işin garip yanı, bu çok güncel bir konu olmasına rağmen yıllar geçse de bu alanda pek gelişme olmaması... Genel algı şu yönde; insanlar televizyonun karşısına geçtiklerinde aslında sadece arkalarına yaslanıp seyrettikleri şeyin tadını çıkarmak istiyorlar. Bu edilgen bir tüketim şekli, reaksiyon göstermek istemiyorlar. Krisztian Kovacs, MEME (Macaristan Elektronik TV Yayıncıları Birliği)
  • 18. TV reklamlarının etkisini belirleyen kilit unsurlardan biri rek-lam 18 aralarının uzunluğu ve sıklığı. İzleyicilere seçme şansı olsa hangi seçeneği tercih edeceklerini sorduğumuzda çoğu pa-zarda aldığımız yanıt, belki de pek şaşırtıcı olmayan bir şekilde, daha uzun ama daha nadir reklam arasına girilmesi yönünde oldu. Elbette ideal düzeyi bulmak için dikkate alınması gere-ken başka unsurlar da bulunuyor. Hem TV kanalları ve marka-lar, hem de reklamverenler ve tüketiciler açısından doğru den-genin kurulması önemli. Fazla uzun bir reklam arası, izleyicilerin dikkatlerini başka yere yönlendirme olasılığını artıracağından, izleyicinin reklamla daha az bağ kurmasına neden olabilir. Aynı şekilde, izleyicilerin belli bir reklamla kuracağı bağ zayıflayacağından, marka sahip-leri de reklam tünelinin bir parçası olmakla ilgilenmeyebilirler. İzleyicilerin gün içinde hatırlayabildiği reklam sayısı sınırlıdır; akılda kalmak isteyen bir marka, bir dolu pazarlama mesajına boğulmuş halde değil tek başına kendini göstermeyi ve tüke-ticinin dikkatini daha çok çekmeyi tercih eder. İZLEYİCİLER REKLAM ARALARININ DAHA UZUN AMA DAHA AZ SIKLIKTA OLMASINI İSTİYOR İzleyicilerin yanıtlarına baktığımızda bazı pazarlarda reklam aralarının çok sık olduğunu gözlemledik. “Tercihim reklam aralarının...” Daha uzun daha az sıklıkta olması Daha kısa daha sık olması Şu an nasılsa öyle devam etmesi MAC BUL POL RUS ÇEK UKR GAF ROM TUR BAE
  • 19. 19 Hem Doğu hem Batı Avrupa’da yaşamış ve çalışmış biri olarak, Doğu Avrupalıların daha fazla TV reklamı bombardımanına tutulduğunu kesin olarak düşünüyorum. Ortalama [reklam] izleme süresi burada en azından linear TV’de çok daha fazla. Julien Ducarroz, Orange Romania Macaristan’da son yıllarda yönetmelik değişip de bazı kanallar saat başına yayınladıkları reklam aralarını iki katına çıkarmayı deneyince izleyiciler bundan hiç memnun kalmadı. Romanya’da her reklam arasında kısa kısa çok sayıda reklam yayınlandığın-dan bir reklamın uzunluğu ciddi bir sorun olabiliyor. Diğer taraf-tan Polonya’da 10 dakikaya varan reklam araları görebiliyoruz. İZLEYİCİLER GÜNDE EN FAZLA 5 TV REKLAMI HATIRLIYORLAR “Son 24 saatte TV, radyo veya basında kaç markanın reklamını gördüğünüzü hatırlıyor musunuz?” 10 ve üstü 6-10 arası 2-5 arası 1-2 arası Hiç MAC BUL RUS ÇEK ROM TUR POL UKR GAF BAE Tüketicilere kaç reklamı hatırladıklarını sorduğumuzda çoğu pazarda bir elin parmaklarını geçmediğini görüyoruz. Bu nok-tada kalabalığın içinden sıyrılmanın ve reklamı doğru ortamda yayınlamanın önemi bir kez daha ortaya çıkıyor.
  • 20. “TV reklamcılığında yaratıcılık seviyesi hiç durmadan tırmanıyor; bu kısmen yaratıcılığın daha büyük bir etki ve etkinlik yarattığının artık kanıtlanmış olmasından kaynaklanıyor. O nedenle daha çok çalışıp kalabalıktan sıyrılmak, bağ kurmak, insanların gerçekten zevkle izleyebileceği reklamlar yapmak maddi açıdan da fayda sağlıyor.” David Brennan, Media Native Polonya, BAE ve Güney Afrika’daki tüketicilerin %50’sinden fazlası için akılda en çok kalan reklamlar kendilerine doğrudan hitap edenler. Bu gelişme, reklamcılığın tek bir mesajla kitle pa-zarına 20 hitap etmekle sınırlı kalmayacağı bir döneme girilirken yaşanıyor. Kurumsal şeffaflığın artmasını talep eden seslerin yükseldiği, tüketicilerin müşterisi olduğu şirketlerin perde ar-kasını görmek istediği bir ortamda reklamlar, tüketici ile marka arasındaki diyaloğun başlamasında ilk adımı oluşturmalıdır. Bu diyaloğu başlatırken TV’nin rolü yadsınamaz çünkü TV tüketi-cileri ikinci bir cihaz üzerinden ürün ve hizmet araştırmaya teş-vik etme gücüne sahiptir. İZLEYİCİLERE DOĞRUDAN HİTAP EDEN REKLAMLAR POLONYA, BAE VE GÜNEY AFRİKA’DA DAHA ÇOK AKILDA KALIYOR “Benimle konuşuyormuş hissi veren reklamları daha iyi hatırlıyorum” POL BAE GAF RUS TUR ROM BUL UKR MAC ÇEK Katılıyorum Kuvvetle katılıyorum
  • 21. 21 Bugün pazarlamacıları bekleyen zorlu görev yeni ortama ayak uydurmak: bu ortamda insanların size zaman ayırmaları için tek yönlü iletişimi bir kenara bırakıp onlarla sohbet etmek, sizi uygun bulmaları için görünür olmak gerekiyor. Stephan Loerke, Dünya Reklamverenler Federasyonu
  • 22. 22 REKLAMIN BAĞ KURABİLMESİ İÇİN KALİTELİ PROGRAMCILIK ŞART “TV’de hangi kanalın izlendiği, program/içerik kalitesinin iyi bir göstergesidir “ Katılıyorum Kuvvetle katılıyorum CEEMEA bölgesindeki tüketicilerin yarısından çoğu, Güney Af-rika’dakilerin ise %70’inin katıldığı görüş, TV izlerken en önem-li özelliğin içeriğin kalitesi olduğu; kaliteye güven duyulmasını sağlayan ise güçlü bir kanal markası. Yeni cihaz sahipliğinin hız-la arttığı, çeşitli platformlardan muazzam miktarda içeriğin çok daha kontrolsüz bir şekilde sunulduğu bir ortamda, kanalın rolü bir çok açıdan daha güçlü hale gelebilir. Bu seçenek patlama-sını yönetmek isteyen izleyiciler, TV kanallarının günümüzdeki önemini vurgularcasına, takip edilebilecek nitelikte bir yayın akışı hazırlayıp geliştiren, güvenilir bir danışmana başvurmaya gerek duyarlar. Elbette bir çoğu kaçırdıkları bir dizi için, son dö-nemin popüler dramlarından birini takip etmek için, seyrettik-leri üzerinde kontrol sahibi olmak için yayın akışının dışına çıka-caktır; ancak izleyicilerin çok azı için bu, linear TV’ye duydukları ihtiyacı ortadan kaldırır. ÇEK POL ROM MAC RUS BAE TUR BUL UKR GAF
  • 23. Reklamın bağ kurabilmesi için kaliteli programcılık kilit öne-me sahip. Çeşitli kanallarda, bir çok farklı içeriği takip eden TV seyircisinin içinde bulun-duğu ruh hali, reklamı algılayı-şı üzerinde de etkilidir; içerik-le daha çok bağ kurmuş olanlar TV’ye daha fazla dikkatlerini verir ve kanal değiştirme ola-sılıkları daha düşüktür. Kanal-dan içeriğe, içerikten reklama doğru işleyen; hem kanal hem içerik sağlayan TV markala-rının avantajını daha çok gör-düğü bir hale etkisi vardır. Se-çecek o kadar kanal arasından tüketiciler kendilerine daha uygun olan TV kanallarını ve içeriği seçerler; tematik ka-nallar aracılığıyla bazı marka-lar çok daha isabetli ve doğru-dan hedefler belirleyebilirler. 23 Group M’den Neil Hardwick kanal markasının gücü ile reklam kalitesi arasındaki doğrudan bağlantıdan bahsediyor: “Kanalın markası güçlüyse, getirdiği hacim de büyük olacaktır; bu nedenle kanal izleyicileriyle bir bağ kurarak onların, yayınladığı reklam tipine daha açık ve duyarlı olmalarını sağlar... İyi ve akıllıca hareket eden bir kanalsa, güçlü bir marka kurmanıza yardımcı olur; güçlü bir marka da uygun ve anlamlı reklam yapar.” Her ne kadar bu çoğu zaman bilinçaltı bir etki de olsa, CEEMEA ör-neklemindeki her 3 izleyiciden 1’i güvendikleri kanallarda yayınlanan reklamların etkisinin daha yüksek olduğuna katılıyor. BAE, Güney Af-rika, Türkiye, Romanya ve Bulgaristan’daki izleyiciler bu görüşe karşı çıkmaktansa katılma eğilimindeler. Neil Hardwick, Group M KANALIN MARKASINA DUYULAN GÜVEN REKLAMIN ETKİSİ ÜZERİNDE ROL OYNAYABİLİR “Güvendiğim kanalda gösterilen reklamların üzerimdeki etkisi daha çok” Katılıyorum Katılmıyorum BUL TUR RUS POL UKR GAF ÇEK ROM MAC BAE
  • 24. 24
  • 25. 25 İzleyicilerin güvenilir bir kanalda yayınlanan reklamların daha etkili olduğuna katılmadığı Macaristan’da bile MEME’den Krisztian Kovac bunun bir miktar etkisi olduğuna inanıyor: “Reklamı güçlü bir kanalda görmenin daha etkili olabileceğine, sadece izleyici veya tüketicinin reklama girildiğinde kanal değiştirme olasılığı azalacağından değil; aynı zamanda kanal markası güçlüyse, tüketici o markayla bağlantı kurabilmişse, reklamdaki mesajı fark etmeye ve almaya yönelik olumlu bir tavır sergileyeceği için de inanıyorum. Bence güçlü bir markadan beklediğimiz kalite genel anlamıyla bu.” Krisztian Kovacs, MEME (Macaristan Elektronik TV Yayıncıları Birliği) Her ne kadar TV reklamcılığı içinde bulunduğumuz on yılda yeni zorluklarla karşı karşıya olsa da, TV krallığını koruyabilir. Raporun şimdiye kadarki kısmında cihaz benimseyiş, ikin-ci ekranın sofistike kullanımı, daha az kontrollü tüketim ve marka-tüketici ilişkisinde yükselen beklentilerin etkisini ele aldık. Bu ortamda başarıyı belirleyecek olan, eğrinin önünde konumlanmak, değişen tüketici taleplerini öngörebilip kar-şılamak için hızlı uyum göstermek olacak. Raporun bundan sonraki kısmında ise önümüzdeki yıllarda görmeyi bekledi-ğimiz değişikliklere bakacağız.
  • 26. 26
  • 27. 27 GELENEKSEL REKLAM SPOTUNUN ÖTESİNDE Bu bölümde, TV’de herhangi bir reklam arasındaki gele-neksel reklam spotunun ötesine bakıp sponsorluk, ürün yerleştirme ve 360 derece reklamcılığın oynadığı rolle-ri, erişimi artırma ve izleyiciyle bağlantı kurma açısından yarattığı fırsatları ve TV için önemini ele alacağız.
  • 28. Genel olarak reklamcılığa baktığımızda görüldüğü gibi birçok pazarda tüketicilerin geniş bir kesimi sponsorluğun rolünü ve içerik üzerindeki olumlu etkisini anlıyor. Güney Afrika, Bulgaristan ve Ukrayna’daki izleyicilerin %70’inden fazlası programların spon-sorluğunun 28 bir ürün veya hizmet tarafından yapılmasından rahatsız değil. İZLEYİCİLER PROGRAM SPONSORLUĞUNDAN RAHATSIZ DEĞİL “Bazı programların sponsorluğunun bir ürün veya hizmet tarafından yapılması beni rahatsız etmiyor” GAF BUL UKR ROM TUR MAC BAE POL ÇEK RUS Katılıyorum Kuvvetle katılıyorum
  • 29. CEEMEA bölgesindeki izleyicilerin yaklaşık üçte biri, bir programa sponsorluk yapan ürün veya hizmeti alma olasılığının daha yük-sek olduğuna katılırken, diğer üçte biri kararsız. Sadece üçte birlik bir kısım bu görüşe katılmadığını aktif olarak ifade ediyor. Buna karşılık Birleşik Krallık’ta 7 kişiden sadece 1’i bir TV programına sponsorluk yapan markaya karşı daha olumlu duyguları olduğunu itiraf ediyor (Kaynak: nVision Research | Referans: 16 yaş üstü 5000 çevrimiçi anket katılımcısı, Britanya, 2013). 29 İZLEYİCİLERİN 1/3’Ü BİR ÜRÜN VEYA HİZMET ALMA KONUSUNDA SPONSORLUĞUN KENDİLERİNİ ETKİLEME OLASILIĞI BULUNDUĞUNA KATILIYOR “Bir programa sponsorluk yapan ürün veya hizmeti satın alma olasılığım daha yüksek” Katılıyorum Ne katılıyor ne katılmıyorum Katılmıyorum BAE UKR TUR RUS ROM MAC BUL ÇEK GAF POL
  • 30. Beş izleyiciden sadece 1’i programların sponsorluğunun belli bir marka tarafından yapılmasını itici bulurken, 2/5’i buna katılma-dığını etkilenen pazarlardan biri. Türkiye, BAE, Romanya, Bulgaristan ve Güney Afrika’daki izle-yiciler, pazarlarda en az 1/3 yanıt bu yönde. Daha doğal (native) ve ge-leneksellikten öne çıkaran akıma göre genel olarak sponsorluk çok anlamlı. 30 açıkça ifade ediyor. BAE burada dikkati çeken bir istisna, ancak sponsorluk sayesinde satın alma davranışından en fazla SADECE 1/5 İZLEYİCİ BİR PROGRAMIN SPONSORLUĞUNUN BELLİ BİR MARKA TARAFINAN YAPILMASINI İTİCİ BULUYOR “Bir programın sponsorluğunu belli bir marka tarafından yapılmasını itici buluyorum” Katılıyorum, Katılmıyorum TUR MAC BUL UKR ÇEK GAF POL ROM RUS BAE sponsorluğun geleneksel reklamdan daha etkili oldu-ğunu reddetmektense kabul etmeye daha fazla meyilliler; bu daha uzaklaşmış pazarlama ve iletişim şekillerini Media Native’den David Brennan’ın ifade ettiği gibi, sponsor ve marka arasındaki bağlantı önemlidir; ancak marka bunu açık olarak dile getirmese de bu eşleşme izleyiciye mantıklı görü-nüyorsa, bir uyumsuzluk hissi doğurmuyorsa, tüketiciler sıklık-la bu ilişkiyi kendileri kurmaya hazırdır. On saniyelik bir sponsorluk mesajı, otuz saniyelik bir TV reklamından çok daha etkili olabilir ve çok daha olumlu çağrışım yapabilir çünkü o sırada programı izliyorsunuz, mesaj programın bir parçası, eğer hassas ve yaratıcı bir şekilde verilmişse siz zaten o çağrışımları yapmaya hazırsınız.” David Brennan, Media Native
  • 31. 31 Eskiden marka mesajları ürün satmaya odaklanırken son on yılda markalar geleneksel 30 saniyelik TV spotunun ötesine geçmek zorunda kaldılar. Günümüzde milenyum nesli markaların kendisini eğlendirmesini bekliyor, biz de Discovery olarak, markalarla beraber tüketicileri heyecanlandıracak, onlarla duygusal ve etkileşimli bir bağ kuracak içerik stratejileri geliştirmeye çalışıyoruz. Dorota Zurkowska, Bytner, Discovery Networks, CEEMEA BAZI PAZARLARDA GELENEKSEL REKLAMCILIĞA KIYASLA SPONSORLUĞUN SATIN ALMA KARARLARINI ETKİLEME OLASILIĞI DAHA YÜKSEK “Reklamı geleneksel yolla yapılan bir ürün veya hizmettense bir programa sponsor olan ürün veya hizmeti satın alma olasılığım daha yüksek “ TUR BAE ROM BUL GAF POL RUS UKR MAC ÇEK Katılıyorum Katılmıyorum
  • 32. 32
  • 33. karşılanıyor. İzleyicilerin 1/3’ü bu uygulama ile dikkatlerinin dağılmadığını söylerken, Güney Afrika, BAE ve Bulgaristan’daki izleyicilerin %50’sinden fazlası, TV’de ürün yerleştirmeye izin verilmeli görüşüne katılıyor. Türkiye, Romanya ve Polonya’daki izleyiciler de programlarda ürün yerleştirme izninin verilmesini reddetmekten çok kabul etmeye eğilimli. Elbette ki eğer ürün yerleştirme başarıyla yapılırsa izleyici ürün yerleştirme yapıldı-ğını anlamayacak, etkisi bilinçaltında olacaktır. Ürün yerleştir-menin çok aşikar yapıldığı pazarlarda ise güvenilirlik sarsılabilir. 33 Ancak, sponsorlukla ilgili beklentiler yüksek olmasına rağmen, bazı pazarlarda, sponsorluk gelirleri hala genel reklam gelirleri-nin ufak bir kısmını oluşturuyor ve sponsorluk anlaşmalarında henüz bir atılım yapılmış değil. Satışlar baskı altındayken ge-leneksel TV reklamcılığı daha güvenli, daha ölçülü bir seçenek gibi duruyordu; ancak Avrupa’nın büyük kısmı durgunluktan çıktıkça, finansal açıdan artık güvenli hissetmeye başlayan markalar için acaba sponsorluk çekici hale gelecek mi? Ürün yerleştirme de genel olarak tüketiciler tarafından olum-lu Bu programın bir parçası; [izleyiciler] bunun bir tür reklam olduğunu bilmiyor, o şekilde görmüyorlar. İnsanlar yeni reklamcılık şekilleri bulmaya çalışıyor. Piyasada dönen paranın %2,5-3’ünün ürün yerleştirmeye gittiğini düşünüyoruz, bu oldukça yüklü bir miktar. Son yıllarda TV internet karşısında kayıp vermiş olsa da bu paranın bir kısmının internete değil ürün yerleştirmeye ayrıldığını görüyoruz. Yani bu TV reklamcılığının farklı bir dalı; daha verimli olduğu için fonlar ürün yerleştirmeye ayrılıyor. Tomasz Sieniutycz, Pentagon (Polonya) BAZI PAZARLARDA GELENEKSEL REKLAMCILIĞA KIYASLA SPONSORLUĞUN SATIN ALMA KARARLARINI ETKİLEME OLASILIĞI DAHA YÜKSEK “Reklamı geleneksel yolla yapılan bir ürün veya hizmettense bir programa sponsor olan ürün veya hizmeti satın alma olasılığım daha yüksek “ GAF, BAE, BUL, TUR, ROM, POL, UKR, RUS, ÇEK, MAC Katılıyorum Katılmıyorum
  • 34. CEEMEA ortalamasına baktığımızda TV reklamlarının TV rek-lamcıları Reklam pazarında televizyonun hala en baskın mecra tipi olduğu çok açık olsa da ilk kez geçen yıl, yani 2013’te, reklam harcamalarında internet ikinci sırayı aldı. Evet, büyük bir büyüme var ama buna dikkatli yaklaşmak lazım çünkü rakamlara bakıldığında bu büyümenin çoğunun Google ve Facebook olmak üzere iki küresel oyuncu tarafından kaydedildiğini, yerel internet mecrasında büyümenin çok daha ufak olduğunu görüyoruz. Krisztian Kovacs, MEME (Macaristan Elektronik TV Yayıncıları Birliği) 34 tarafından algılanan etkisi, TV reklamlarının internetin hemen önünde gittiği yönünde. Ancak bu bölgeden bölgeye değişiyor: Bulgaristan, Polonya, Türkiye, Rusya ve Güney Af-rika TV’nin etkisinin çok daha yüksek olduğunu raporlarken, diğer pazarlarda durum farklı. Belki de reklamlar bir çok açıdan kapalı kutu olduğundan meslek grubunun kendi kendini ölçüm-lemesi zor olabilir ama zamanının ne kadarını internette geçi-rirse geçirsin bir çok pazarda tüketicinin hala TV lehine görüş bildiriyor olduğunu kaydetmek ilgi çekici. Tüketicilerin yaygın kabulüne göre reklamın en fazla etkili ol-duğu ve akılda kaldığı durum, mesajı kuvvetlendirmek için bir-den fazla kanalın bir arada kullanıldığı durum. Bundan CEEMEA bölgesinde daha çok yararlanılabilir. Güney Afrika, Türkiye, Ro-manya, BAE ve Bulgaristan’daki tüketicilerin %70’inden fazlası 360 derece reklamın etkisini kabul ediyor. Bu raporun birinci kısmında tartışıldığı gibi, markalar diğerlerinin arasından sıyrıl-mak ve etkilerini maksimize etmek için tek başlarına görülmek istiyorlar; tüketicilerin %70’inin gün boyunca yayınlanan rek-lamlardan en fazla 5 tanesini hatırladıklarını düşünecek olursak çok yerinde bir istek. TÜKETİCİLERİN ÇOĞUNA GÖRE REKLAMLAR MESAJI KUVVETLENDİRMEK İÇİN BİRDEN FAZLA KANAL KULLANIRLARSA EN YÜKSEK ETKİYE SAHİP OLUYORLAR “Birden çok yerde gördüğüm reklam kampanyalarını daha iyi hatırlıyorum (örneğin TV, internet, açıkhava posterleri)” GAF TUR ROM BAE BUL RUS UKR POL MAC ÇEK Katılıyorum Kuvvetle katılıyorum
  • 35. Ancak hikayeyi anlatan, kitlelere ulaşan, marka ile tüketici ara-sında ilk bağı kurarak tüketicinin diğer mecralara yönelmesini sağlayan TV’dir. Markaların farklı mecraları birbiriyle karşılaştır-mak yerine, bunların birbirleriyle bağlantısının nasıl daha iyi ku-rulabileceği sorusunu sormaları gerekir. Daha önce dile getir-diğimiz bir noktayı pekiştirmek gerekirse; TV internetin doğal ortağıdır ve izleyicilerin bir yandan TV izlerken bir yandan da internetle nasıl etkileşime geçtiklerini daha iyi anlamak gerekir. 35 Her tür mecranın kendine has güçlü yanları vardır ve TV her mecrayı kendi yararına kullanmalıdır. Basın her tür bilgiyi, ihti-yacınız olan detaylarıyla birlikte yazılı olarak önünüze getire-bilir. Açıkhava, yerel etkinliklerin gücünü artırabilir, tüketiciler sokakta gezer veya araba kullanırken onlara bir markayı hatırla-tabilir, diğer mecraları tüketmezlerken onlara ulaşabilir. Inter-net tek bir tıkla hemen yanıt alabilir. Bence çok çeşitli etkileşimler yaşanacak... biz geleceğe baktığımızda tek bir modelden ziyade marka bağlantılarından oluşan bir mozaik görüyoruz; eğer son krizden bir ders çıkarabilmişsek o da TV’nin pazar zincirini koruyabildiği, hatta krize rağmen bir dizi ülkede büyüyebildiğidir. TV kimi ülkelerde dijitalle birlikte galip gelmiştir. Stephan Loerke, Dünya Reklamverenler Federasyonu
  • 36. OLGU ÇALIŞMASI VOLKSWAGEN ‘KÖPEKBALIĞI HAFTASI’ SPONSORLUĞU KAPSAMINDA DENİZE DALIYOR Köpekbalığı yüzgeci ve Volkswagen Beetle si-lueti 36 bir araya getirilerek oluşturulan köpek-balığı kafesi, okyanus tabanında dolaşarak, izleyicilere buradaki deniz canlılarını çok farklı bir şekilde görme fırsatı verdi. Bir Beetle gibi manevra yapabilen köpekbalığı kafesinin tasa-rımında Volkswagen parçaları kullanıldı ve VW logosu görünür bir şekilde sergilendi. Yaratıcı ekipler köpekbalıklarıyla Beetle ara-sındaki benzerlikleri bulmaya çalışıp da çok benzerlik bulamayınca Beetle’in karadaki key-fini ve oyunculuğunu deniz altına taşımaya karar verdiler. Discovery açısından bilimsel unsurlar da önemli olduğu için fikir geliştirile-rek sonuçta bir köpekbalığı kafesi yapılmasına karar verildi. Kafes, Beetle siluetinin tellerle çıkarılmış halinden oluşuyor. Şekli, tekerleri ve logosu aynı ama karoseri bulunmuyor. Discovery Channel, Beetle köpekbalığı kafesi-nin tasarımı, yapımı ve daldırılmasını 3’er da-kikalık bölümlerden oluşan ve Ağustos’ta Kö-pekbalığı Haftasında yayınlanan bir dizi haline getirdi. “VWSharkWeek” hashtag’i dahil olmak üzere kullanılan sosyal medya unsurları; izleyicilerin köpekbalığı kafesi hakkındaki sohbetleri takip edebilmesine olanak sağladı; TV programıy-la işitsel senkronizasyonu yapılmış eşzamanlı yayın uygulaması; VW’nin Facebook sayfasın-daki özel “Shark Bites” video listesi ve zaman tünelindeki fotoğraflar ile zenginleştirilmiş özel içerik, kullanılan diğer bazı iletişim araçla-rındandı. Discovery aynı zamanda daha önceki köpek-balığı haftalarından en çarpıcı anları hatırlatan “Shark Bites”ı ve yeni başlayacak etkinlikle ilgili kısa kesitlerin paylaşıldığı özel klipler ya-yınladı. Geçen sene şirketler yeniden ortaklık yaptık-larında çıtayı yükselterek kafesi üstü açılabilir hale getirdiler. Ama Florida ve Bahamalar’da yeraltında bir yolculuğa çıkan ve Karayip re-sifi, limon ve kaplan köpekbalıkları arasından geçen arabada yapılan tek değişiklik üstünü açmak değildi. 2013’te zaten deniz altından gidebilen bu ara-ba uçabilmeye de başladı. Bu, geçen yıl olduğu gibi deniz altında 15 feet (4,5 metre) gitmek yerine, 60 feet (19 metre) derinlikteki suda 4 – 5 deniz mili arası bir hızla seyredebilmesi de-mekti. İki yerine üç pervanesi vardı ve motor başına fazladan 20 pound (2.25 N-m) tork ek-lenmişti. Bu reklam da yine basın ve pazarlama bile-şenlerini içeren 360 derece kampanyayla ve dikkatlice planlanmış sosyal bileşenlerle des-teklendi; izleyiciler direksiyondaki “köpekba-lığı kovboyu” ve deniz biyoloğu Luke Tipple ile beraber yeraltında seyahat edebiliyor, 360 derecelik denizaltı kameraları sayesinde onun gördüklerini görebiliyorlardı. Köpekbalığı Haf-tasının fanatikleri, köpekbalığı kafesinin sual-tındaki gerçek batıkları araştırdığını izleyebili-yor, köpekbalıklarının çiftleştiği ve beslendiği yolları takip edebiliyorlardı. Bu ilişki hem Discovery’nin hem de Köpekba-lığı Haftasının tüm özelliklerine hitap eden bir ilişkiydi.
  • 37. 37 2012’de Discovery Channel’de yayınlanan Köpek-balığı Haftası 25. Yıldönümünün özel sponsoru olan Volkswagen, yeni Beetle Turbo’yu tanıtmak için ortaklık yaptığı Discovery Networks ABD, bir deniz biyoloğu, MediaCom ve Deutsch medya ajanslarıy-la “Volkswagen Beetle Köpekbalığı Gözlem Kafesi” kampanyasını geliştirdi.
  • 38. 38
  • 39. 39 KİŞİSELLEŞTİRME VE GELECEK Bu bölümde önümüzdeki yıllarda reklamcıların kullana-bileceği üç tekniği test etmek için tüketicinin görüşüne başvurduk. Bu seçeneklerin her biri gelecekte etkililik ve bağ kurma açısından bizi nelerin beklediğini göster-mesi açısından heyecan verici: izleyicinin reklam seç-me şansı; kişiye özel ve hedefli reklamlar; ve bağlantı-lara tıklayarak satın almak (click-through to buy).
  • 40. Günümüzün mecra düzeninde tüketicinin herhangi bir mecra-daki 40 eğlenceye tam olarak nasıl, nerede ve ne zaman ulaşacağını seçmesi mümkün, buna a la carte içerik akımı deniyor. En temel düzeyde akla TV’de izleyebileceğimiz yüksek kanal sayısı gelse de daha önce atıfta bulunduğumuz gibi, cihaz sahipliği ve içerik sunum platformlarının çeşitlenmesi, tüketiciyi mecra menüsünü daha fazla kontrol edebilir hale getiriyor. Discovery Insights - The Rise of the Television Everywhere Audience (Televizyon Heryer-de İzleyici Türünün Yükselişi) raporunda canlı ve kayıttan TV iz-leme ikiliğini ele almıştık ama burada bahsettiğimiz, içerik seçimi yapmanın doğal bir gelişimi olarak reklam seçimi yapmak; tüketi-cilerin bu platformlarda karşılaştıkları reklamlar üzerinde kontrol sahibi olacağına dair beklenti. Bugüne kadar istek üzerine hizmetlerde izleyicilerin izlemek iste-dikleri reklamları seçebildiğine şahit oluyorduk. Araştırmamızdan çıkan sonuç ise bu yaklaşımın artık istek üzerine hizmetlerle sınırlı kalmayacağı yönünde. CEEMEA örneklemimizdeki her pazarda çoğunluk, ilgilenmedikleri reklamları atlayıp ilgilendiklerini izle-mek istiyor. Kullanıcılar belli bir reklamı izlemeyi kendileri seçe-cekleri için böyle bir hizmetin bağ kurma seviyelerini nasıl anında artıracağını tahmin edebiliyoruz. Ortalama her 5 tüketicinin 4’ü bu görüşe katılıyor, 2/5’i bununla çok ilgilenirim diyor, Güney Afri-ka ve Romanya’da ise çok ilgilenenlerin oranı 3/5’e çıkıyor. İZLEYİCİLER KENDİLERİNE DAHA UYGUN REKLAMI BULANA KADAR REKLAMLARI GEÇEBİLMEK İSTİYORLAR “Aşağıdaki seçenekler ne kadar ilginizi çekiyor?” | Sizin için daha uygun veya ilginç olan reklamı seyretmek için görmek istemediğiniz reklamları geçmek Çok ilgimi çekiyor İlgimi çekiyor Polonya Türkiye
  • 41. 41 Çek Cumhuriyeti Ukrayna Rusya Macaristan Bulgaristan Güney Afrika Romanya BAE
  • 42. Group M’den Dominic Grainger ve Ogilvy’den Rory Sutherland’la bu olasılık hakkında konuştuğumuzda, her ikisi de böyle bir özelliğin markalar üzerinde olumlu bir etkisi olabileceğini ama bunu yeni müşterilere ulaşabilme imkanıyla birleştirmek gerekti-ğini Bölgedeki izleyicilerin yarısından çoğu, kendilerine daha uy-gun 42 ve daha çok bağ kurabilecekleri kişiye özel reklamla ilgile-niyorlar, ancak pazarlar arasında anlamlı farklar bulunuyor. Bu konuda başı %70 katılma oranıyla Güney Afrika ve Bulgaristan çekerken, Rusya’da bu oran %40’ın altına düşüyor. Reklamların kişiye özelleştirilmesi, tüketici tercihlerine göre hedefleme yapılması, bu on yılın en tartışmalı alanlardan biri olan kişisel bilgi alışverişini beraberinde getiriyor. Her ne kadar tüketiciler şirketlere verdikleri kişisel bilgiler ve bu bilgilerin de-polanışı üzerinde daha çok kontrol sahibi olmak istese de açık bir fayda gördükleri durumda verilerini paylaşmaktan çekinmi-yorlar. Tüketici sermayesi akımı ile: Kişisel verilerimizi sadece saklanacak bir şey olarak değil, karşılığında bir şey elde etmek için korunacak ve kullanılacak bir tür sermaye olarak görmeye başlıyoruz. Şimdiye kadar bu alanda sorunlar şeffaflık olmazsa, tüketiciler kişisel bilgilerinin izinsiz kullanıldığını hissederse ve bundan sadece marka yarar sağlarsa yaşanıyordu. Son zamanlarda tercihle-bağlı (opt-in) hizmetlerin sayısının artması, bu akımın gelecekte ne yöne gideceğini gösteriyor; markalar, daha başlangıçtan tüketicinin onayını sağlama alı-yorlar. Bugün doğal bir çekince yaşansa da tüketicilerin bu on yıl içinde daha rahatlayacağını, bu bağlantıları daha yönetebilir hale geleceğini düşünüyoruz. Kişiye özel reklamdan bahset-mişken, WFA’dan Stephan Loerke, tüketicinin güveni ile daha etkili gibi görünen reklamcılık arasında, bir tarafın ödün verdiği bir ilişki olmaması gerektiğine inanıyor. ifade ettiler. Reklam kısmen ürün veya marka sadakati olan kişilere hatırlat-ma yapma niteliğinde olsa da aynı zamanda yeni keşiflerle de ilgilidir; yani ya yeni bir müşteri bulur ya da mevcut müşterinize ürününüzden daha fazla satın almak için bir neden verir. Eğer bu olasılık insanların kontrol edebileceği şekilde daha fazlası-nı keşfetme imkanı da veriyorsa o zaman çok ilginç olabilir. Dominic Grainger, Group M’in EMEA bölgesinden sorumlu CEO’su Reklamcılar için değerli gibi duruyor ama bir kez daha hatırlama-lıyız ki reklamcılıkta itme (push) özelliği de vardır. Bana sorarsa-nız sırf konusundan ötürü finansal cenaze hizmetleri kategorisin-deki reklamları izlemek isteyecek çok az insan çıkacaktır. Rory Sutherland, Ogilvy One Başkanı (İngiltere) Neil Hardwick, değer denklemine dikkati çekiyor: seyahat halinde TV klipleri seyreden izleyici, kaliteli içeriği izlemek için reklam-ları da sonuna kadar seyredecektir. Toplu taşıma araçlarıyla işe giderken oturarak reklam seyretmek, içeriği de seyretmek mümkünse, insanları rahatsız etmiyor. Bunun basit bir denklem olduğu anlayışı hakim: gerçekten eğlenceli bir içeriği ücretsiz seyredebilmek için reklamları da seyretmeniz gerekiyorsa sorun olmuyor. Neil Hardwick, Group M
  • 43. Türkiye, Romanya, Polonya ve Rusya’daki tüketicilere daha ilgi çekici gelirken, Bulgaristan, Ukrayna, Macaristan ve Çek Cum-huriyetindekilere çok daha az ilgi çekici geliyor. Gelecekteki bu gelişmeleri iletirken kullanılacak mesaj ve yaklaşımların pazar-dan 43 Marka sahipleri ancak ve ancak tüketicilerin, kendilerini rahat hissedeceği pazarlama platformlarına geçecektir. En etkili pa-zarlama iletişim platformları bile eğer tüketicinin güvenini sar-sacakmış gibi algılanıyorsa, kullanılmayacaktır; bu ikisi arasında bir ödün ilişkisi olamaz.” Stephan Loerke, Dünya Reklamverenler Federasyonu Her ne kadar tüketicilerin kişiye özel reklamların yararlı olduğu-nu düşündüğü açık olsa da, kişiye özel reklam almak için kişisel bilgilerinizi paylaşır mıydınız diye doğrudan sorulduğunda ilgi-leri bir parça azalıyor. Bu soru, kişisel reklamları almak için “ki-şisel bir TV hesabınızın olması” şeklinde sorulduğunda ise BAE, pazara değişiklik göstermesi gerektiği açık. KİŞİSELLEŞTİRİLMİŞ REKLAM İZLEYİCİNİN İLGİSİNİ ÇEKİYOR “Kişinin tercihlerine özel reklamları almasının karşılığında bilgilerini paylaşma istekliliği” Katılıyorum: Tercihlerime göre özelleştirilmiş TV reklamlarını daha yararlı bulurum Katılıyorum: TV’de gördüğüm reklamlar benim ilgi alanlarıma ve tercihlerime göre özelleştirilecekse TV şirketleriyle bilgilerimi memnuniyetle paylaşırım Gördüğünüz reklamın size özel olmasını sağlayacak kişisel bir TV hesabınız olması ilginizi çok/oldukça çeker GAF BUL BAE TUR UKR ROM POL MAC ÇEK RUS
  • 44. Ancak davranışsal hedefleme söz konusu olduğunda çok da uçmak doğru değil. Bu, kitlesel izleyici reklamcılığının yerini almamalıdır ama beraber kullanılabilir. Reklamcılık yaratıcı, bağ kurucu, eğlendirici olmalıdır; başarılı reklam müşterilerin normalde satın almayacağı bir markayla ilgilenmesini sağla-yabilmelidir. 44 Hedefli reklamcılık ile reklamların daha uygun olması sağlanabilir ama bu, tüketici sadece kendisine uygun sektörlerden çok sayıda reklam seyretmeli anlamına gelmez; özellikle de o durumda reklamların kalitesi düşüyorsa. Yaratı-cılık hala en önemli faktördür; davranışsal hedefleme yaratı-cılığı artırmak için kullanılmalıdır, yaratıcılığa duyulan ihtiyacın yerini alamaz. Bence davranışsal hedefleme kitlesel TV reklamcılığını tamamlayıcı bir unsur olarak gerçekten ilginç olabilir. Sonuç-ta markalar başarılı olmak istiyorlarsa ünlü olmak zorundadır ve hedefleme, bağ kurmayı sağlayacak veya kolaylaştıracak bir araç olabilir. Daha bireysel, daha kişiselleştirilmiş bir se-viyede hedefleme yaparsanız, daha zengin ve çeşitli içerik sunabilir, markanızla geleneksel TV’de olduğundan daha farklı bir yoldan bağ kurmalarını sağlayabilirsiniz. Dominic Grainger, Group M’in EMEA Bölgesinden sorumlu CEO’su Küçük ölçekli, yereli hedeflemiş reklamlarla herkesin izlediği bir dizinin arasında yayınlanan büyük reklamlar arasında bir ayrım yapmazsanız, TV reklamının etkisini yerle bir etme tehlikesi doğar mı? Reklamın işe yarıyor olmasının sebepler-inden biri, tüketici olarak benim, reklamın pahalı ve maliyetli olduğuna dair algım; böylece reklamcılık eylemini, satıcının ürününe duyduğu güvenin bir işareti olarak görüyorum. Rory Sutherland, Ogilvy One Başkanı (İngiltere) Akıllı TV’lerin geçirdiği evrim, hedeflemeyi iyileştirdiği, inter-net işleviyle TV programcılığını buluşturduğu için kimilerince TV reklamcılığındaki en önemli gelişmelerden biri olarak yücel-tilse de yorumcular bir süredir hanehalkı düzeyindeki hedefle-menin yararını tartışır haldeler. Burada, geçmiş davranışlardan derlenen bireysel nitelikteki bilgiler daha sonra tüketiciler TV izlerken hedefleme amaçlı kullanılıyor, halbuki TV izlemek çoğu zaman birlikte yapılan bir etkinlik. O zaman merak ediyoruz, ki-şiye özel iletişim gerçekten en iyi bireysel cihazlar üzerinden yapılıyor olabilir mi? Başarılı bir kampanya, akıllı TV’yle ikinci bir ekranın bağlantısını kurarak, tercihini olumlu kullanması için tü-keticiyi teşvik edebilir, tüketicinin iletişime izin vermesiyle çok daha kişisel bir diyaloğa kapı aralayabilir ve böylece doğrudan yanıt alma şansını çok daha artırabilir. Bölgedeki tüketicilerin yarısı ekranda gördükleri ürün ve hizmetle doğrudan bağ kurma ve satın alma imkanı da olsun istiyorlar; reklamda gördüğünü bağlantılara tıklayarak doğrudan satın alabilme hizmeti tüke-ticilerin %50’sinin ilgisini çekiyor. Bu hizmetin ABD’de denen-diğini görmüştük. 2014’teki Amerikan Futbol Ligi Şampiyonluk Maçında (Super Bowl) Samsung Akıllı TV’lerden bağlantılara tıklanarak satın alma yapılabilecek H&M reklamları gösterildi; Mart 2014’te TBS kanalı Cougar Town dizisinin bir bölümünü, izleyicilerin senkronize ikinci ekran üzerinden dizide gördükleri bazı ürünleri Target mağazasından satın alabilecekleri şekilde yayınladı. Burada yeni teknolojiye duyulan ilgide Güney Afrika bir kez daha %70’i aşan bir oranla ile başı çekerken, onun ardın-dan BAE, Türkiye ve Romanya geliyor. TV’de hedefli reklamcılığı bu şekilde etiketleyip etiketleme-me konusu ise bir soru işareti. Ogilvy’den Rory Sutherland’ın bize ifade ettiği gibi kitlesel reklamcılığın işe yarıyor olmasının sebeplerinden biri, markaların büyük ölçekli reklamlarındaki va-atlerinin herkese karşı yapıldığı için çok daha inandırıcı olması. Seçilmiş bir avuç kişiye yapılan reklam, daha uygun bir gruba ulaşmış olsa bile, daha az güven uyandırabilir. Bu nedenle hedefli ve hedefli olmayan reklamlar arasında bir ayrıma gidilmelidir.
  • 45. 45 TV İZLERKEN SOSYAL AĞLARDA PROGRAM HAKKINDA KONUŞMAK ‘Aşağıdaki ifade ne kadar ilginizi çekiyor?’ | Uzaktan kumandanızdan bir tuşla TV’de izlediğiniz reklama tıklama ve reklamı yapılan ürün veya hizmeti satın alma imkanı Oldukça ilgimi çekiyor Çok ilgimi çekiyor) ÇEK MAC POL BUL UKR RUS ROM TUR BAE GAF
  • 46. Tıklamalı hizmetlerin geleceğine ve ne kadar maliyet et-kin Yakında daha derinlemesine bir bağlantı kurabilmemiz için tek yapmamız gereken şeyin cihazlarımızı önümüzdeki ekrana tut-mak 46 olabileceğine bakıldığında, yukarıdaki TBS örneğinden hareketle, “bağlantılara tıklama” işlemi acaba ikinci bir ek-randan yapılsa daha mı doğru olur diye bir kez daha soruyo-ruz. Böyle olması durumunda markalar ve reklamcılar daha bireysel ve kişiselleştirilmiş alışveriş deneyimini, hem de TV’deki içerikten uzaklaşmak gerekmeden, sunma imkanı bulabilirler. Neil Hardwick, hedefli reklamcılığın, taşınabilir cihazından içerik tüketen bir izleyiciye, bulunduğu konum ve tükettiği içeriğe dayanarak getirebileceği avantajlardan bahsediyor: Trende veya arabalarında oturan, bir mağazada sıra bekleyen kişilerin on beş saniyelik bir mesajı veya kısa bir mesajı özümseme yeteneği artmış durumdadır. Hele bu mesajın hedeflediği içerik ve ortam doğru ise bu muaz-zam bir avantaj olacaktır. Neil Hardwick, Group M “Sadece ikinci ekrana sahip olmakla sınırlı kalmayıp ikinci ekranın bağlantılı olduğu ve birincide ne olduğunu bildiği, birincinin de ikincide ne olduğunu bildiği bir taşma nok-tasına çok daha yakınlaştığımızı düşünüyorum. Diyelim ki TV’de, hep gittiğiniz markette satılan bir ürünün reklamı var, siz de bununla ilgilendiniz. Bu durumda, cihazı sadece ekranın önünde sallamanız ile çok çok basit bir yanıt me-kanizması devreye girerek, size TV reklamındaki detayları ikinci ekranınızdan görme imkanını verecek, siz de bununla istediğinizi yapabileceksiniz. Bu kimi zaman marketi bir sonraki ziyaretinizde, o ürünü otomatikman alışveriş sepe-tinizde bulmanız; kimi zaman ürünle ilgili talep ettiğiniz ek bilgileri otomatikman almanız ya da belli bir fırsatı kullana-bilmeniz şeklinde kendini gösterecek. İşte bu, reklamcılığı tam bir doğrudan pazarlama etkinliği haline getirecektir; artık sadece markalama veya mesaj iletmekle sınırlı kalma-yan, çok kolay, kullanıcı dostu ve sezgisel bir şekilde yanıt elde eden bir etkinlik.” David Brennan, Media Native Tüketiciye göre gelecek kişiselleştirmede. İzleyiciler seyret-tikleri reklam üzerinde kontrol sahibi olmak, ilgi alanlarına özel reklamlar seyretmek, diledikleri zaman ekranda gördüklerini satın almak için etkileşime geçebilmek istiyorlar. İzleyiciler mi reklamları seçer, reklamlar mı izleyicileri sorusuna gelince, bu tip bir iletişimin en çok kitlesel reklamcılığı tamamlayıcı nite-likte kullanıldığında işe yarayacağı açık, zira kitlesel reklam-cılığın yerini alamaz veya ondan uzak kalamaz. Reklamcıların kitlesel reklamların sağladığı itme (push) imkanına, etkisine ve inandırıcılığına duydukları gereksinim devam ediyor; kişi-selleştirilmiş iletişim ise bu özellikleri kuvvetlendirebilir; bu nedenle biz ikinci ekranda en büyük etkiyi bu araçların yara-tacağını öngörüyoruz. Reklamcılar mecraları bağlantılı hale getirmenin daha iyi yollarını buldukça önümüzdeki yıllarda bunun gittikçe otomatikleşeceğini ve ideal kullanıcı deneyimi yaşatacağını düşünüyoruz. olduğu bir dünyada mı yaşayacağız?
  • 47. 47 Markaların nihai arzusu ortak değer ve ilgi alanlarını paylaşan seyircilere hitap etmek olduğundan doğru kanalı seçmeleri son derece önemlidir. O nedenle eğer gelecek, kişiye özel iletişimin çağıysa; özgün ve sadık hedef gruplarıyla tematik kanallar, şimdiden geleceğe yönelik çok önemli bir adım atmış demektir. Dorota Zurkowska-Bytner, Discovery Networks, CEEMEA
  • 48. 48
  • 49. 49 SON DÜŞÜNCELER TV reklamcılığının geleceği, izleyicilerin içeriği nasıl tükettiklerine son derece yakın-dan bağlı. TV’yi artık birincil olarak TV ekranlarından izlemek zorunda değiliz. Artık dizüstü bilgisayarlarımızdan, tabletlerimizden, hatta akıllı telefonlarımızdan etkin bir şekilde “TV izleyebiliyoruz”. Akıllı TV’ler sayesinde internetten aldığımız içeriği TV ekranlarımızda seyredebiliyoruz. Hatta Google Chromecast gibi cihazlar sayesinde diğer cihazlardaki içeriği kendi TV ekranımıza yansıtabiliyoruz. Farklı ekranlar arasın-daki sınırlar birçok açıdan bulanıklaştı ve TV izlemek denen kavramın içeriği çok daha genişledi. Elbette bu değişimler dünyanın her yerinde aynı hızda yaşanmıyor. CEEMEA bölge-sinde pazardan pazara farklı hareketler görsek de baktığımız her pazar evrimleşmeye başlamış durumda. Reklamcılığın tabii ki bu değişen taleplere yanıt vermesi gerekir ama unutmamalıyız ki bütün bu değişikliklere rağmen çoğu zaman hala televizyonu TV ekranlarından izliyo-ruz ve linear TV reklamcılığı halihazırda yüksek olan önemini korumaya devam ediyor. Televizyonu diğer cihazlarda izleyebilsek de bu cihazlar her zaman aynı deneyimi yaşatmıyor. Çift ekranlılığa gittikçe alışmaya başladık, fakat bir kez içerik bir cihazdan aktarılmaya başladığında, o cihazı artık ikinci bir izleme etkinliğinde kullanma imkanı ortadan kalkıyor. Tüm dünyada kişisel görüntü kaydedici (PVR) sahipliği arttıkça bir çok hanede reklam-ları atlama imkanı doğmuş dahi olsa kanıtlar gösteriyor ki bugün geçmişte olduğundan daha fazla reklam seyrediyoruz. TV içeriği iyileştikçe, akıllı TV’ler ve ikinci ekranlar sayesinde izleme deneyimi geliştikçe, izleyiciler daha fazla TV ve dolayısıyla daha fazla reklam seyrediyorlar. Raporda tartışıldığı gibi, reklamcılar için bir sonraki adım, geleneksel TV spotları ve sponsorluklarıyla, markanın daha derin bağlar kurmasını sağlamak. Reklamın üzerin-den uzun zaman geçtikten sonra bile izleyicileri marka hakkındaki sohbetlerini sürdür-meye teşvik etmek, farklı mecra kanalları arasında iyi bir bağlantı kurmakla mümkün. İkinci ekran, izleyicilere TV’de gördükleri bir şeye anında ve doğrudan yanıt verme imkanı tanıdığı için bu davranışı mümkün kılan önemli bir etken. TV reklamcılığı gelecekte ne gibi yeniliklere sahne olabilir diye baktığımızda aklımıza gelen soru şu: reklamcıların kullanabilecekleri kişiselleştirilmiş reklam, bağlantılara tıklayarak satın alma seçeneği, seyredecekleri reklamlar konusunda kontrolü izleyiciye devretmek gibi araçlar, acaba ileride bugünkünden çok daha derin bir bağ oluşturmaya yardımcı olabilir mi? TV reklamcılığının şekli şüphesiz değişiyor ve bizi heyecanlı zamanlar bekliyor.
  • 50. Future Foundat Ion hakkında Future Foundation, önde gelen uluslararası tüketici trendleri şirketidir. 1996’da kurulduğundan beri Future Foundation tüketici içgörüsü uygulamalarıyla şirketlerin stratejik ihtiyaçlarını karşılamak için çalışıyor. Kantitatif ve kalitatif araştırmaları titiz bir şekilde yorumlayarak akımları, davranış ve tavırları ortaya çıkarıyor, ölçüyor ve inceliyor. Sağlam araştırma programı sayesinde evrim geçiren tüketici ortamının olası etkilerini öngörüyor, şirketlerin yeni pazar ve gelir fırsatlarını belirlemelerine yardımcı oluyor. Daha fazla bilgi için lütfen www.futurefoundation.net adresini ziyaret ediniz. 50 Yöntem Discovery Networks, CEEMEA bölgesindeki on pazarda (Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Polonya, Romanya, Rusya, Güney Afrika, Türkiye, Ukrayna ve Birleşik Arap Emirlikleri) çevrimiçi kantitatif bir araştırma yürüttü. Her pazarda 300 katılımcıyla görüşme yapıldı. Bu sağlam bir örneklem boyutu olduğundan demografik veya davranışsal alt-gruplara bakabilme imkanı doğdu ve CEEMEA bölgesini geniş çapta kapsar niteliğe büründü. Örneklem tüm pazarlardaki çevrimiçi nüfusu iyi temsil edebilecek şekilde belirlendi. Saha çalışması Ekim 2013’te Research Now tarafından yapıldı. Uzman görüşmelerini Şubat ve Mart 2014’te yaptık. Burada ifade edilen görüşler bireylerin kendi görüşleridir.
  • 51.
  • 52. TV KRALDIR GELENEKSEL REKLAM SPOTUNUN ÖTESİNDE KİŞİSELLEŞTİRME VE GELECEK