2. ETKİLEDİK,ETKİLENDİK AMA NASIL? ORTA ASYADAN BİR TÜRK GELENEĞİ OLARAK BÜTÜN DÜNYAYA KURULAN TÜRK DEVLETLERİ İLE YAYILAN TUĞ VE DAVUL VERME GELENEĞİ TÜRK DEVLETLERİNİN YIKILMASINDAN SONRA DA O COĞRAFYALARDA DEVAM ETMİŞTİR. HİNDİSTANDA, İRANDA, ARAP YARIMADASINDA BU ETKİ GÜNÜMÜZDEDE HALA GÖZÜKMEKTEDİR.BU COĞRAFYADA ÇALINAN TÜRK AKSAĞI VE CENGİ HARBİLER HALA BU ADLA YAŞATILMAKTADIR.BU USÜLLER BİLİNEN EN ESKİ TÜRK RİTİMLERİDİR Mehter Levni,Sürname-i vehbi
3. ETKİLEDİK,ETKİLENDİK AMA NASIL? *Mehterin ruhları coşturan gücünü fark eden Avrupalılarda kendi ordularında mehter takımları oluşturmaya başlamışlar , Polonya ,Rusya, Avusturya ve Prusya daha sonrada Fransa yeniçeri bandoları adı altında mehter takımları kurmuşlardır.Ve bugünkü anlamda askeri bandoların temeli böylelikle atılmıştır. *Avrupanın en önemli bestecileri Mozart ,Beethoven , Lizst ve daha niceleri mehterin müziğinden etkilenerek besteler yapmışlar ve bu besteler 18. Yüzyılda Avrupada yeni bir müzik türü doğmasına sebep olmuş , bu müziğe de alaturka adı verilmiştir
4. ETKİLEDİK,ETKİLENDİK AMA NASIL? *Mehter müziği makamsal bir formda yazılan klasik türk müziği özellikleri taşır.24 sesten meydana gelen bir ses sistemine sahiptir.Bu müzik 16-17. Yüzyıldan itibaren Avrupalıları etkisine almaya başlamış 18.Yüzyılda Avrupada yeni bir müzik türünün çıkmasına sebep olmuş , bunun aksine Osmanlıda 18.Yüzyıl içinde yozlaşarak vezirlere, sancak beylerine ve esnafa dek yayılan mehterler kuruluş amaçlarından uzaklaşmışlar ve etkilerini yitirmişlerdir *Avrupa’da Viyana önlerinde nöbet tutan Türk ordusunun mızıkası, bütün Avrupalı milletler tarafından kabul edilmiş, böylece Mehter Avrupa müziğini etkileyen müzik sanatımız olmuştur.
5. Türklerin tarih boyunca iç asyadan Anadoluya Anadoludan Arap yarımadasına , Afrika’ya ve Avrupa’ya kadar değişik coğrafyalarda kullandıkları mehter müzik aletleri şunlardır 1. Nefesli müzik aletleri : zurna boru kerrenay mehter düdüğü klarnet 2.Vurmalı müzik aletleri : kös davul nakkare tabılbaz def zil çevgen
6. Etkiledik, Etkilendik Ama Nasıl? 15. yy dan başlayarak Avrupa'da Türk müziğine, tekstiline, halılarına, yaşam tarzına gösterilen ilgi giderek büyümüştür. O yüzyılların en önemli medyası sahnelenen opera, tiyatro ve bale eserleriydi. Türkler üzerine yazılan eserler sayesinde her gece tiyatroları dolduran seyirciler, sahnede Türk giyim-kuşamını, Türklerin davranışlarını, yaşayışını, saray yaşamını canlı bir biçimde görebiliyordu. Mozart'ın ünlü 'Saraydan Kız Kaçırma' ve Topkapı Sarayı'nda geçen 'Zaide' operaları; yine Mozart'ın Topkapı Sara-yı'nda geçen ve kahramanı Kanuni Sultan Süleyman olan 'Saray Kıskançlıkları' adlı balesi; Rossini'nin dört operası önemli örneklerdir. Avrupa başkentlerinde halkın Türk giyim-kuşamını ve müziğini tanıması için en güzel fırsatlardan biri de yeni atanan Türk elçisinin görkemli bir alayla mehter müziği eşliğinde kente girişi ya da kralın sarayına kabulüydü. HEREKE HALISI Saraydan kız kaçırma operatı
7. Etkiledik, Etkilendik Ama Nasıl? Tekstil gibi Türk halıları da Avrupa'da moda olmuştu. Kiliselerde, saraylarda, konaklarda Türk halılarının kullanımı çok yaygındı. Özellikle Hollandalı ve İtalyan ressamlar daha çok kiliselerde yer alan bu halıları tablolarında göstermişlerdir. O zamanki halı tasarımları günümüze pek kalmadığı için sanat tarihçileri, bu tablolardaki ayrıntıları inceleyerek eski Türk halıları üzerine bilgi sahibi olmaktadır Bu tür iletişim ve karşılıklı etkilenmeler, müzisyenlerin ufkunu genişlettiği gibi, kültür ve medeniyetlerin de ufkunu genişletmekte, ortaya çıkan eserlerin kalitesini yükseltmektedir.
8. MÜZİKTEN RESME, ünlü eserlerde Türk İmgesİ Mozart, Beethoven, Puşkin, Tolstoy, Rossini, Verdi, Dürer, Renoir, Shakespeare, Cervantes, Machiavelli, Voltaire, Luther, Toynbee, Flaubert, Turgenyev, Liszt...İşte diğer usta besteci ise Ludwig van Beethoven idi. "Derviş Korosu","Atina Haberleri" ve "Vittoria Savaşı" adlı eserlerinde mehteri geniş ölçüde kullandı. Ama Mozart’ı, Beethoven ve diğer bestecilerden ayıran bir fark vardı; o sadece mehter müziğinden etkilenmemiş, doğrudan doğruya Türkleri konu alan, "Sihirli Flüt" ve "Saraydan Kız Kaçırma" gibi eserler yazmıştı. Mozart hep Türk dostu olarak bilindi.
13. Avrupa’da Yenilikler XV. yüzyılın sonlarıyla XVI. yüzyılın ilk yarısında önce İtalya'da başlayan ve ardından Fransa, Almanya, İngiltere ve diğer Avrupa ülkelerinde görülen edebiyat, güzel sanatlar (resim, mimarlık, heykeltraşlık ... vb), bilim ve teknik alanında görülen gelişmeler olmuştur . Osmanlı Devleti bu gelişmeleri takip edememiştir. 1699 da Osmanlı Devleti Viyana’yı ikinci kez kuşatmış fakat kuşatma başarısız olmuş ve toprak kaybetmeye başlamıştır.
14. Merzifonlu Kara Mustafa Paşa II.VİYANA KUŞATMASI (IV.Mehmet Dönemi) 1683 Sebepleri: Avusturya'ya bağlı olan Macarların ayaklanarak Osmanlıdan yardım istemeleri, Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'nın şöhret kazanma isteği. Kuşatma ve Savaş : Avusturya'nın yardım istemesi üzerine papanın teşvikiyle bir haçlı ittifakı kurulmaya çalışıldı. Lehistan Osmanlılara karşı Avusturya ile ittifak yaptı. Merzifonlu şehri kuşattı, fakat alamadı. Kuşatmanın uzun sürmesi düşmana vakit kazandırdı. Kırım Kuvvetleri Viyana'ya yardıma gelen Lehistan kuvvetlerini durdurmakta gereken gayreti göstermediler. Osmanlı Ordusu Avusturya ve Lehistan kuvvetleri arasında kalarak ağır bir yenilgiye uğradı. Dağılan kuvvetleriyle Belgrad'a çekilen Merzifonlu IV.Mehmet'in emriyle idam edildi.
15. OSMANLI DEVLETİNİN DURAKLAMA NEDENLERİ A- İÇ NEDENLER 1)-Devlet idaresinin bozulması 2)-Askeri teşkilatın bozulması 3)-İlmiyenin(eğitimin) bozulması 4)-Maliyenin(Ekonomi) bozulması 5)-Toplum yapısının bozulması B- DIŞ NEDENLER 1)-Devletin doğal sınırlarına ulaşması(Doğuda İran, Kuzeyde Rusya,Batıda Avusturya) 2)Avrupa'da Rönesans ve Reform sonucu bilim ve tekniğin gelişmesi 3)-Avrupa'nın coğrafi keşiflerle zenginleşmesi (Altın ve gümüş Avrupa'yı zenginleştirdi) 4)-Coğrafi keşifler sonucu Osmanlı ticaret gelirlerinin azalması, Avrupa'daki altının çoğalmasıyla Akçenin değer kaybetmesi
16.
17. Yirmisekiz Çelebi Mehmet Efendi Yirmisekiz Mehmed Çelebi Paris Sefaretnamesi ile Türk edebiyat tarihine geçmiş Osmanlı devlet adamıdır Yirmi sekizinci ortada hizmet gördüğü için hayatı boyunca bu isimle anılmiştır. Çorbacılık ve muhzır ağalığında bulunduktan sonra yeniçeri efendisi oldu. Sultan III. Ahmed saltanatında başmuhasebeci oldu. 1720 yılında bu görevde bulunduğu sırada Fransa ’ya büyükelçi olarak gönderildi. Osmanlı Devleti'nde ilk defa olarak devamlı bir elçilik görevi ülke dışına çıkan devlet görevlisi olan Mehmed Çelebi, Paris’te on bir ay kaldı. Dönüşünde, seyâhati sırasında gördüklerini bir kitap halinde padişaha sundu. İşte örnekte olduğu gibi Osmanlı devleti Avrupa’yı daha yakından takip edebilmek için elçilikler kurmaya başlamıştır .
18.
19. 18 YY. ISLAHAT HAREKETLERİ 18. yüzyılda daha köklü değişikliklere ihtiyaç duyuldu. Avrupa'nın askeri ve teknik üstünlüğü görüldü ve kabul edildi. Bu yönde gelişme sağlanmaya çalışıldı LALE DEVRİ ISLAHATLARI(1718-1730): 1718 yılında Avusturya ile imzalanan Pasarofça Antlaşmasından 1730 yılındaki "Patrona Halil İsyanı"na kadar geçen döneme Lale Devri denir. Bu dönemin padişahı III. Ahmet, Sadrazamı Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'dır Sultan III. Ahmet Çeşmesi
20. Lale Devrinin Özellikleri: Bu dönemde Avrupa ile savaş yaşanmamış, barış içinde yaşamak fikri ortaya çıkmıştır. Osmanlı Devleti Avrupa'yı daha iyi tanıyabilmek için Paris, Londra gibi şehirlere elçiler göndermiştir. Bu devirdeki diğer yenilikler ve ıslahatlar şunlardır: a)- Matbaa kuruldu. (Sait Efendi ve İbrahim Müteferrika tarafından 1727'de İstanbul'da kuruldu. Matbaada basılan ilk eser Vankulu Lügatı'dır.) b)- Yeniçerilerden bir itfaiye bölüğü oluşturuldu. c)- Yalova'da kağıt, İstanbul'da kumaş ve çini fabrikaları kuruldu. d)- Yeni Kütüphaneler açıldı. Doğu ve batı eserleri tercüme edildi. e)- Çiçek aşısı yaygınlık kazandı. f)- Lağımcı ve Humbaracı ocaklarında ıslahatlar yapıldı. g)- Mimarlık, resim ve minyatür sanatları gelişti. İbrahim Müteferrika
21. Levni Çalışması LALE DEVRİ Hollandalı ressam Vanmour’un resimleri ile çağdaşı nakkaş Levni’nin eserlerinin yer aldığı ‘Lale Devri Batılı tarzda eserlerin verildiği dönem olmuştur. Bu iki sanatçı dönemi tanıtan eserler vermişlerdir. Flaman ressam Vanmour, 1707'de çizdiği Osmanlı kıyafetlerini bir albüm halinde Paris'te bakır oyma tekniğiyle bastırdı. Lale Devri'nin İstabul insanlarını gösteren bu albüm, batı da çok ilgi gördü ve defalarca basıldı.