1. ÇOCUĞU TANIMA TEKNİKLER
Çocuğu tanıma tekniklerinden bir tanesi ve en sık yapılanı gözlemdir. Ancak
gözlem yapan kişinin çocuğun dünyası ile ilgili etkin bir bilgi dağarcığına ve
empatik özelliğe sahip olması gerekir. Çocuk dünyası ile ilgili bilgi iyi bir
empatik özellik sayesinde çaba gerektirmeksizin elde edilebilir. Empatik
yaklaşım çocuğun bulunduğu ortamı tüm koşulları ile bilmek ve bu koşulların
hangisinin ne oranda etkili olduğunu belirlemekten geçer. Tabii bu koşullar
içerisinde biz olsak neler hissederdik düşüncesi empatik yaklaşımın en temel
koşuludur.
Kaba bir örnekle meseleyi açmaya çalışalım. Zor bir doğum ile dünyaya
gelen bir bebek doğal olarak kafa travması geçirmiş, şok yaşamış ve zihinsel
gelişimini sağlayacak hücre oluşumuna engel teşkil edecek şiddeti hem
psikolojik ve hem de biyolojik olarak yaşamıştır. Bunu bilmiyoruz.... Aynı
bebek 9 – 10 aylık iken ateşli bir hastalık geçiriyor. Gece vakti gelişen bu
hastalık durumu ancak gündüz farkedilebiliniyor. Yani bebek en az 5 saat 40
ve üstü bir sıcaklık derecesini yaşıyor. Bunu da bilmiyoruz.... Uyumsuz bir
anne-baba ilişkisi içerisinde büyüyen bebek isteklerinin karşılanması
durumlarında da sıkıntı yaşamıştır. Aynı zamanda tüm bu yaşadıkları çocukta
gizli zeka geriliğine yol açmıştır.
Bu şartlar altında okula başlayan çocuktan öğretmeni şikayetçidir. Çok
değişik tepkileri vardır çocuğun. Bir gün uysal iken. diğer gün uyumsuzdur.
Uysal olduğu gün evde her günden değişik bir olay yaşamıştır çocuk. Babası ile
annesi kavga etmemişler kendisi ile de ilgilenmişlerdir. Uyumsuz olduğu gün
ise evde olağan bir gün yaşamıştır çocuk. Temel güven duygusunun yerleştiği
ilk üç yıl çocuk bu güven duygusunu oluşturamamıştır yaşadığı olumsuz
hadiselerden dolayı. Bunu da bilmiyoruz.
Öğretmen şikayetçidir... Okumayı sökemiyor diye. Neredeyse bir yıl bitecek
ama çocuk diğerlerine göre çok çok gerilerde. Çocukta gizli zeka geriliği vardır.
Yani yaşadığı hadiseler onu içe kapanık ve ilgisiz yapmıştır. Depresiftir.
Öğrenmeye, oynamaya ilgisizdir. Zekası normaldir ancak zekasını
kullanabileceği psikolojik becerilerden yoksundur çocuk. Bunu da bilmiyoruz.
2. Gözlem tekniği bize çocuğun davranışlarının altında yatan nedenleri sağlıklı
ve tam olarak vermez. Ancak çocuk hakkında önemli fikirler verir. Yukarıdaki
örnekten yola çıkarsak gözlem tekniği sayesinde çocuğun davranış
problemlerini farkedebiliriz. Onun içe kapanık, dirençsiz, uyumsuz, zor
öğrenen, ilgi düzeyi gelişmemiş bir çocuk olduğuna kanaat getirebiliriz.
Yanılmamışta oluruz. Ancak bu çocuk neden böyle ? Yaratılışından mı ?
Öğrenme sonucu mu ? Yoksa yaşadığı olumsuzluklardan mı ? tüm bu sorulara
gözlem tekniği cevap vermez. Burada çocukla ilgilenen kişinin, gözlemcinin
başvuracağı ikinci ve çok etkili olan teknik vaka incelemesidir.
Vaka incelemesi derinliğine araştırma yapanlar için faydalı bir tekniktir.
Gözlemci yani öğretmen, yukarıdaki vakada yapması gerekenleri bu tekniği
kullanarak yapacaktır. Bu teknik çocuğun çok teşekküllü incelenmesi esasına
dayanıyor. Sebep-sonuç ilişkisi arar. Öğretmen bu durumda çocukla ilgili
detaylı bilgi almak için en yakınlarından başlayarak detaylı bir özgeçmiş
alacaktır. Yakınlarından kastımız sadece anne ve baba değildir. Çünki anne ve
baba çocuk üzerinde tasarrufta bulunurken hata yapmış olabilir ve büyük bir
ihtimalle yaptıkları hataları saklayacaklardır. Bu da araştırıcıyı ( öğretmeni )
yanlış sonuçlara götürecektir. Bu sebeple iyi bir vaka incelemesi yapmak
istiyorsak ki bu şarttır özgeçmiş bilgilerini akraba ve komşulara da sorarak
almak durumundayız. Özgeçmiş bilgileri annenin çocuğa hamile kaldıktan
bugüne kadarki gelişimsel bilgilerini kapsamalıdır.
Üçüncü tekniğimiz çocukla konuşmamız ve psikoanalizini çıkarmamızdır.
Psikanaliz uygulanırken çok değişik tekniklerden faydalanılır. Çocuğa resim
yaptırmak, oyun içinde çocuğu gözlemek, onunla detaylı bir konuşma yapmak.
Bu üç uygulamada biraz profesyönellik gerektirmektedir. Çünki her üçü de
kendi içinde çok detaylı ve bir o kadar da feedback özelliği olan
uygulamalarıdır. Örneğin psikanaliz uygulaması tamamen araştırıcının kendi
becerileri ile sınırlıdır. Çocuğu konuşturmak, onu yönlendirmek, hedef , hayal
ve rüya analizine girebilmek ve tüm bu gelişmelerden yeni keşiflere ulaşmak
her araştırıcıda aynı sonuçları vermez.
Çocuk hakkında bilgi edinmemiz gereken bir diğer hususta onun zekası ile
3. ilgilidir. Bir çocuğun uyumsuz oluşu direkt onun zekası ile ilgili olabilir. Dersi
anlamayan, arkadaşları karmaşık oyunlar oynarken aynı becerileri
gösteremeyen çocuk kendinde bir takım eksikler olduğunu düşünür.
Arkadaşları ondaki eksikliği dillendirebilir ve onu oyunlara almayabilir veya
eksik görevler verebilirler.
Zeka seviyesi çok hassas aynı zamanda da çok karmaşık bir durumdur.
Yaşadığımız çağın en büyük dahilerinden kabul edilen Albert Eınstein geri
zekalı diye ilkokul sıralarında öğretmeni tarafından okuldan uzaklaştırılarak
okul hayatına son verilmiştir. Öğretmeni onu hangi kriterlere göre
yargılamıştır? Bunu tam olarak bilmiyoruz ama günümüz türkiyesinde de
sıkça yapılan dersi anlamıyor, bu çocuk diğerlerinden zekaca geri
yargılamasını o öğretmenin de yaptığı görülüyor. Oysa Eınstein disleksi adı
verilen özel bir nörolojik durumdan dolayı başarısız görünmüştü.
Bir çocuğun zeka seviyesini belirlemek bugün itibarı ile ( geçmişe nazaran )
daha güvenilirdir. Ancak hemen şunu da belirtmek faydalı olacaktır. Zeka
testleri kesin sonuçlar vermekten uzaktır sadece fikir verirler. Bu fikre ulaşmak
bile iyi bir çalışma gerektirir.
Dünyaca kabul edilen ve DSM kriterlerinde de yer bulan iki zeka testi vardır.
WISC-R ve STANFORD BINET. Bu testler Türkiye’de okul ve kliniklerde
kullanılmaktadır. Bu iki test birbirine göre bir takım farklılıklar
göstermektedir. Bu aşamada bu testlerin içeriği hakkında bilgi verilmeyecektir.
Zeka testleri bize çocuğun psikolojik durumundan kaynaklanan eksiklikleri
vermekten uzaktırlar. Böyle olunca da araştırıcı zeka testi ile çocuğun zekası
hakkında sonuca ulaşmamalıdır. Zekaya etki eden bir çok faktör hakkında
edinilecek bilgiler neticesinde çocuğun zekası hakkında bir malumata
ulaşılabilinir.
Uygulayıcının zeka geriliği, gelişim bozukluğu, geç öğrenme ve geç gelişme,
depresyon, disleksi, kaygı düzeyleri, sağırlık, görme bozuklukları, kelime
dağarcığı, çağrışım bozuklukları, motivasyon, kültür farkları, duygulanım
bozuklukları v.s. gibi konularda uzman bir kişi olması gerekmektedir.
4. Çocuğu tanıma tekniklerinden bir tanesi de sosyometri tekniğidir. Bu teknik
sayesinde çocuğun sosyal ve psikolojik dünyası hakkında önemli bilgiler
edinebiliriz. Çocuğun tercih ettiği arkadaşları, onların psikolojik ve sosyal
dünyaları bize çocuk hakkında önemli mesajlar verebilir. Bana arkadaşını
söyle sana kim olduğunu söyleyeyim sözü de bu tip bir değerlendirmenin
sağlıklı oluşunu ispat eder niteliktedir.
Örneğin liderlik vasfına sahip bir çocuğun yanında sürekli dolaşan, onun
yönlendirmelerine göre bir yaşam tarzı oluşturan bir çocuk için peşin hükümlü
olmamak kaydı ile bağımlı, kendine güveni az, azarlanan, kaygılı, becerileri az
bir çocuk diyebiliriz.
Sosyometri tekniği ile sınıf içi arkadaşlık durumunu da farklı özellikleri ile
tespit etme olanağı buluruz. Sınıfta lider kim, hangi özellikler ile lider, en aktif,
en pasif, en çalışkan, en tembel, sevilmeyen, içe kapanık, konuşkan, ve daha bir
yığın özellikleri ortaya çıkarmamız mümkündür. Teknikte kullanılan
yönergelere göre sınıf içinde istediğimiz bilgileri alabiliriz.
Özellikle okulda kullanılan tekniklerden bir tanesi de Kimdir Bu tekniğidir.
Seçilen soru yönergeleri aracılığı ile sınıf içinde bir çocuğun diğer arkadaşları
tarafından nasıl değerlendirildiği öğrenilir. Sosyometri tekniğinden daha
kapsamlı bilgileri bu teknik sayesinde elde ederiz.
Yönergelerden bir tanesini inceleyelim. “ Çok kavga eder, oyun bozandır.
Kimdir bu?” 20 kişilik bir sınıfta bu soruya çocukların verdiği cevapta Ersin ile
Ahmet’ in yazıldığını varsayalım. 12 kişi Ersin’ i 8 kişi de Ahmet’ i seçmiş
olsun. Bu cevaplardan hareketle Ersin ve Ahmet’ in oyun becerileri gelişmemiş,
sosyal ilişkileri zayıf, problemlerini kavga yolu ile gidermeye çalışan, sınıfta
sevilmeyen kişiler olduklarına kanaat getirebiliriz. Ancak her test sonucunda
olduğu gibi burada da testin vermiş olduğu sonuçlara göre hüküm veremeyiz.
Gözlem ve mülakat teknikleri sayesinde bu öğrencilerin gerçekten böyle olup
olmadıklarını araştırmak gerekir. Çıkan sonuca göre bu çocuklarda ki bu
özelliklerin psikolojik temellerine inip düzeltme ve daha uygun davranışlara
yöneltme çalışmalarına geçmek gerekir.
5. Çocuğu tanıma tekniklerinden bir tanesi de “ Kime Göre Ben Neyim “
tekniğidir. Bu teknik insanın başkaları tarafından değerlendiriliş tarzının
ondaki olumlu veya olumsuz etkilerini ortaya çıkarmak amacı ile hazırlanan
bir test tekniğidir. Başkalarının düşünceleri insan hayatında hele çocuğun
gelişiminde oldukça etkilidir. “ Akıllıya 40 gün deli demişler deli olmuş “
atasözü de hayatımızda başkalarının düşüncelerinin ne denli etkili olduğunu
kanıtlar niteliktedir.
Bu test sayesinde çocuğun hayatında etkili olan insanları ve etki düzeylerini
öğrenerek iyileştirme ve destekleme çalışmaları yaparız.
Örneğin; soru yönergemiz “ Çok tembeldir “ olsun. Yönergenin cevap
kısmında Anneme, babama, öğretmenime, arkadaşlarıma, bana kısmı vardır.
Burada çocuğun vereceği cevap anne ve baba kısmı olsun. Bu cevaplardan
hareketle şunları anlayabiliriz. Aile yargılayıcı bir ailedir. Büyük bir ihtimalle
bu durum çocuğu yıpratmakta ve suçluluk duymasına sebep olmaktadır.
Öğretmen çocuğun durumundan memnundur. Aile çocuktan çok şeyler
beklemektedir. Fakat çocuk beklentilere cevap verecek kapasitede değildir.
Sürekli başkaları ile kıyaslanmakta, bu durum da çocuğu yıpratmaktadır.
Biz bu bakış açısından yola çıkarak çocuk ile ilgili geniş bir araştırmaya
girerek aile ile irtibata geçip çocuğa yapılan yanlışlıklar noktasında aileyi
bilinçlendiririz.
Çocuk ile ilgili bir başka araştırma tekniğimiz Psikometri adını verdiğimiz
ve çok değişik testleri içeren tekniktir. Bu test sayesinde çocuğun psikolojik ve
varsa patolojik durumlarını öğreniriz.
Psikometri testlerinden bazıları şunlardır: Hamilton, Beck Kaygı, Depresyon
testi ve Kişilik testleri. Bu testlerin herbiri çocuğun farklı özelliğini ortaya
çıkarmaya yararlar. Genelde kliniklerde kullanılırlar. Ancak okullarda da
kullanılabilinirler.
Bir diğer teknik Oyun Terapisidir. Oyun terapisi sayesinde çocuğun sosyal
uyum ve motor yetenekleri keşfedilip geliştirilir. Bu teknik çocuğun ruhsal
dünyasındaki iyileştirmeler için de kullanılan çok iyi bir terapi tekniğidir.