1. TURĠZMDE SEKTÖRÜNDE
EKONOMĠK, SOSYO-KÜLTÜREL ÇEVRE ĠLE
ĠLGĠLĠ SORUNLAR
SELCUK YÜCESOY
ERCĠYES ÜNĠVERSĠTESĠ
SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ
TURĠZM VE OTEL ĠġLETMECĠLĠĞĠ ANA BĠLĠM
DALI
KAYSERĠ 2014
2. ĠÇĠNDEKĠLER
KÜRESELLEġME, YAġAM KALĠTESĠNDEKĠ DEĞĠġĠMLER, EKONOMĠK KRĠZLER VE TURĠZME ETKĠLERĠ
SÜRDÜRÜLEBĠLĠR TURĠZM VE TÜKETĠCĠLER
SĠYASĠ VE SOSYAL KRĠZLERĠN TURĠZME ETKĠLERĠ
ÇEVRE SORUNLARI, ĠKLĠM DEĞĠġĠKLĠĞĠNĠN TURĠZME ETKĠLERĠ
EKO TURĠZM
DOĞAL VE KÜLTÜREL MĠRASLAR- SÜRDÜRÜLEBĠLĠR TURĠZM
ALTERNATĠF TURĠZM
3. KÜRESELLEġME
Küreselleşme, dünya çapındaki toplumsal ilişkilerin yoğunlaşmasıdır. Üretim
sistemlerini, teknolojiyi, uluslararası ticareti, finansal pazarları, ulus-devletleri
ve sosyal yaşamın birçok yönünü etkileyen küreselleşme, yeni bir kavram
değildir. XV. yüzyılda coğrafi keşiflerle başlayan, sanayi devrimi, petrolün
kullanımı, yeni ulaşım araçlarının ortaya çıkışıyla devam eden ve XXI. yüzyılda
bilgi ve teknolojiyle kendisini yenileyen kapitalizmdir. Küreselleşme, bugün
birçok ülkenin önemli endüstrilerinden biri olan ve gelir getirici etkinlikler
dışında kalan, boş zamanların hemen hepsini içine alan bir seyahat, bundan
doğan bir konaklama, yeme-içme, ulaşım, eğlence gibi hizmetler ve ilişkiler
olarak tanımlanan turizm üzerinde de doğrudan etkili olmuştur.
4. Son 20 yılda küreselleşme süreci turizm üzerinde farklı etkiler
yaratırken, toplumlar turizm hareketliliğinde değerler etkileşiminden nasıl
yararlanacağı konusunda yeni politika arayışlarına yönelmişlerdir. Ülkelerin
uluslararası ilişkilerde dünya kamuoyunu etkileyebilecek ulusal ve yerel imajlar
oluşturma, toplumsal ilişkilerde yerleşik hale gelmiş ön yargılardan
arınma, kültürel değerlerini tanıtma ve uluslararası politikalarda uzlaşmanın
yaşamsal değerini ön plana çıkarma gereği turizme yeni bir boyut kazanmıştır.
Bugün dünyanın hızla gelişen hizmet sektörlerinin başında gelen
turizm, yükselen refah seviyesi, seyahate ayrılan gelirin ve ulaşım imkânlarının
artmasıyla birlikte, dünyada büyük bir rekabet ortamını yaratmıştır.
5.
6. Dünyanın bütünleşmiş tek bir pazar haline gelmesini ifade eden küreselleşme
kapitalizmin bir sonucu ve gerekliliği olarak değerlendirilmelidir. Küreselleşme, yeni
dünya düzeni, postmodernizm, yenileşme ve neo liberalizmi birbirinden ayrı
düşünmemek gerekir. Çünkü söz konusu anlayış ve söylemler kapitalizm ile
bağlantılıdırlar ve ancak kapitalizm bağlamında açıklanabilirler.
Bugün dünyanın hızla gelişen hizmet sektörlerinin başında gelen turizm, yükselen
refah seviyesi, seyahate ayrılan gelirin ve ulaşım imkânlarının artmasıyla
birlikte, dünyada büyük bir rekabet ortamı yaratmıştır. Bu rekabet ortamının
oluşturacağı turizm gelirinin 2020 yılında 2 trilyon dolara ulaşacağı tahmin
edilmektedir.
7. Dolayısıyla her ülke, yeni pazar alanları oluĢturma, hizmet sektörlerinde
geliĢme ve iletiĢim araçlarını kullanma gibi küresel turizm stratejileri
geliĢtirmiĢtir. Ancak bu stratejilerinin belirlenmesinde yine Batı ülkeleri
ve onların çok uluslu Ģirketleri etkili olmuĢtur. Az geliĢmiĢ toplumlarda
turizmin geliĢmesini sağlayacak teknoloji, sermaye denetimi, fikirlerin
pazarlanması ve dağıtımı gibi üç ana güç yapısı çok uluslu Ģirketlerin
elinde olduğundan, küresel turizm politikalarını da onlar
yönlendirmiĢlerdir.
11. EKONOMĠK KRĠZLER VE TURĠZME
ETKĠLERĠ
Türkiye, 2001 ulusal kriz sonrasında sağlanan siyasi istikrar ve güçlü ekonomiye
geçiş programı (GEGP) sayesinde, 2002 – 2007 yılları arasında yüksek büyüme
oranları elde etmiştir. Bu dönemler arasında yıllık ortalama büyüme hızı yüzde 6’yı
aşmıştır. Fakat dünya ekonomisinde 2007 yılının ortalarında itibaren baş gösteren
küresel mali krizin Türkiye ekonomisine etkisi 2008 yılının ikinci yarısından
itibaren olmuştur. Bunun neticesinde 2000’li yıllarda devam eden büyüme dönemi
2008 yılının ortalarında itibaren sona ermiştir.
12.
13. Bütün Dünya’da 2008 krizinin yaşanmasının ardından 2009’da turizm
gelirlerindeki değişmeler aşağıda verilmiştir. 2008 yılında 9. sırada yer alan
Türkiye, 2009 yılına gelindiğinde turizm gelirleri sıralamasında 10. sıraya
düşmüş, Avusturya ise 10. sıradan 9.sıraya yükselmiştir. İlk onda yer alan diğer
ülkelerin turizm gelirleri sıralamasında ise bir değişme yaşanmamıştır.
14.
15. SÜRDÜRÜLEBĠLĠR TURĠZM VE
TÜKETĠCĠLER
Sürdürebilirlik kavramı son yıllarda en çok konuşulan ve gündem oluşturan bir
kavram haline gelmiştir. Sürdürülebilirlik, belirli bir ekosistemin ya da sürekliliği
olan herhangi bir sistemin kesintisiz, bozulmadan, aşırı kullanımla tüketmeden
ana kaynaklara aşırı yüklenmeden sürdürülebilmesi yetkinliği olarak bilinmektedir.
16. Sürdürülebilir turizm kavramı daha geniştir kavram olan “Sürdürülebilir büyüme ”den
gelen ve bu büyümeyi turizmin özel bağlamına uygulama anlamına gelen özel bir
terimdir. Yazarlar genellikle “sürdürülebilir büyüme” teriminin kaynağını1987’deki
Dünya Komisyonunun Çevre ve Gelişim konulu “Ortak Geleceğimiz” başlıklı raporuna
dayandırırlar.
17.
18.
19. SĠYASAL VE SOSYAL KRĠZLER
Türkiye’de bir siyasi kriz olduğunda, meslektaşlar haklı olarak bunun turizme
yapacağı etkiyi soruşturmaya başlar. Türkiye’ye gelen turist profili, Türkiye’ye
gelen yabancı turistlerin yüzde 74.1’i orta, yüzde 14.4’ü yüksek, yüzde 11.4’ü de
düşük gelir grubundan oluşuyor.
Türkiye’yi neden tercih ettiklerine baktığımızda ise yüzde 56.1’le daha çok gezi ve
eğlence amaçlı olduğunu görüyoruz. Yabancı turistlerin yüzde 10.3’ü kültür, yüzde
6.5’i yakınları ziyaret amacıyla geliyor. Alışveriş amacıyla gelenler yüzde 5.7, görev
nedeniyle gelenler yüzde 4.8, ticari ilişkiler için gelenler yüzde
4.1, konferans, kurs, seminer, toplantı nedeniyle gelenler de yüzde 2.7 seviyesinde
görünüyor.
20. BaĢta Avrupa ülkeleri olmak üzere birçok ülkede yapılan
araĢtırmalar, ülkemize gelecek turistin cebindeki paraya göre en iyi
hizmeti alabileceği ülkelerin baĢında Türkiye’nin geldiği gösteriyor.
"Neden Türkiye?" sorusuna verilen yanıt
“Diğer ülkelerde tesisler 1980’lerin, fiyatlar ise 2000’ler
seviyesindeyken, Türkiye’de tam tersi; tesisler 2000’lerin fiyatlar
1980’lerin seviyesinde."
21. ÇEVRE SORUNLARI VE TURĠZM
Devletin 1980 sonrası çevre politikalarında kalkınmanın esas alındığını
görmekteyiz.
Termik santrallerin en verimli, güzel ve turizm açısından elverişli yerlere
yerleştirilmesinin altında bu güdü elverişli yerlere yerleştirilmesinin altında bu
güdü yatmaktadır. En güzel sahiller neredeyse hiç bir estetik özelliği olmayan
beton yığınları ile doldurulmuş bulunmaktadır. Turizm, tamamen ticari ve
ekonomik bir faaliyet olarak algılanmakta ve bu anlayışla her tür çevresel tahribata
çanak tutulmaktadır.
22. Turizm hareketi genellikle doğal dengenin çok duyarlı olduğu yerlerde
başlamakta, gelişmekte ve gerekli önlemler alınmadığında bu dengeyi kolaylıkla
bozmaktadır.
Su kaynaklarının kirlenmesine neden olmakla birlikte tarım -Su kaynaklarının
kirlenmesine neden olmakla birlikte tarım arazileri, bölgesel bitki örtüsü (flora) ve
hayvan varlığı (fauna) yapısını tahrip etmektedir.
Ormanların tahribi, ormanlık alanlarda avlanma, inşaat ve ulaştırma yatırım faaliyetleri
ve kıyılardaki deniz araçları barınakları, gezinti yolları, hayvan neslinin tükenmesine
yol açmaktadır.
23. Kontrolsüz bir planlama sürecinde ortaya çıkan yapılaşma ve yoğun turist
faaliyetlerinin neden olduğu kalabalıklaşma her ne şekilde olursa olsun çevre
üzerinde mutlaka bir sorun olmaktadır.
Kısaca Turizm hareketi bir bütün olarak ele alındığında, dolaylı ya da doğrudan iklim
değişikliğine neden olmaktadır.
Altyapı ve üstyapı tesisleri, bu tesislerin gereksinim duyduğu araç gereçlerin
üretiminde kullanılan maddeler, ulaşım yolları, katı, gaz ve sıvı atıklar, ulaşım
araçlarının çıkardığı gazlar, nüfus yoğunluğunun neden olduğu aşırı kullanım
ekosistemi tahrip etmektedir.
24. EKO TURĠZM
Ekoturizm, oldukça yeni bir kavramdır. Ġlk kez 1992 Rio Çevre Zirvesi'nde
sürdürülebilir bir dünya ve çevre için kriterler ortaya konmuĢtur. Bu
kriterler, turizme de uyarlanarak, çevreye zarar vermeden, ondan yararlanma
yöntemlerinin geliĢtirilmesi ve tüm yerli halkların kültürlerini yok
etmeden, onların turizm faaliyetlerinden yararlanmalarının sağlanması
Ģeklinde özetlenmiĢtir.
25. "Dünya Eko turizm Zirvesi'nde, tüm
ülkelerin benimsediği ortak bir tanım
saptandı. Buna göre eko
turizm, "yeryüzünün doğal kaynaklarının
sürdürülebilirliğini güvence altına
alan, bunun yansıra yerel halkların
ekonomik kalkınmasına destek
olurken, sosyal ve kültürel bütünlüklerini
koruyup gözeten bir yaklaşım ya da tavır"
olarak benimsendi. Bu kavramı benimseyen
ülkelerin, doğal sonuç olarak
benimsemeleri gereken prensipler ve
uygulayacakları yöntemler ise şöyledir:
26. Ekoturizm politikaları
geliĢtirmek ve planlama
yapmak
Ekoturizm için kurallar
geliĢtirmek
Ekoturizm alanında ürün
geliĢtirmek, pazarlama ve
tanıtım yapmak
Ekoturizmin getiri ve
götürülerini ( maddi ve
manevi ) izleyip saptamak
27. SÜRDÜRÜLEBĠLĠR TURĠZM
Sürdürülebilir turizm, insanın etkileşim içinde bulunduğu ya da bulunmadığı
çevrenin bozulmadan veya değiştirilmeden korunarak, kültürel
bütünlüğün, ekolojik süreçlerin, biyolojik çeşitliliğin ve yaşamı sürdüren
sistemlerin idame ettirildiği ve aynı zamanda tüm kaynakların ziyaret edilen
bölgedeki insanların ve turistlerin ekonomik, sosyal ve estetik
gereksinmelerini doyuracak şekilde ve gelecek kuşakların da aynı
gereksinmelerini karşılayabilecekleri biçimde yönetildiği bir yaklaşımdır.
28. SÜRDÜRÜLEBĠLĠR TURĠZMĠN GENEL
ĠLKELERĠ
Talebe göre değil, arza göre turistik düzenlemelerin yapılması
Önceliklerin yerel halka verilmesi
12 Ay Turizm
Toplu taĢıma
Toplumsal katılım
Temiz enerji kullanımı
Eylem durumunda dinlenme
Gerçek yaĢamın sahnelenmesi
Mevcut yapı stoğunun kullanımı
Toplumsal ve kültürel kimliğin korunması
Turizm yatırımların esnek, geliĢmeye açık ve uzun vadeli olması, olarak
sıralanabilir.
29. KÜLTÜREL MĠRAS
Kültürel miras veya kültür mirası daha önceki kuşaklar tarafından
oluşturulmuş ve evrensel değerlere sahip olduğuna inanılan eserlere
verilen genel bir isimdir. Dünya Kültürel ve Doğal Mirasın Korunması
Sözleşmesi kültür mirasını üç sınıfta gruplandırmaktadır
30. Anıtlar: Bu gruba mimari yapılar, heykeller, resimler, arkeolojik
eserler, kitabeler, mağaralar ve eleman birleşimleri girmektedir. Bu grupta yer alan
eserler tarihi veya sanatsal veya bilimsel olarak evrensel değerlere sahiptirler.
Yapı toplulukları: Bu gruba giren yapı toplulukları bulundukları konum nedeniyle tarihi
veya sanatsal veya bilimsel olarak evrensel değerlere sahiptirler.
Sitler: Bu gruba giren sit alanları ya insan ürünüdür ya da doğal bir şekilde
oluşmuştur. Ya da bu ikisinin kombinasyonudur. Bu gruba giren sit alanları ya
estetik, ya etnolojik ya da antropolojik bakımdan evrensel değerlere sahiptirler.
31. KÜLTÜREL MĠRASIN DEĞERĠ
Kültürel mirasın korunarak gelecek nesillere aktarılmak istenmesinin
arkasında mirasın bir değeri olduğu inancı yatmaktadır. Bu değer, miras
konusu olanın kendinden menkul bir özelliği olmasından çok, insanların
atfettikleri ile ilgilidir. Kültürel mirasın toplumlar için taşıdığı değerin
başında, toplumların geçmişleri ile kurdukları ilişkinin miras öğeleri
üzerinden somutluk kazanıyor olması gelir. Miras öğeleri, kitaplarda soyut
bir şekilde anlatılan geçmiş hikâyelerini, bugünün insanları için
canlandırmaya yararlar. Kültürel mirasa verilen değer tam da budur;
geçmişin izlerini bugüne kadar sürdürmek.
32. DOĞAL MĠRAS
Estetik, kültürel, bilimsel, eko
nomik unsurlarla zenginleĢen
doğal güzelliklerin ve
biyolojik çeĢitliliğin
oluĢturduğu değerlerdir.
Bilimsel veya görsel açıdan az
rastlanan küresel değeri olan
jeolojik ve morfolojik
oluĢumlar, tükenme tehdidi
altındaki hayvan ve bitki
türlerinin yetiĢtiği yerler
doğal miras alanları olarak
kabul edilir.
33. DOĞAL MĠRAS OLMA ġARTLARI
Doğanın bir harikasına veya eşsiz bir güzelliğe ve estetik öneme sahip
doğal alanlar olması
Yaşamış canlıların kalıntıları devam eden jeolojik olaylar ve yer şekillerinin
gelişimi gibi dünyanın doğal tarihine ilişkin eşsiz önemde bilgilere sahip
olması
Ekolojik ve biyolojik olarak hâlâ bozulmamış bir karasal denizel veya tatlı
su ekosistemine veya önemli hayvan ve bitki topluluklarına ev sahipliği
yapması
Özellikle tehlikedeki veya bilim açısından önemli bir biyolojik çeşitlilik için
en önemli ve en belirgin doğal habitatlara ev sahipliği yapması
34. ÜLKEMĠZDEKĠ DOĞAL MĠRASLARA
ÖRNEKLER
2000 yılı sonu itibariyle Dünya genelinde Dünya Miras Listesine kayıtlı 690
kültürel ya da doğal varlık bulunmaktadır. Bunların 530 tanesi
kültürel/arkeolojik sit 137 tanesi doğal sittir. 23 tanesi ise karma (kültürel/doğal)
sittir. Her yıl gerçekleşen Dünya Miras Komitesi toplantıları ile bu sayı
artmaktadır.
Ülkemiz Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğünün sorumluluğu
altında yürüttüğü çalışmalar neticesinde bugüne kadar Dünya Miras Listesine 9
adet varlığımızın alınmasını sağlamıştır.
Bu varlıklardan; İstanbul, Safranbolu Boğazköy, Nemrut Dağı, Xanthos-Letoon
Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası, Truva Arkeolojik Kenti, Pamukkale ve Göreme-
Kapadokya hem kültürel hem doğal miras olarak listeye alınmıştır.
35. ALTERNATĠF TURĠZM
Alternatif turizm; doğal kaynak
stoklarını koruyarak kaliteli bir çevre
oluĢturmayı ve yöre halkının turizm ile
ilgili aktivitelerini kontrol ederek bu
yönde ekonomik fayda sağlamayı
amaçlamaktadır. Bu nedenle
sürdürülebilir geliĢimin temelleri ile
alternatif turizm kavramları arasında
yakın bir iliĢki bulunmaktadır.
36. Alternatif turizmde, doğa turizmi, çiftlik turizmi gibi seçenekler sürdürülebilir kalkınma
için ideal araçlardır. Alternatif turizm kavramı literatürde “yumuşak turizm", "korumacı
turizm”, “yeşil turizm”, doğaya yönelik turizm” ve ekoturizm”, “uygun
turizm", sürdürülebilir turizm”, “ilerleyici turizm” gibi turizm çeşitleri ile birlikte
anılmaktadır.
37. ALTERNATĠF TURĠZM ÇEġĠTLERĠ
KuĢ Gözlemciliği
Doğa YürüyüĢü (Trekking)
Yayla Turizmi
Mağara Turizmi
Av Turizmi
Sualtı DalıĢ Turizmi
Hava Sporları Turizmi
Sportif Olta Balıkçılığı
Akarsu Turizmi
Atlı Doğa YürüyüĢü
Bisiklet Turizmi
Botanik Turizmi
Yaban Hayatı (Fauna)
Gözlemciliği
Foto Safari
Tarım ve Çiftlik (Agro) Turizmi
Kap Karavan Turizmi: