1. CİNSEL İSTİSMAR AÇISINDAN BİR VAKA İNCELEMESİ
Sosyal Hizmet Uzmanı Tülin Kuşgozöğlu1
Psikolog Leyla Karayay2
VAKA
* Vakada yer alan tüm şahıslar için takma ad kullanılmıştır.
Temmuz 1994 tarihinden beri çalışmalarına devam eden Merkezimiz’de, ihmal ve istismar
perspektifine, ana konu olarak odaklanılmış ve ağır düzeyde ihmal ve istismara uğraması ve ayrıca
sosyal hizmet prosedürünün ilgili tüm alanlarının çalışılması sebebiyle Ayşe ve Ahmet kardeşler
vakası prototip olarak alınarak sunuma hazırlanmıştır.
Vaka, 14.4.1998 tarihinde İl Müdürlüğünün havale etmesi nedeniyle Merkezimize yönlendirilmiştir. İlgili
tarihte, Alo Çocuk Merkezi oluşumu içinde olmayan Merkezimizden vakaya ilişkin psikosoyal
çalışmanın yapılması istenmiştir.
Ayşe ve Ahmet kardeşlere ilişkin durum, Ankara İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğü’ne, ailenin apartman
komşuları tarafından ihbar edilmiş, ailenin oturduğu ev, çocukların devam ettiği okul ve çevrede
yapılan sosyal inceleme ve konunun adli makamlara intikal etmiş olması sonucu, Ayşe ve Ahmet
kardeşlerin babaları tarafından cinsel istismara uğratıldıkları tesbit edilmiş ve aile Merkezimize
yönlendirilmiştir.
Aile Durumu
1962 (1969) doğumlu anne, 10 çocuklu bir ailenin, 5. Çocuğudur. Anne-babası halen köyde
yaşamakta ve çiftçilik yaparak geçimlerini temin etmektedirler. Anne, hiç okula gitmemiştir ve okuma-
yazma bilmemektedir. Gündelik ev temizliği işlerine gitmekte ve aile yaşamına katkıda bulunmaktadır.
1968 doğumlu baba ise ilkokul mezunudur. Yedi çocuklu bir ailenin 4. çocuğudur. Olay anında kapıcı
olarak çalışmaktadır.
Anne ve baba 1984 yılında, Çankırı iline bağlı köylerinde, görücü usülüyle evlenmişlerdir. Eşlerin
nüfüsa kayıt tarihleri gerçek yaşlarını ifade etmemekte, anne-baba 15-16 yaşlarında olduklarını
söylemektedirler. Eşlerin nişanlılık döneminde yaşadıkları evlilik öncesi cinsel ilişki nedeniyle, evlilik
aşamasında annenin hamile olduğu ve birkaç ay sonra Ahmet’in dünyaya geldiği anlatılmıştır.
Bundan yaklaşık bir yıl sonra da kız kardeşi Ayşe doğmuştur. Her iki kardeşin de nüfus kayıtları doğru
tarihli değildir.
Evlilikten sonra, eşini, köydeki ailesinin yanına bırakan baba, önce çalışmak için İstanbula, arkasından
askere gitmiş ve askerlik dönüşü tekrar çalışmak için aileden uzaklaşmıştır. Çocuklar 5-6 yaşlarına
kadar babaları ile yok denecek kadar az ilişki kurmuşlardır.
Bu aşamada, anne, köyde, ailenin ortak malı olan tarla işlerinde çalışmakta ve çocuklar, ebeveyn ilgisi
olmaksızın büyümektedirler. Aynı zamanda babanın ailesi tarafından hem anne hem de çocuklar
fiziksel şiddete maruz kalmaktadırlar.
Bu aşamada, annenin, koca tarafı ailesi ile geçinememesi nedeniyle baba, Ankara’da iş bulmuş ve
ailesini de alarak, 1992 yılında, Ankara’ya taşınmıştır. O günden sonra, değişik apartmanlarda,
kapıcılık yapmış, anne de evlere temizliğe giderek ev geçimine katkıda bulunmuştur.
Eşlerin evlilik yaşamlarının, başlangıçtan beri sık sık fiziksel şiddete varan tartışmalarla geçtiği,
babanın anneyi dövdüğü, evden kovduğu ve kötü muamele yaptığı anlatılmıştır. Ailenin, yakın
akrabaları ve sosyal çevreleri ile de babadan kaynaklanan anlaşmazlıkları vardır ve neredeyse tüm
yakın akrabalar ile kavgalıdırlar.
Vaka İçeriği
1985 doğumlu Ahmet ile, 1990 (tahminen 1987) doğumlu Ayşe, babalarından uzakta
büyümüşlerdir. Ankara’ya geldikten sonra, bir arada yaşamaya başlayan ailede, çocuklar babalarının
çok sinirli olduğunu, annelerini sık sık dövdüğünü, babalarından çok korktuklarını ve hatta Ahmet’e
yönelik yoğun şiddet uyguladığı, öfke kontrolü bulunmadığı anlatılmıştır.
Baba ile çocuklar arasındaki ensest, muhtemelen önce Ayşe ile, çocuklar 7-8 yaşlarında iken
başlamıştır. Önce, dokunma ve öpme düzeyinde başlayan cinsel istismar, babanın cinsel organını
göstermesi ve dokunulmasını istemesi, çocukların bacakları arasına cinsel organını sıkıştırarak
mastürbasyon yapması ve cinsel birleşme girişimleri ile devam etmiştir. Bu süreç, belirli aralıklarla,
özellikle annenin evde olmadığı ya da uyuduğu saatlerde babanın, çocukların yatağına gelerek ya da
-1-
2. kalorifer dairesine götürerek gerçekleşmiş ve yaklaşık 4-5 yıl devam etmiştir. Çocuklarla yapılan
görüşmede, babanın, ensest için kız çocukta sevgi ve bağlılığı, erkek çocukta ise korkuyu kullandığı
farkedilmiştir.
Bu süreçte; annenin vücudunda, bir cilt hastalığından kaynaklanan yaralar olduğu ve karı-koca
yaşantısının olmadığı, annenin, çocuklarla yaşanan bazı yakınlıklarda, öpme biçimi, sıkıştırma vb.
olaylardan tedirgin olmakla birlikte, istismardan kuşkulanmadığı öğrenilmiştir. Hatta anne, oğlunun
kalorifer dairesinden gelen çığlıklarını duyduğunu ancak, babasının onu “sadece dövdüğünü”
düşündüğünü anlatmıştır.
Olay, Ayşe’nin teyze kızları ile birlikte, onların erkek arkadaşları ile yaşadıkları deneyimlerin
paylaşıldığı bir sohbet anında ortaya çıkmıştır. Ayşe, bu aşamada, kendisinin sevgilisi olmadığı halde
tüm bunları babası ile yaşadığını anlatmıştır. Kuzenlerin, bunun normal olmadığını söylemesi üzerine
ilk kez başına kötü bir şey geldiğini farkeden Ayşe, bunun bir sır olarak saklanmasını istemiş ancak
kuzenler bu olayı kendi annelerine ve Ayşe’nin annesine duyurmuşlardır.
Bu olay karşısında anne, Ayşe’yi öncelikle bir semt polikliniğine götürmüş ve jinekolojik muayene
yapılmıştır. Bu muayenede, Ayşe’nin “bakire olduğu ancak cinsel istismarın izleri olabilecek bazı
bulgulara rastlanıldığı” bildirilmiştir. Bunun üzerine, anne 2-3 gün sonra eşiyle, bu konudan söz
etmeksizin bir kavga çıkarmış ve baba da eşini ve çocukları döverek evden atmıştır. Anne çocukları
ile birlikte, kızkardeşinin yanına sığınmış, Ayşeyi bir başka semt polikliniğindeki jinekologa götürerek
cinsel istismardan emin olmuştur. Bu aşamadan sonra çocukları ile birlikte Karakola başvurmuştur.
Baba ile Ahmet arasında benzer bir süreç yaşandığı, Karakoldaki ifade alma sürecinde anlaşılmıştır.
Çocuklar, tanıklar ve babanın ifadesinin alınması ve Adli Tıp muayenesi sonrasında, baba
tutuklanarak cezaevine gönderilmiştir.
Olayın, apartmanda, komşular arasında duyulması, gerginliğe neden olmuş ve apartman yönetimi,
aileyi evden çıkarma kararı almıştır. Bu aşamada, çocuklar birkaç gün okula gitmediği için konu okul
Müdürü ve öğretmene de anlatılmıştır.
İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğü, tüm bu aşamalardan sonra, apartman komşularının haberdar etmesi
üzerine konudan bilgi sahibi olmuş ve ailenin sosyal incelemesi tamamlandıktan sonra vaka
Merkezimize havale edilmiştir.
Mesleki Çalışmanın İçeriği
Ayşe ve Ahmet kardeşler ile ilk kez, 14.4.1998 tarihinde karşılaşılmıştır. Her iki çocuk, anne, teyze ve
apartman komşusu ile yapılan görüşmeler sonucu, çocukların birkaç haftadır yaşadıkları süreç
nedeniyle kendilerini kötü hissettikleri ancak çok kötü bir olayı durdurabildikleri ve babanın cezaevinde
olması nedeniyle de bir tür “ödeşmişlik” duygusu yaşadıkları farkedilmiştir.
Bununla birlikte, gerek ensest sürecinde gerekse olayın açığa çıkması sürecinde yaşanan duygusal
travma nedeniyle, öncelikle çocukların bir psikiyatrist muayenesinden geçmesi gerekli görülmüş ve
çocuklar, Gazi Üniversitesi Çocuk Psikiyatri Kliniğine sevk edilmişlerdir.
Hastanede, yapılan ilk muayenede, çocukların depresyonda olduğu tesbit edilmiş ve her ikisine de
ilaçlı tedaviye başlanmış, bu aşamada yapılan diğer test ve tahlillerden, Ahmetin “sınır zekada olduğu”
tesbit edilmiştir. İlgili hastane ile yapılan görüşmelerde, vakanın Merkezimiz ve hastane ile birlikte
ortak çalışma düzeyinde izlenmesi kararlaştırılmış ve bu güne kadar bu şekilde devam edilmiştir.
Tedavi Planı
1.Ailenin yaşanan travmanın etkilerinden kurtulmalarını kolaylaştıracak destekleyici
psikoterapi:
Bu amaçla, hem çocuklar hem de anne Merkezimizde görüşmelere alınmış ve bu güne kadar
periyodik aralıklarla bu görüşmelere devam edilmiştir.Vakaya ilişkin bulgular şunlardır:
Herşeyden önce, anne-baba çok genç yaşta evlenmiş ve baba ile çocuklar arasında, onlar 5-6 yaşına
gelene kadar, herhangi bir baba-çocuk ilişkisi kurulamamıştır.
Özellikle babada ve onun ailesinde, anneye ve çocuklara dönük yoğun fiziksel şiddet yaşanmış;
babanın sosyal çevre ile de, uzun süreli küslüklerle devam eden, kavga ve anlaşmazlıkları olmuştur.
Olay yaşandığı anda, aile, birinci derecedeki akrabaların bir çoğu ile görüşmemektedir.
Çocuklarda ensest temelli ya da ailenin sosyal durumu nedeniyle ortaya çıkabilecek okul başarısızlığı,
davranış bozukluğu ve cinsel sorunlar nedeniyle çalışmanın ekseninde, ergenlikte ortaya çıkabilecek
travmalar dikkate alınmış ve geleceğe dönük çalışma planlanmıştır.
-2-
3. Mesleki çalışmada öncelikle çocukların zedelenen güven duyguları üzerinde odaklaşılmıştır.Bu
amaçla, öncelikle çocuklarla güven ilişki kurulmuş ve başlangıçta tartışmak ve yardım istedikleri
konuları seçmekte özgür bırakılmış ve onlardan talep geldiğinde ensest ilişkisi nedeniyle yaşanan
travma çözümlenmeye başlanmıştır. Mesleki çalışmanın başlangıcında öngörüldüğü gibi, çocuklar
ergenliğe girdikten sonra bu konu gündeme gelmiştir.
Bu arada çocukların, okul ve evle ilgili somut fiziksel gereksinimleri, yine okul, arkadaş ve yeni ev
çevresindeki sosyal ilişkiler, anne tarafı ve özellikle baba tarafı akrabalarla ilişkiler, olayın devamında
yaşanan ve tüm çevrede olayın duyulması ile sonuçlanan süreç, bunun çocuklar üzerindeki
psikososyal etkileri, yeni bir çevreye taşınma ve uyum, yeni bir aile biçimine alışma, aile üyelerinin
birbirlerine ilişkin duygu düşünce ve tutumları ile babalarına ilişkin duygu ve düşünceleri üzerinde
durulmuştur.
Yine ensest temelli olduğu konusunda kuşku uyansa da (ailenin sosyo-kültürel yapısı buna çok
uygundur: Erken yaşta evlilikler, anne-baba, teyzeler ve kuzenlerde, evlilik öncesi cinsel ilişkiler vb.)
her iki çocukta da cinselliğin abartılı yaşandığı gözlenmiştir. Bu durum nedeniyle çocukların davranış
ve düşünceleri üzerinde çalışılmış ve cinsel yaşam ve ilişkiler konusunda doğru tutum ve düşünce
geliştirmeleri konusunda desteklenmişlerdir.
Annenin, yetersiz bir anne modeli içinde olması nedeniyle, kendisi mesleki çalışmaya dahil edilmiş
böylelikle aile içi hiyerarşi ve dengeler oluşturulmaya çalışılırken, özellikle erkek çocuğun aşırı
sorumluluk alması ve rol karmaşası yaşaması önlenmeye çalışılmıştır.
Yukarıda sunumu yapılan vakaya ilişki mesleki çalışma halen sürdürülmektedir.
2. Ailenin yeni yaşam biçimine uyumunu kolaylaştıracak psikolojik, sosyal ve ekonomik
destek
Böyle bir olayın açığa çıkması ile birlikte aile yaşamında meydana gelen değişiklik, ailenin ekonomik
yapısını da etkilemiştir.
Öncelikle ailenin bulunduğu çevreden bir başka yere taşınması gerekmiştir. Bu aşamada,
ailenin sosyal destek sistemleri açığa çıkarılmış ve özellikle annenin kendi kardeşleri ile olan ilişkisi
güçlendirilerek, bu süreçte aileye destek olmaları sağlanmıştır. Yaşanan olayın köyde duyulması,
anne-baba aileleri arasında evlilik ve kan bağı akrabalıkları olması, başlangıçta, anne ve çocukların
sosyal destek sistemini zayıflatmıştır. Bu sistemin güçlendirilmesi sonucu, ailenin akrabalarına yakın
bir yerde ev tutması ve bir süre, evlerinde bazı akrabalarının kalması sağlanmıştır.
Bu aşamada, aileye hem Ayni-Nakdi yardım bağlanmış hem de anneye bir iş bulunarak çalışmaya
başlaması sağlanmıştır. Halen, Ankara İl Müdürlüğü tarafından Ayni ve Nakdi Yardıma devam
edilmektedir. Bu süre içinde, anne bir süre geçici, temizlik işlerinde ve kapıcılıklarda çalışmış, birkaç
ay önce de sigortalı bir işte çalışmaya başlamıştır. Halen bu işine devam etmektedir.
Bu arada, Ahmet’te annesine destek olmak amacıyla yaz tatillerinde değişik işlerde çalışmıştır. Halen,
iki apartmanda yarım gün kapıcılık yapmakta ve harçlığını çıkarmaktadır. Birkaç ay önce, Ayşe de, bir
ailenin yanında çocuk bakıcılığı yapmaya başlamıştır. Ancak, bu iş geçici bir süre için
düşünülmektedir.
Çocukların, yeni taşınılan yerde bir okula kayıtları yaptırılmış, okul masrafları gönüllü kişi ve
Kuruluşlardan karşılanmıştır. Ayrıca, okul idaresi ile çocuklar yararına işbirliği yapılmıştır.
Şu anda, çocukların her ikisi de 8.sınıftan mezun olmuşlardır. Her ikisinin de mesleki eğitim ve iş
garantisi veren bir özel okul sınavına katılmaları sağlanmıştır. Bu okulu kazanmaları halinde çocuklar
eğitimlerine devam edecekler, aksi takdirde durum yeniden değerlendirilecektir.
Çocuklar ya da anne herhangi bir sosyal güvenceye sahip olmadıkları için, tıbbi bakım ve sağlık
giderleri gönüllü kişiler aracılığıyla karşılanmış ve hem annenin cilt hastalığı hem de çocukların
psikiyatrik muayeneleri ve tedavileri yaptırılmıştır.
3. Yasal destek
Çocukların uğradığı cinsel istismarın yasal boyutunda da anne ve çocuklara destek olunmuştur. Olay
mahkemeye aksetmiş ve baba tutuklanarak cezaevine alınmış olmasına karşın, annenin okuma-
yazmasının olmaması, ekonomik gücünün olmaması gibi gerekçelerle, sürecin devamında yardıma
gereksinim duyulmuştur.
Bu nedenle, Merkezimizce, gönüllü bir avukatın çocukların davasını alması sağlanmış, ayrıca,
Mahkemeye Müdürlüğümüzce sürdürülen çalışmalar hakkında bilgi verilmiş ve süreç sonunda baba 6
yıl hapis cezası almıştır, halen cezaevindedir.
Bunun dışında, annenin babadan boşanma talebi üzerine, anneye olayın hukuki boyutu açısından da
yine gönüllü kişilerce destek sağlanmıştır.
-3-
4. SONUÇ VE DEĞERLENDİRME
1. Sorunun yaygınlığı
Bilindiği gibi çocuk istismarı ve ihmali, en sık görülen ve toplum sağlığı bozan bir hastalıktır. Batıda,
çocuk istismarı ve ihmali sıklığı %10 ‘dur. Türkiye’de alanda, % 33.5-%41 fiziksel istismar; hastaneye
başvuranlarda % 36 fiziksel ve duygusal istismar, ıslahevinde % 33, cezaevinde %63, lise öğrencileri
arasında % 6 fiziksel, % 9-18 cinsel istismar bildirilmiştir.1
Türkiye’de çocuk istismarı ve ihmali konusunda son yıllarda yapılmaya başlanan bilimsel araştırmalar
konuya dikkat çekmekle birlikte, araştırma sayısının sınırlılığı ve bu konudaki yayınların azlığı,
konunun ülkemizdeki boyutlarını ortaya konmasını güçleştirmektedir. Aile içi ilişkilerin bir tabu olarak
görüldüğü toplumumuzda, aile içi şiddet, ihmal ve istismar gibi konuların ortaya çıkarılmasında büyük
güçlüklerle karşılaşılmakta, konuya ilişkin bilgiler, polise, adliyeye, hastaneye, sosyal hizmetler
müdürlüklerine ya da basına yansıyan olaylarla sınırlı kalmaktadır. Özellikle ensest gibi bir olay, tüm
aile üyeleri tarafından daha da çok gizlenen bir vakadır.
Yukarıda, sunumu yapılan vaka, bu şekliyle çok da sık açığa çıkmayan bir durumu sergilemektedir.
Bu şekliyle söz konusu vakanın, öncelikle İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğüne ve ardından da o
dönemde, ihmal ve istismara odaklaşmış bir Merkez ya da Alo Çocuk Merkezi olmamasına karşın
Merkezimize ulaşmış olması gerek çocuklar gerekse meslek grubumuz için önemli sayılmaktadır.
Çocuk istismarı ve ihmali çok yönlü ve farklı meslek gruplarınca ele alınıp çözümlenmesi
gereken bir toplumsal sorundur. Böylesi yaygın ve ciddi ölümcül sonuçlara neden olabilecek
bir sorunun çözümünde, kuşkusuz, konuyla ilgili birçok toplumsal örgütün aktif rol alması,
hem koruyucu-önleyici çalışmalarda hem de istismara uğrayan çocuk ve ailelerin tedavisinde
önemli yer tutmaktadır
Yukarıdaki vakadan hareketle, konuya dahil olan tüm kamu ve gönüllü Kuruluşlar açısından işbirliği ve
koordinasyonun değerlendirilmesi, bu ve bundan sonraki vakalarla yapılacak çalışmalara ışık tutması
açısından önemlidir.
Vaka sunumundan da anlaşılacağı üzere, söz konusu vaka Merkezimize gelene kadar birçok
aşamadan geçmiştir. Bunlara sırasıyla bakacak olursak;
• Konunun ilk açıklandığı kişi bir yakın akrabadır ve bu kişi, diğer akrabalara anlatmış ve
çocukların daha da çok örselenmesine neden olmuştur.
• Anne, konuyu ilk duyduğunda, öncelikle bir semt polikliniğine gitmiş ve büyük bir ihtimalle
bu konuda deneyimi olmayan bir jinekolog muayenesi yaşanmıştır. Bu aşamada çocuğun,
bu muayeneden bilgisi yoktur ve sonucundan da bilgi sahibi olmamıştır. Anne, çocukla bu
konuyu hiç konuşmamıştır.
• Anne, bu konuyu hiç gündeme getirmeden baba ile bir başka konuda kavga etmiş ve dayak
yiyerek evden atılmıştır.
• Anne, akrabalarının yanına sığınmış ve kız çocuk bu kez de akrabalarınca jinekolojik
muayeneye götürülmüştür. Çocuğa muayeneye giderken ya da sonucundan bilgi
verilmemiştir.
• Her iki jinekoloğ da, bu konuyla ilgili olarak, bir bildirimde bulunmamışlardır.
• Anne ve akrabalar, çocukların fikrini almadan karakola şikayette bulunmuşlar ve çocuklar
bilmedikleri ve hazırlanmadıkları bir süreç yaşamışlardır. Karakol sorgulaması neredeyse
24 saat sürmüştür.
• Karakolda, önce yalnız, daha sonra babalarıyla yüzleştirilerek, daha sonra tanık olduğu
varsayılan insanlarla yüzleştirilerek sorgulanan çocuklar, bu ortamda babalarının da
sorguya çekildiğini ve bu sorgulamada dayak yediğini ve çığlıklarını duymuşlardır. Daha
sonra, çocuklar ve baba Emniyet Müdürlüğüne götürülerek tekrar sorgulanmış ve çocuklar
yine babalarına işkence yapıldığını duymuşlardır.
• Çocuklar Adli Tıp Kurumuna bir polis ve babaları ile aynı arabada gönderilmişler,
yanlarında bir başkasının olmasına izin verilmemiştir.
• Sorgulama sırasında, komşuların bilgisine başvurulmuş ve tüm apartman konuyu öğrenmiş,
bu nedenle apartmandan çıkarılmalarına karar verilmiştir.
• Durum anne tarafından çocukların devam ettiği okul müdürü ve öğretmene anlatılmış, bu
çocukların bir daha okula gitmemelerine neden olmuştur.
1
Oral, Resmiye Çocuk Örselemesi ve İhmali http://www.hipokrat.org/hnet/genel/ckm/ckmozetbilgi.html
-4-
5. • Baba cezaevine girmiş, anne işsiz ve evsiz kalmıştır.
• Merkezimizde konu, ekonomik, psikolojik, sosyal ve hukuki boyutları ile ele alınmış
yapılması gerekenler yapılmıştır.Bu aşamada, SHÇEK’in Ayni-Nakdi Yardım hizmetinde
yararlanılmış ancak ailenin diğer gereksinimleri için tamamıyle kişisel ilişkiler kullanılmış ve
her sıkıntı gönüllü kişi ve kuruluşlar aracılığıyla aşılmıştır. Tıbbi muayene ve tedavi, ilaç
giderleri, hukuki destek, okula kayıt ve okul masrafları, anneye iş bulma vb.
• Merkezimizde sürdürülen çalışmalara rağmen, annenin karşılaştığı her insana bu olayı
anlatması önlenememiştir. Bu nedenle çocuklar utanç ve suçluluk duygularını daha yoğun
yaşamışlar ve “Ankara’da yaşayan tüm insanların bunu bildiği” kuşkusuna kapılmışlardır.
• Mesleki çalışma sırasında, çocukların Merkeze periyodik gelişleri, ekonomik sıkıntılar, okul
ve okul sonrası işte çalışıyor olmaları nedeniyle güç olmuş; ekonomik sıkıntılar gönüllü
katkılarla aşılmıştır.
• Bu kadar çok gönüllü katkı kullanılması anne ve çocuklarda, herkesten yardım isteme
davranışını pekiştirmiş, Merkezi psikososyal sorunlardan çok ekonomik sorunları
aşabilecekleri bir yer olarak algılamalarına neden olmuştur.
• Mesleki çalışmanın başlangıcında, baba ve baba ailesi ile çalışılması planlanmışsa da,
babanın Ankara dışında cezaevinde olması ve daha sonra da cezaevi koşullarının dışardan
bir müdahaleye izin vermemesi nedeniyle bu sağlanamaıştır. Bu konuda görüşülen cezaevi
görevlileri ile de tedavi ya da rehabilitasyon içerikli bir işbirliği sağlanamamıştır.
• Baba ile bir kez görüşülmüş, olayı tamamıyle yadsıdığı farkedilmiştir.
Tüm bu yaşananlar, çocukların olayın ortaya çıkarılması sürecinde de ne kadar örselendiklerini açıklar
niteliktedir.
Ayrıca, Kuruluşumuzda sürdürülen çalışmalarda da gerek sorunun tedavisi ve gerekse kurumlar arası
işbirliği konularında sıkıntılar yaşanmıştır.
2. Alo Çocuk Merkezleri
Gerek toplumsal yaygınlığı gerekse ciddi fiziksel, duygusal ve sosyal hasarlara ve bir ömür boyu
geçmeyecek sıkıntılara neden olmasından ötürü; Çocuk istismarı ve ihmalinin, yine Sosyal Hizmetler
Müdürlüklerine bağlı ama bu konuda ihtisaslaşmış birimler tarafından ele alınmasının yararlı olacağı
bir gerçektir.
Daha önceki bölümde de değinildiği gibi, Merkezimizde, kuruluşundan beri, psikolojik ve sosyal sorun
yaşayan gençler ile mesleki çalışmalar sürdürülmüş ve yapılan mesleki çalışmalarda, gencin
Merkezimize başvuru nedeni ne olursa olsun, sıklıkla, ailede, okul, dershane vb. eğitim kurumlarında
ya da yakın sosyal çevrede, ihmal ve istismar olaylarıyla karşı karşıya kaldıkları gözlenmiştir. Daha da
önemlisi, bunların azımsanmıyacak bir bölümünün, geçmiş yaşam deneyimlerinde cinsel istismar
öyküsüne rastlanmış olmasıdır.
Bu gerekçelerle, Merkezimizde, yapılan mesleki çalışmalarda, ihmal ve istismar olaylarının olumsuz
izleri de ele alınmış ve gencin başvuru nedeni ile birlikte ihmal ve istismardan kaynaklanan sorunların
da çözülmesi amacıyla aileler ve gençlerle çalışılmıştır.
Tüm bu veriler, Merkezimizin, süreç içinde Alo Çocuk Merkezi olarak çalışmalara başlamasıyla
sonuçlanmış, 2001 Ocak ayında Kuruluşumuz bünyesinde, bir Alo Çocuk İhbar hattı oluşturulmuştur.
Kamuoyuna duyurulan bu telefon 0.312.425 03 39 numaralıdır. Bu telefona yapılan ihbarlara anında
mesleki müdahale yapılmaktadır.
Kuşkusuz, tüm İl Sosyal Hizmetler Müdürlükleri, bu tarz vakalarla karşılaşmakta ve vakanın
gerektirdiği mesleki çalışma yapılmaktadır. Buradaki Alo Çocuk Merkezinin amacı ise, yapısı gereği
disiplinler arası bir yaklaşım ve çok yönlü bir çalışmayı gerektiren ihmal ve istismar olaylarında,
vakanın, bu sorun üzerinde ihtisaslaşmış bir birim tarafından ele alınarak, tüm aşamalarında diğer
kurum ve kuruluşlarla işbirliği ve koordinasyonu sağlamak ve gerek sorunun çözümünde gerekse
toplumsal düzeyde koruyucu ve önleyici çalışmalarda, verimliliği artırmaktır.
Bu nedenle halen bir pilot proje kapsamında, sadece Ankara İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğüne bağlı
Fatma Üçer Çocuk ve Gençlik Merkezi bünyesinde çalışmalarına başlayan Alo Çocuk Merkezinin
hedefi, kısa sürede, çocuk istismarı ve ihmali ile ilgili yapılan çalışmaların yeniden yapılandırılmasını
ve 81 İl’de örgütü bulunan SHÇEK aracılığıyla, ilk etapta büyük İllerde olmak üzere
yaygınlaştırılmasını sağlamaktır.
-5-
6. Böylelikle çocuk istismarı ve ihmalinin, psikolojik, sosyal ve ekonomik boyutlarının önlenmesi ve
koruyucu çalışmaların sürdürülmesinin yanında, tüm bu alanlarda çocuk ve ailelere sunulan böyle bir
hizmet, sorunun tedavisini de kolaylaştıracaktır.
Ocak- Mayıs 2001 taihleri arasında, Alo Çocuk Birimine gelen vakalara ilişkin istatistik veriler,
yapılacak çalışmalara ışık tutması amacıyla aşağıda sunulmuştur.
-6-
7. 1
Fatma Üçer Çocuk ve Gençlik Merkezi – 312 4252531 312 419 27 64
2
Fatma Üçer Çocuk ve Gençlik Merkezi